Geleceğin Toplumu (10): Sanatın Yeri ve İşlevi

Geleceğin Toplumu (10): Sanatın Yeri ve İşlevi

 

Giderek sanat ile ilgilenen kesim de azalıyor. Yakın gelecekte kütüphaneler, kitabevleri, kâğıda basılı kitap ve gazete kaybolacak. Bunların yanı sıra tiyatrolar, sergi salonları da. Bunların bir bölümü internette yer alacak. Ama gereken ilgiyi göreceğinden şüpheliyim.

 

Geleceğin toplumunda sanatın yeri ya da bir işlevi var mı, olabilir mi? Enformasyon toplumunda, sanat da sembollerden, kodlardan birisi olarak mı okunacak yoksa tamamen dışarıda mı bırakılacak?

Aldous Huxley’in “Cesur Yeni Dünya” adlı distopik romanında sanat yoktur. Romandaki toplum sanat, felsefe gibi kavramlara ihtiyaç duymadan yaşamaktadır. Daha çok bir zevk toplumuna dönüşmüştür bu.

Özellikle postmodern sanat anlayışına bakarsak, gelecekte sanatın yeri ve işlevi konusunda da bir fikre sahip olabiliriz. Sanatın, neoliberal dünyada bir işlevi vardır, sanat abartılı ritüellerle elit bir azınlığa pazarlanan postmodern bir metaya dönüştürülmüştür. İçeriğinden çok alınıp satılan bir meta olarak maddi değeri önemlidir. Daha doğrusu bir içerik falan da kalmamıştır. Etik, estetik ve içerik dışarı atılmıştır postmodern yapıtta. Sanat salt bir oyun ve eğlenceye dönüşmüştür büyük oranda. 

Hatta sanat diğer bir yönüyle bir kara para aklama alanına dönüşmüştür neredeyse.

“Peki çağdaş sanat neden ve kimin için bu derece çekici? İşte bir tahmin: Sanat üretimi, Soğuk Savaş sonrası dönemde en baskın politik paradigma olmaya hazır görünen hiperkapitalizmin post-demokratik yapılarının birebir yansımasıdır. Çağdaş sanat, diktatörlüğe özenen her oligarkın aynaya baktığında görmek isteyeceği şeyi yansıtır: yaratıcılığın ve dehanın kılavuzluğunda, öngörülemez, hesap sorulamaz, şaşaalı, değişken, bir ânı diğerine uymayan bir görünüme sahiptir.”[1]

Bir de yapay zekâya sahip robotların yazdıkları şiir ve romanlar gündeme geliyor yavaş yavaş. Gelecekte duygusal zekâ ile birlikte, yapay zekâya sahip bir robot herhangi bir insandan çok daha iyi bir edebiyat ürünü ortaya koyabilir. Çünkü onlar da hissedecekler ve duygusal bir zekaya sahip olacaklar. Hatta günümüzde derisine dokununca hisseden bir robot bile yapıldı, giderek de gelişiyor bu teknoloji. İnsanın yapay zekâ ile yarışması mümkün değildir.

Google’ın bir problemi vardı, şirketin üstünde çalıştığı yapay zekâ botu veya AI motoru (Artificial Intelligence) gramer hassasiyeti ve olgusal bir doğruluğa sahipti, ancak cevapları ve diksiyonu ise aksak ve kötü durumdaydı. Google bu durumdan kurtulmak için, yapay zekâ botuna 2865 tane aşk romanı okuttu ve artık Google’ın bir şairi var.[2]

Androidlerin roman, şiir, senaryo yazdığı bir toplumdan sonra gelecekte sanat nasıl olabilir?

Örneğin Japonya’nın Hakodate bölgesindeki Geleceğin Üniversitesi (Future University) bünyesindeki bilim insanları tarafından geliştirilen yapay zekânın yazdığı roman, saygın bir edebiyat yarışmasında, binlerce kişiyi geride bırakarak finale kalmayı başardı.  Yine androidler şiir yazıyorlar.

İnsan giderek teknolojinin hızına ayak uyduramıyor, çünkü teknoloji çok hızlı gelişiyor. Bu nedenle insandaki yabancılaşma da giderek artıyor. Daha bugünden insanların, toplumun büyük çoğunluğu sanat ile ilgilenmiyorlar. Sanat ile ilgili kısım toplumun yüzde beşini geçmez.

Örneğin Google’da en çok aranan kelimelere bakarsak orada sanat ile ilgili (popüler müzik yapıtları hariç) aramaların neredeyse hiç olmadığını, ya da çok az olduğunu görürüz.

Aslında sanat ile ilgili kesim her zaman toplumun azınlığı olmuştur tarih boyunca. Sanat ile ilgilenebilmek için çoğunlukla insanın temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. İnsanlığın çoğunluğu daha bunu yapmaktan aciz bir durumda. Sanat bu nedenle hep belirli bir azınlığın uğraşı ve ilgi alanı olmuştur. Orta çağ’da da bu böyleydi, Rönesans döneminde de günümüzde de. Hele bu sosyal medya çağında giderek sanata olan ilginin söndüğünü görebiliriz. Özellikle edebiyata, kitaplara… Birçok büyük kitabevi kapanıyor, kütüphaneler de öyle. Peki insanlar yeterince -e-kitap okuyorlar mı? Bu soruya evet yanıtı veremeyiz.

Peki ilgi çeken ne günümüzde: Sosyal medyada saatler harcamak, video oyunları, eğlence, spor vs…

Bunun dışında hemen hemen insanlar pek bir şey ile ilgilenmiyorlar. Giderek sanat ile ilgilenen kesim de azalıyor. Yakın gelecekte kütüphaneler, kitabevleri, kâğıda basılı kitap ve gazete kaybolacak. Bunların yanı sıra tiyatrolar, sergi salonları da. Bunların bir bölümü internette yer alacak. Ama gereken ilgiyi göreceğinden şüpheliyim. Yani sanata olan ilginin gelecekte giderek  azalacağına, hatta bir gün Huxley’in kitabında olduğu gibi sanata ihtiyaç duymadan yaşayan bir topluma dönüşebileceğini düşünüyorum dünya toplumlarının. Hiçbir şey gibi sanat da sonsuz değil elbette. Ama insanlar başka şeylerle meşguller (başta sosyal medya) artık. Sanat umurlarında değil ne yazık ki.

Sanat tükenmez demek de, boş bir teselliden başka bir şey olamayacak gibi görünüyor. Belki başka biçimlere bürünebilir, ama günümüzde anladığımız anlamda sanatın giderek yok olduğu bir gerçek.

 

Erol Anar

[1] Hito Steyerl: “Sanatın Politikası: Çağdaş Sanat ve Post-Demokrasiye Geçiş”, Çev; Zeynep Baransel, 17/08/2013, http://www.e-skop.com/
[2] John Dye: “After reading thousands of romance books, Google’s AI is writing eerie post-modern poetry”, May 12 2016, www.androidauthority.com/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!