Makine İnsanı Yutacak mı?

Makine İnsanı Yutacak mı?

İnsan binlerce yıldır ölümsüzlüğü arıyor ve ona bir gün ulaşabilir bilimsel olarak, bu mümkün. Ancak burada başka sorunlar çıkacaktır. Evren’de her şeyin düzenlilikten düzensizliğe gittiğini ortaya koyan entropi de belki aşılabilir fiziksel açıdan, bilemiyorum. Yalnız şunu söylemek istiyorum, bilim insanlarının öngördüğü şekliyle gelecekte genlerle oynanarak insandaki hastalıklar daha insan doğmadan önce anne karnında genlere müdahale edilerek ortadan kaldırılabilecek. Örneğin bir mısır geniyle oynanarak, tekrar üretilebiliyor. İnsanın da geni ile oynanması sonucu insan dönüştürülebilir. İnsan beyni ve vücudu yarı bilgisayara dönüştürülecektir ya da insan beyni ve bilinci tamamen bir makine olan yeni vücuda aktarılabilir, Michio Kaku’nun yazdığı gibi. Aynı zamanda Hawking bunlara “süperinsanlar” adını veriyor. Dolayısıyla o artık insan değil başka bir şey olacaktır. Bunlar normal insandan çok daha sağlıklı ve uzun yaşayabilecek, hatta ölümsüz olabilecek, çünkü bilinçleri makineye aktarılabilir. Çok daha güçlü ve dayanıklı olacaklar. Belki bir zaman sonra başka gezegenlerde yaşamaya başlayacak bu süperinsanlar.

Fütüristler insanın giderek tekilleşmeye (singularity) doğru gittiğini öne sürüyorlar. Gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki sınırlar giderek kayboluyor ve bir gün neyin gerçek dünyada, neyin sanal dünyada olduğunun izleri kaybolacak. Dolayısıyla günümüzün nesnel gerçekliği de değişecek, birey sanal dünyada her şeyi yapabilecek düşünce gücüyle ve bunu  gerçekmiş gibi algılayacak. Gerçek ve sanal neredeyse tamamen birbirine karışacak. Belki de bu noktada felsefe, fizik ve bilimsel teknolojik gelişmeleri bir arada ele aldığımızda ve biraz da sosyolojik olarak yorumladığımızda bunu, geleceğin toplumunu bireyselleşmeye doğru giden bir toplum olduğunu görebiliyoruz. Özellikle kapitalist toplumda bireyselleşme giderek artacağı ve tekilleşmeye doğru gideceği de öngörülüyor.

“Raymond Kurzweil, gelecekte yapay zekânın insan zekâsının ötesine geçerek, medeniyeti ve insan doğasını radikal bir biçimde değiştireceğine dair bir hipotez ortaya sürüyor ve ‘Teknolojik tekillik’, ‘tekillik’ ya da “Singularity” teorisine göre yapay süper zekânın keşfi teknolojik büyümeyi çok ani bir şekilde tetikleyecek ve (bir sıçrama yaşanarak) insan medeniyetinde akıl almaz değişimlerle sonuçlanacak.”*

Bundan yüz yıl sonra bugün aklımıza gelmeyen birçok şey gerçekleşebilir.

Binlerce yıl önce ünlü Delphi Tapınağı üzerine “Ben kimim?” diye yazılmıştı, Şimdi felsefi açıdan tüm bu gelişmeleri değerlendirirsek insan örneğin 1 milyon yıl sonra eğer hala var olursa “Ben kimim?” diye sorduğunda, “Ben insanım.” diyebilecek mi? Yoksa tamamen başka bir türe mi dönüşecek?

Yine tekillik açısından bakarsak, birey nasıl değişim geçiriyorsa, toplum da aynı şekilde tamamen değişecektir.  Bu konuda kovan mantığı gibi daha önceki yazılarımda açıkladığım bazı teoriler var. Arı kovanı mantığı ile şekillenmiş bir toplum bu. Bireyleşme, tekilleşme artıyor gibi görünürken, aslında belki de birey tamamen orrtadan kaldırılıp, örneğin Kovan Mantığı ile bir kovandaki arı gibi bütünün bir parçasına dönüştürülecek. Böylece bireyin diğerlerinden özgür olması, eşsiz olması özelliği ortadan kaldırılıp o basit bir vida gibi misyonunu yerine getiren bir parça olacak, yani birey nesneleşecek.

