Sana Mektuplar: Bir Elbise gibi Her Gün Kuşanılan Acılar

Bu dünyada pek çok insan, sanki Dostoyevski romanı kahramanıymış gibi her gün acı çekerek ve kendini başkaları için feda ederek yaşıyor. Yani kendi hayatlarını değil, başkalarının hayatlarını yaşıyor bu insanlar. Sadece yoksulluk anlamında söylemiyorum bunu, ekonomik durumu iyi olup da hastalıktan ömür boyu acı çeken ya da yaşamını hasta çocuğuna adayan bir anneyi de düşünüyorum. Öteki dünyaya, dine inanırsanız bunu, “Onlar öteki dünyada cennete gidecekler.” deyip kolaylıkla geçebilirsiniz. Elbette isteyen istediğine inanmakta özgürdür; ama inanmamakta da.

Devamını okuyunuz...

Türk Aydın Prototipi Devleti, Toplumun Önüne Koyar

Resmi ideolojiyle, kendi tarihi ile hesaplaşmadan, yalnızca bir hükümete karşı çıkarak aydın da olunmaz gerçek anlamda. Sokağa çıkmayan aydın, aydın değildir bence gerçek anlamda. Gerçek aydın, toplumun çıkarlarını hükümetin, devletin çıkarlarının önüne koyar. Değilse zaten aydın değildir. Sokağa çıkarak, tepkisini demokratik bir biçimde, sivil itaatsızlık çerçevesinde ezilenlerin yanında sokakta göstermek, bir basın açıklamasından yüz kat daha etkilidir. Bunu da asla bir küçümseme anlamında değil, bir tespit anlamında dile getiriyorum.

Devamını okuyunuz...

Sosyal Psikoloji Nedir?

ABD’li psikoloji profesörleri Elliot Aronson Timothy D. Wilson Robin ve M. Akert tarafından kaleme alınan “Sosyal Psikoloji” başlıklı kitaptan söz etmek istiyorum. Normal kitap standartıyla yaklaşık 1600 sayfalık geniş kapsamlı bir kitap. Sosyal psikoloji zaten ABD’de gelişen ve sosyoloji ile  kişilik psikolojisi arasında yer alıyor. Kitap ABD’de ders kitabı olarak da okutuluyor. Ama kitabın dili gayet akıcı, örneklerle canlı tutulmuş ve keyifle okunuyor.
“Psikolog Gordon Allport’a göre, sosyal psikoloji  ‘insanların nasıl düşündüğünü, hissettiğini ve bireyin davranışlarının diğer insanların tavırlarından ne kadar etkilendiğini anlama ve açıklamayı amaçlayan  bilimsel metotları kullanan bir disiplindir. (1985) Sosyal psikoloji büyük oranda sosyal konularla ilgilenir. Örnek olarak: grup davranışları, sosyal algı, liderlik, sözsüz davranışlar, saldırganlık ve önyargı. Sosyal psikoloji yalnızca sosyal etkileri incelemez. Sosyal algı ve iletişim, sosyal davranışı anlamak için hayati bir önem taşır.”

Devamını okuyunuz...

Sefaletin Felsefesi ya da Felsefe Niçin Gereklidir?

Yine daha once bir yazımda belirttiğim gibi; Gerçeğe uzanan yola geçmek için bir kapı gerekir, işte felsefe o kapıdır. Felsefe işte bu noktada insan yeni yollar açar, onu zenginleştirir. Bunun için de felsefe ve bilim hedef alınıyor. Çünkü felsefe sorgulamayı öğretiyor. Bilim ise gerçekleri dile getiriyor. Bu ikisi de istenmiyor. Bunun cehaletin sistem eliyle örgütlenmesi gerekiyor. Türkiye’de onun sağ’dan “sol”a tüm hükümetler tarikatçılığı geliştirmiş ya da onunla işbirliği yapmışlardır. Tarikatlar düşünce özgürlüğüne karşıdır çünkü ve  gericilik, cehalet yuvasıdır.

Devamını okuyunuz...

Sosyal Medyanın Olumsuz Etkileri Üzerine Notlar

Yapılan bazı araştırmalara göre sosyal medyada günde iki saatten fazla zaman harcamak bireyin ruh sağlını olumsuz etkileyebiliyor ve anksiyete ve depresyona neden olabiliyor.
Yine özellikle bunu gazetelerin, haber sitelerinin internet sitelerinde görebiliyoruz: Sosyal medyadaki cyberbullying (siber zorbalık) örneklerine. Herhangi birisiyle yaptığı küfür, hakaret, cinsiyetçi, ırkçı… bir tartışma bireyin moralini olumsuz etkileyebilir. Yine fake haberler (sahte haberler) sosyal medyada hızla yayılıyor, ve gözlemim insanların çoğunluğu sorgulamadan inanıyorlar bunlara. Bir bilgi kirliliğine yol açıyor bu durum.
Yine sosyal medyanın olumsuz etkileri arasında, bir tür kaçırma korkusu olan FOMO (Fear of Missing Out), gerçekçi olmayan beklentiler, olumsuz vücut görüntüsü, sağlıksız uyku ve genel bağımlılık yarattığını çeşitle araştırmalar ortaya koymuştur

Devamını okuyunuz...

Martin Heidegger: 1933’te Neler Oldu?

Der Spiegel dergisi Heidegger ile bir söyleşi yapar. Ancak Heidegger’in bu söyleşinin ancak o öldükten yayınlanması şartını ileri sürer. Ve böylece söyleşi Heidegger’in ölümünden birkaç gün sonra bu dergide yayınlanır. Daha sonra da kısa soluklu bir kitaba dönüşür.

Naziler iktidara geldiklerinde, bütün üniversitelere Nazi karşıtı afişlerin asılmasını talep etmişlerdir. Freiburg Üniversitesi rektörü ise sosyal demokrat bir insandır ve bu afişi asmayı reddeder. Bunun üzerine Rektör görevden alınır ve yerine Heidegger atanır. Heidegger, kendisinin de bu afişin asılmasına izin vermediğini söylüyor, ama bunun inandırıcı biçimde yapamıyor bence.
Yine Hitler’e yönelik övgü dolu sözlerini inkâr edemiyor. Ama yine de kaçamak bir yanıt veriyor.

Devamını okuyunuz...

Geleceğin Toplumu (10): Sanatın Yeri ve İşlevi

Özellikle postmodernist sanat anlayışına bakarsak, gelecekte sanatın yeri ve işlevi konusunda da bir fikre sahip olabiliriz. Sanatın, neoliberal dünyada bir işlevi vardır, sanat abartılı ritüellerle pazarlanan postmodern bir metaya dönüştürülmüştür. İçeriğinden çok alınıp satılan bir meta olarak maddi değeri önemlidir. Daha doğrusu bir içerik falan da kalmamıştır. Etik, estetik ve içerik dışarı atılmıştır postmodern yapıtta. Hatta sanat diğer bir yönüyle bir kara para aklama alanına dönüşmüştür neredeyse.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!