Hawking’in Evrenini Anlamak

Hawking’in Evrenini Anlamak

Kuşkusuz son yıllarda yaşayan en büyük bilim insanıydı,  İngiliz fizikçi, evrenbilimci, astronom, teorisyen ve yazar Stephen Hawking.

O, Einstein kadar popüler olmasa da, özellikle kara delikler konusunda yaptığı keşif ve çalışmalarıyla bilime katkıları olan bir bilim insanı olmuştur. O, aynı zamanda nadir görülen hastalığı ile hiç kımıldamadan tekerlekli sandalyede yaşamakta, fiziksel olarak vücudunu hareket ettirmemektedir. Sadece düşünebilmektedir. Bu durumuna rağmen pes etmemiş, bilimsel çalışmalarına devam etmiştir. Geçen yıldan bu yana onun birçok kitabını okudum. Hatta, onun hayat hikayesinin konu edildiği, “The Theory of Everything” adlı filmi de izledim.

“Zamanın Kısa Tarihi” adlı yapıtı ve başka kitapları en çok satan kitaplar listesine girerek bu listede uzun süre kalmış ABD’de. Yani fiziği bir ölçüde insanların kolayca anlayabilecekleri şekilde anlatmaya girişmiş. Ve bunda da başarılı olmuştu. Eintein’ın dediği gibi “”Bir şeyi 6 yaşında bir çocuğa anlatamıyorsanız, siz de anlamamışsınız demektir” sözüne de vurgu yapıyor Hawking. Aslında bu sözün içeriğini de doldurmuştur bazı kitaplarıyla.

“Büyük Tasarım” başlıklı kitabının dili oldukça yalın, hemen herkesin anlayacağı dilden yazmaya çalışmış Hawking. Kitap, hem de görsel materyal ile zenginleştirilmiş böylece, okurun fizik terimlerini ve yasalarını anlamasını kolaylaştırmış bir ölçüde. Kitap popüler bir bilim kitabı olarak çıktığı dönemde, çok yankı yaratmış, ancak hâlâ güncelliğini koruyor.

Son zamanlarda medyada Hawking’in özellikle yapay zekanın getirebileceği tehlike ve insanlıǧın en geç 100 yıl içinde dünyayı terk etmesi gerektiği söylemleri yer alıyor.

Einstein’dan Hawking’e birçok bilim insanı ‘Her Şeyin Teorisi’ni açıklamaya çalıştı. Ancak gelinen noktada hâlâ net bir yanıta ulaşılmış değil.  Hawking evrenin varoluşunu açıklamak amacıyla yıllardır üstünde çalıştığı ‘Theory of Everything’ yani ‘Her Şeyin Teorisi’ formülünün, 2000’li yıllara kadar kabul edilebileceğini öngörüyordu. Ancak bir sorun da fizikte çözülememiş problemlerden biri olan; genel görelilik ve kuantum mekaniğinin birleştirilmesiydi. Bu zorluk hâlâ devam ediyor.

Hawking, hastalığını bile bilimi anlamak için değerlendirmiş. Sadece düşündüğünü, evreni anlamaya çalıştığını ve durumundan memnun olduğunu da belirtiyor. Bilime ve insanlığa adanmış bir yaşam. Hawking’in evrenini anlamak gerekiyor.

Erol Anar

Aşağıda kitaptan bazı alıntılar var:

“Bu evrenlerin yaratılışı doğaüstü bir gücün veya Tanrı’nın müdahalesini gerektirmez. Aslında bu çoklu evrenler kendiliklerinden fizik yasasından doğarlar. Onlar bilimin öngörüsüdür.” s. 14

“Niçin hiçlik değil de varlık var?

Niçin varız?

Niçin başka yasalar değil de bu bildiğimiz yasalar var?

 Bu “Hayat’ın, Evren’in ve Her Şey’in Nihai Sorusu”dur.” s. 15

“İnsanlık tarihine baktığımızda bilimsel araştırmanın çok yeni bir girişim olduğunu görürüz. Bizim türümüz, Homo sapiens, MÖ 200.000 civarında Büyük Sahra Çölü’nün alt kısımlarında ortaya çıktı. Tahıl üretimi etrafında örgütlenen toplumların ürünü olan yazılı dilin geçmişi ise yalnızca MÖ 7000’li yıllara kadar uzanır. (En eski yazılardan bazıları, izin verilen günlük bira tayınları hakkındadır.) Büyük bir uygarlık kurmuş olan Eski Yunan’a ait ilk yazılı kaydın tarihi MÖ 9. yüzyıldır; ancak bu uygarlığın en yüksek devri, yani “klasik dönem” birkaç yüzyıl sonra; MÖ 500’den biraz önce başlamıştır.” s. 21

Doğanın yasaları kavramı 17. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Daha önce belirttiğimiz gibi, fiziksel nesnelere ilişkin animist bir görüşe sahip olmasına karşın, bu fikri modern bilim anlamında ilk kavrayan Kepler olmuştur. s. 26

Bilimsel determinizmi ilk kez açık bir biçimde ortaya koyan ismin Laplace olduğu kabul edilir: s. 30

“Birkaç yıl önce İtalya, Monza’da belediye meclisi Japon balıklarının yuvarlak akvaryumlarda tutulmasını yasakladı.

Yapılan açıklamaya göre balığı yuvarlak kenarlı bir akvaryumda tutmak zalimlikti, çünkü yuvarlak cam balığa bozulmuş bir gerçeklik görüntüsü sunuyordu. Peki, biz gerçekliğin doğru ve bozulmamış resmine bakıp bakmadığımızı nasıl bileceğiz? Biz de görüşümüzü bozan dev bir yuvarlak akvaryumun içinde olabilir miyiz? Japon balığının gerçeklik algısı bizimkinden farklıdır ama bizimkinin daha gerçek olduğundan emin miyiz?” s. 37

“Görünenden veya kuramdan bağımsız bir gerçeklik kavramı yoktur.” s.40

 “Kuantum fiziğinin ilkeleri 20. yüzyılın başlarında, doğanın atom ve atomaltı düzeylerini Newtoncu kuramın açıklamakta yetersiz kaldığı anlaşıldıktan sonra geliştirildi.” s. 60

“Kuantum fiziğinin temel ilkelerinden bir diğeri de, Werner Heisenberg tarafından 1926’da formüle edilmiş olan belirsizlik ilkesidir.” s. 62

“Kuantum fiziğine göre evrenin tek bir tarihi veya geçmişi

yoktur.” s. 72

“Örneğin, havadaki bir jetin içinde bir fincan çay taşıyorsanız, hızınızın saatte 2 mil olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak yerde duran biri hızınızın saatte 572 mil olduğunu söyleyecektir.” s.82

“Çoklu evren Kuantum dalgalanmaları küçücük evrenlerin yoktan var olmalarına yol açar. Bunlardan birkaçı kritik büyüklüğe ulaşır ve sonra şişecek şekilde bir genişlemeyle galaksileri, yıldızları ve -en azından bir defalığına- bizim gibi varlıkları oluşturur.”  s. 115

Stephen Hawking- Leonard Mlodinov: “Büyük Tasarım”, Doğan Kitap, 7. Baskı, İstanbul, Nisan 2012,

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!