“Bu durumda insanın, tıpkı denizin sınırında bir kum görüntüsü gibi kaybolacağından söz edilebilirdi.” 1 diyor Foucault.

İnsan hızla hem fiziksel hem de içsel, duygusal anlamda hızla kaybolacak ve ortaya başka bir tür, ya da türler çıkacaktır. Birden çok tür olması daha mantıklı. Şimdiden iki tür söyleyebiliriz yakın gelecek için: Normal insanlar ve süperinsanlar. Bir de Mars’a giderek orada kendi evrimsel çizgilerine müdahale ederek başka bir türe dönüşecek kolonici insanları da ayrı bir tür sayabiliriz gelecekte. Şimdiden üç ayrı tür sayabildik, belki daha fazla türler ortaya çıkaracak. Ve insan giderek azalacak, varlığını yitirecek gibi görünüyor.

Robotlar bilince sahip olacak

Burada insan giderek makineleşirken, süperleşirken, ona ters orantılı olarak yapay zekâya sahip robotlar da insani özellikleri gelişmiş olarak yapılacaktır. Örneğin robotlar bilince ve insan gibi hislere, yani duygusal zekâya sahip olacaklardır. İşte o zaman insan ile makine arasındaki ilişki de farklı boyutlara bürünecektir. İnsan kendi vücudunda makineleşecek ve ortaya yarı makine yarı insan bir varlık çıkacaktır. Bu yarı insan yarı makine varlık da süreç içerisinde tamamen bir makineye dönüşebilir. Yani insan fiziki olarak ortadan kalkabilir, makinelere eklemlenebilir.

Makine sonuçta insanı yutacak mıdır? Böyle bir trajik sonuç olabilir insanın geleceği ne yazık ki.

Yuval Noah Harari, popüler kitabı “Homo Deus”ta, 21. yüzyılın üçüncü büyük projesinin, insan türüne ilahi bir güç, yaratma ve yok etme gücü sağlayacağını ve Homo sapiens türünü Homo Deus‘a dönüştüreceğini iddia ederek… bu nedenle yeni insanın gündeminde birçok alt başlıkla beraber tek bir başlık olduğunu, bunun da Tanrı mertebesine yükselmek olduğunu yazıyor.**

Burada ölümsüzlüğe ulaşacak olan, aynı zamanda vücuduna eklenecek çeşitli robotik parçalarla birlikte yarı makineye dönüşebilir. Belki bir makine olarak ölümsüzlüğü elde edecek, ama bu yolda birçok insanı özelliğini de yitirmeye başlayacaktır bence, bu kaçınılmazdır. İşte bence asıl postinsan dönemi budur.

İnsanın ne kadar ve  hangi noktaya kadar gelişebileceğini ölçen Kardaşev Ölçeği adlı bir cetvel var. Bu “uygarlıkların teknolojik gelişimlerini, iletişim kurma doğrultusunda kullanabilecekleri enerji miktarına göre ölçen bir yöntemdir.”

Buna göre insanlık, birden beşe kadar devam edebilir. Tabi şu an görülemeyecek bir şekilde aşama aşama gelişme kaydederek, en sonunda  Evrenler arası bir kültüre ulaşabilir; galaksiler arası evrensel ve kültürel bir paylaşıma.

Biz daha 0 noktasındayız, çünkü tükettiğimiz enerji daha Tip 1 uygarlığın bile çok altında.

Şu an dünyanın enerji kullanımı ile ilk seviyeye bile ulaşmaya bile yeterli durumda değildir. Bu konuda belki 100 ya da daha fazla bir süre sonra belki seviye 1’e ulaşacak insanlık; öyle öngörülüyor.

Toplum 5.0

Toplum 5.0 (Society 5.0) “Süper Akıllı Toplum” olarak bilinen ve Japon Hükümetince desteklenen bir politikadır. Toplum 5.0, Japonya’nın yüksek teknolojik ve toplumsal dönüşümünü simgeleyen bir kelime aynı zamanda. Bence ise insanın insanlıktan koptuğu ve giderek hızla makineleştiği bir dönemi ifade ediyor.

