Dostoyevski’nin Köpeği

Dostoyevski’nin Köpeği

Çizim: Ilya Glazunov

İnsan ilişkileri karmaşıktır, anlamak veya çözmek çok zordur. İnsanın değil başkasını, kendisini bile gerçek anlamda tanıması çok uzun ve tamamlanmayan bir süreçtir. Ancak buna karşın birçok insan, kendisini ve diğer insanları çözümlediğini, çok iyi tanıdığını söyler. Bu iddia, aslında kişiye kendinden kaçıştan başka bir şey getirmez.
Çarlık tarafından Sibirya’da hapse mahkûm edilen Rus yazar Dostoyevski, hapis cezasını bitirdikten sonra anılarını kaleme aldığı “Ölüler Evinden Anılar” başlıklı bir kitap yazar. Kitapta yazar, buradaki hayatından önce halkı, insanları tanıdığını düşündüğünü, ama yanıldığını burada anladığını belirtir. Yazar, “kara halk” olarak tanımladığı bu kitleyle karşılaştıktan sonra, insanları çözümlemeye ve iç dünyasının derinliklerine inmeye başlar. Bu kitap, yazarın doğrudan kendi yaşamından anlatımlar ve izler taşıdığı için çok önemlidir. Dostoyevski, Sibirya`da, içindeki Sibirya’ya inmiş ve kendisini tanımaya başlamıştır.
Hani Pavlov’un meşhur bir köpeği vardır. Pavlov, köpeğiyle bir deney yapar. Dostoyevski de hapishanedeki bir köpekle, insan ilişkileri üzerine gözleme dayalı bir deney yapıyor. İlginç gözlemleri var yazarın. Önce hapishanedeki bir köpeğin yanından geçen her mahkûm tarafından tekmelendiğini gözlemler. Asıl ilginç olan şey, köpeğin mahkûmlardan kaçmaması ve yanına bir mahkûm yaklaştığında otomatik olarak eğilerek tekme pozisyonu almasıdır. O, bir gün köpeğin yanına yaklaşarak onun başını okşar. Köpek bir süre şaşkın şaşkın ona baktıktan sonra, hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlamaya başlar. 

dostto

Bu őrnekte, ruhu köleleştirilmiş köpek bir sevgi açıdır. Bu örnek insanlar için de geçerlidir. Hayatları boyunca haksızlığa ve kötü davranışlara uğramış sevgi açları, iyi bir davranış ile karşılaştıklarında nasıl davranacaklarını bilemezler. Elinizi verirseniz,  kolunuzu koparabilirler.
Bu örneği bazı ilişkilere de uygulayabiliriz. Bazı ilişkiler ezen-ezilen, köle-efendi ilişkisine benzer. Bazen kötü davrandığınız insanlar size tapar, bazen ise iyi davrandıklarınız sizden nefret ederler. Bőylesi kişilerin gözünde onları aşağılamanız, onlara sunulmuş bir nimettir. Sizi gőzlerinde yüceltirler. Eşit ve iyi davrandığınızda  ise,   onların gözündeki değeriniz birdenbire düşer. Çevremize, işyerimize, okulumuza baktığımızda bőyle çok sayıda ilişki gőrebiliriz.
Hepimiz bir anlamda Dostoyevski’nin köpeğine benziyoruz. Gerçek sevgiye yeterince değer vermiyor, sevgimizi göstermiyoruz. Bize sevgi gösterenleri ise kırıyor ve itiyoruz. Gerçek sevgimizi açığa çıkardığımızda  ve sevgiye daha çok sevgiyle karşılık verdiğimizde kendimize biraz daha yaklaşmış olacağız.
Erol Anar

2 thoughts on “Dostoyevski’nin Köpeği

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!