Dün’den ve Yarın’dan Çıkıp Bugüne Gelebilmek: “Marksist Sol”a Bir Bakış

Toplumsal anarşizmin çok önceleri tespit ettiği bir gerçek, yani siyasal iktidar sevdası ile mücadele etmemek; ve iktidarı almak değil, kitlelerin kendi kendisini doğrudan demokrasi yönetecek bir ortamın oluşturulmasını sağlamaktır bu. Bu biraz da Foucault’nun dile getirdiği yeni bir hakikat siyasetini oluşturmaktan geçiyor.

Devamını okuyunuz...

Makine İnsanı Yutacak mı?

Bu noktada “sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi” hedefine bakarsak, daha önce yazdığım gibi sanal ile gerçek dünyanın birbirine karışacağı, sınırların daha belirsiz hale geleceği öngörülebilir. İnsan giderek tekilleşecektir kaçınılmaz olarak. Makineleşmek, yani robotlaşmak kaçınılmazdır. Yapay zekâ giderek topluma egemen olacak ve bir nokta geldiğinde artık insan yapay zekâyı değil, yapay zekâ insanı domine edecektir. “Yaşlanan nüfusa çözüm geliştirme” hedefi ise giderek süperinsanlaşmaya ve insan vücuduna beynine müdahale etmeye kadar uzanacaktır. Belki de ölümsüzlüğe kadar. Geleceğin bireyi bir insan olmayabilir, toplumu da bugünkü toplumdan çok farklı olacaktır.

Devamını okuyunuz...

Zamanda Yolculuk

Bu konuda ünlü “Büyükbaba paradoksu” var, ona verilen yanıtlar da farklı. Geçmişe yolculuk edip büyükbabanızı öldürseniz, sizin durumunuz ne olacak, o takdirde hiç doğmayacak mısınız? Böyle bir şeyin olamayacağını söyleyenler de var, yani büyükbabanızı öldüremeyeceğinizi, ya da büyükbabanızı öldürseniz dahi sizin büyükbabanızın başkası olacağı şeklinde. Ve daha birçok yanıt. Ben buradan, yani benim için şimdi olan bir andan geçmişe gidiyorsam, geçmişte misafir mi olacağım, yoksa onun işlevsiz bile olsa bir izleyicisi mi olacağım? Ya da onu değiştirme gücüne sahip olarak bir parçasına mı dönüşeceğim? Burada işte felsefenin alanına da giriyoruz.

Devamını okuyunuz...

İnsan Boğuluyor Her şeyde ve Kendinde…

Bizi en çok hayal kırıklığına uğratanlar insanlardır genellikle. Belki  biz de bazı durumlarda başakalarını hayal kırıklığına uğratmışızdır. Ancak Dostoyevski’nin o dönem için dediği, “Sevebileceğim bir insan verin bana! ” sözü, günümüzde ve belki de yakın gelecekte şuna dönüşebilir: “bir insan gösterin bana.” Artık sevemeyeceğim bile bir insan göremeyebilirim çevremde. İnsanlar o kadar yabancılaşmışlardır ki sistemin içinde, insanı ilişkiler birer metaya, birer şey’e dönüşerek anlamını yitirmiş, içi boşalmıştır.

Devamını okuyunuz...

‘Gözetleyenlerin Gözetlenmesi’nden Kendi Kendini Gözetlemeye

İşte bu Foucault’nun iktidarın dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya yayıldığı tezinin de doğrulanmasıdır bence. Bu şekilde iktidar bizzat insan bedeninden içeriden dışarıya doğru yayılacaktır. İktidar odakları daha beyinden başlayarak insanı denetleyecek, yönlendirecektir. Çünkü artık her birey beynine ya da vücuduna yerleştirilecek bir çiple kendi kendini denetleyecek, kendi kendisinin polisi olacaktır.

Devamını okuyunuz...

Geleceğin Toplumu: Sınıfların Farklılığından Türlerin Farklılığına

Harari yine aynı konuşmasında, bugüne kadar bilgisayar hesaplarının, bankaların, internetin hacklendiğini, ama kimsenin insan bedenini hacklemediğini ve bunun çok yakında mümkün olacağını söylüyor ve artık insan beyninin içinin görülebileceğini söylüyor.

Bu aslında Michel Foucault’nun iktidar üzerine görüşleriyle uyuşuyor. Yani dışarıdan gözetleme bitmiş, artık içeriden gözetlemeye başlanmış. İktidarın bedenlerden geçen bir şey olduğuna işaret etmişti Foucault.  Bu anlamda o zaman iktidar dışarıdan içeriye doğru değil, içeriden dışarıya doğru yayılıyor tezini öne sürmüştü. Bu tezin bir anlamda gerçekleşmesi olarak bakabiliriz bu duruma. Çünkü artık birey direkt olarak kendi beyninden kontrol altına alınabilecek ve kendi kendisini kontrol edecek. Yani iktidar direkt bir bedenden, bireyin bedeninden yayılacak dışarıya doğru. Bu da işte post-insan denilen dönemde postmodernin de ötesi bir durum. Postmodern terimi bile bunu açıklamakta yetersiz kalıyor, belki post-postmodern denilebilir. Böyle niteleyenler de var.

Devamını okuyunuz...

Geleceǧin Toplumu 7: Robotlar Geleceǧimizi mi Çalacak?

İktidarı elinde bulunduran elitlerin üretim için, insan emeǧine ihtiyaçları kalmayabilir. Gelecekteki ayrım, elitler ve yoksullar arasında olacaktır, çeliski ise, elit sınıflar ile işsiz yoksullar arasında olacaktır. Bu yoksullar ise üretim sürecine doǧrudan katkı sunamayan, bir meslek sahibi olmayan kadın, erkek, çocuk toplumun büyük çoǧunluǧunu oluşturacaktır.

Devamını okuyunuz...

Öğrenme Eylemi: Hayatın Sürekli Öğrencisi Olmak

Öğrenmek için sorgulamak şarttır. Başta kendi düşünce ve inançlarımız olmak üzere her şeyi sorgulayabilmeliyiz. Her kitapta yazılan her bilgi doğru olmayabilir. Kitap okurken, doğruluğu konusunda ikileme düştüğümüz bilgileri internetten araştırmalıyız.
Resmi ideolojiler, kendi resmi tarih anlayışlarını da oluştururlar. Bu anlamda, resmi tarih insanı yanıltır, çünkü nesnel ve doğru değildir. Bu anlamda okurken, resmi ideolojinin tuzaklarına düşmemek gerekir. Hatta “aydın” olarak bilinen resmi tarihçiler vardır. Bunların kitaplarını okurken de, doğruluk bilgisini sorgulamak gerekir.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!