Sırasıyla buhar makinesi, elektrik ve bilgisayarın icadıyla birinci, ikinci ve üçüncü endüstri devrimini yapan insanlık, şu an siber-fiziksel sistemlerin hüküm sürdüğü “Endüstri 4.0” devrimini yaşıyor. İnsanlığın avcı-toplayıcı, tarım, endüstri ve bilgi toplumlarından geçerek geldiği beşinci evre ise “Toplum 5.0” olarak adlandırılıyor. Diğer adıyla “süper akıllı” toplum.2

Endüstri 5.0: Toplum odaklı insansız teknolojiler. Robotlar fabrika içerisinde insan kolunun yapabileceği hemen hemen her hareketi yapabiliyor. Birbirleriyle iletişim kurabiliyor, elde ettikleri verileri anlık olarak bulut sistemine kaydedebiliyorlar ve böylece yöneticiler tarafından veriler anlık olarak kolaylıkla incelenebiliyor. Fabrikayı ise küçük bir insan grubu yönetiyor. İşte tam bu noktada da “istihdam” sorusu akıllara geliyor. 3

Japonya’da Toplum 5.0 felsefesi aşağıdaki gibi bazı hedeflerin uygulanmasını öne sürüyor;

Yaşlanan dünya nüfusuna karşı çözümler geliştirmek,

Sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi,

Nesnelerin internetinden toplumun çıkarları gözetilerek faydalanılması,

Çevre kirliliği ve doğal afetler için çözüm yolları üretilmesi. [4]

Bu proje, aslında endüstrinin de 5.0’a doğru gidişine işaret ediyor. Japon toplumu dünyada yapay zekâya sahip robotların en çok bulunduğu bir toplum. Yani bu anlamda yapay zekâya uyumlu ve onu akıllı bir şekilde kullanabilecek bir toplum yaratılması, gelsitirilmesi de hedefleniyor.

Yaşlılara Japonya’da robotlar bakmaya başladı şimdiden yavaş yavaş. Bu proje ile yaşlılar tamamen robotların bakımına terk edilip, insanla ilişkileri tamamen kesilebilir. Ben böyle olacağını düşünüyorum.

Bu noktada “sanal dünya ile gerçek dünyanın beraber işler hale getirilmesi” hedefine bakarsak, daha önce yazdığım gibi sanal ile gerçek dünyanın birbirine karışacağı, sınırların daha belirsiz hale geleceği öngörülebilir. İnsan giderek tekilleşecektir kaçınılmaz olarak. Makineleşmek, yani robotlaşmak kaçınılmazdır. Yapay zekâ giderek topluma egemen olacak ve bir nokta geldiğinde artık insan yapay zekâyı değil, yapay zekâ insanı domine edecektir. “Yaşlanan nüfusa çözüm geliştirme” hedefi ise giderek süperinsanlaşmaya ve insan vücuduna beynine müdahale etmeye kadar uzanacaktır. Belki de ölümsüzlüğe kadar. Geleceğin bireyi bir insan olmayabilir, toplumu da bugünkü toplumdan çok farklı olacaktır.

Bu noktada şunu da söyleyebiliriz ki, en hızlı değişen toplumların başında bu projeyle Japon toplumu olacaktır. Yabancılaşma kaçınılmaz olarak artacaktır, tekilleşme hızlacaktır.

Erol Anar

*Singularity (teknolojik tekillik) nedir?, 6 Şubat 2018, http://www.ideallyfree.com

** Yuval Noah Harari: Homo Deus Yarının Kısa Bir Tarihi,

[1]  Foucault: “Kelimeler ve Şeyler”, Bölüm: VI, İmge Kitabevi Yayınları, 2, Baskı: Ekim 2001, sayfa 486.

[2] Endüstri 4.0’a karşı Toplum 5.0’i gelecekte neler bekliyor?, İlgin Yorulmaz, 20 Ekim 2018, https://www.bbc.com/turkce
[3] Toplum 5.0 Japonya Endüstri Devrimi, 17 Ocak, https://medium.com

[4] Toplum 5.0: Teknolojik gücü doğru yönetecek akıllı toplum felsefesi, Hülya Özdestici, Mayıs 14, 2017, https://webrazzi.com

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!