Oblomov Romanı Üzerine

Oblomov Romanı Üzerine

Oblomov, bize aslında hayatın anlamsızlığını ve varoluş yalnızlığımızı anlatır.

Yıllar önce okuyup da hâlâ aklımdan çıkmayan roman kahramanlarından birisidir Oblomov. Oblomov’u nedense hep Dostoyevski’nin “Budala” adlı romanının protagonisti Prens Mışkin’e benzetirim. İkisi de aynı saflık duygusu içinde hareket ederler, ama kesinlikle aptal değillerdir. İkisi de aristokratların hikâyesidir ve eleştirel romanlardır.

Kitabın etkisi büyük olmuş ve “Oblomovluk” diye bir kavram bile ortaya çıkmıştır bu nedenle. Oblomovluk, aşırı tembellik ve isteksizliği anlatır.

“Oblomov, yıkılmakta olan bir toplum düzeninin, Rus derebeyi sınıfının çocuğudur. Çiftliği vardır, köleleri vardır; ama kendisi,bütün köklerinden kopmuş derebeyleri gibi, onları bir kâhyaya bırakıp büyük şehre, devlet kapısına sığınmıştır. Oblomovka, yaşayışı, gelenekleri, inanışları, aile kuruluşu, çalışma düzeniyle eski Rusya’dır. Oblomov’un rüyasında gördüğü bu çiftliği anlatırken, Gonçarov, eski Rusya’nın, yeni bir görüşle, destanını yazmıştır.” (Ivan Gonçarov: Oblomov, pdf, sayfa 5-6) https://www.kitapyurdu.com/kitap/oblomov-ciltsiz/22788.html

Zengin burjuvazi güçlenirken, aristokrat insanlar daha da yoksullaşıyordu. Aristokratların varoluş mücadelesi kaybediliyordu.

Oblomov o kadar ünlüdür ki, yazarın diğer kitaplarını bile gölgede bırakmak bir yana, Gonçarov’un adını bile ikinci plana atmıştır. Önde olan Oblomov’dur artık. Sanki romandan geçerek hayata atlamış bir roman kahramanıdır o. Yazarını bile ikinci plana iter. O derece güçlü bir karakterdir.

O dönemde devam eden Slavcı-Avrupacı çelişkisinde Gonçarov, tıpkı Turgenyev gibi Avrupa’dan yana taraf olur. Dostoyevski ise milliyetçiliğe düşer ve koyu bir Slavcı olur.

“Büyük Petro’dan beri Rusya’da devam eden büyük Rusya-Avrupa kavgasında, Gonçarov hiç gözünü kırpmadan Avrupa’nın tarafını tutuyor. Diğer büyük Rus romancıları bu yolda o kadar ileriye gidemiyorlar. Gogol, Dostoyevski, Tolstoy Avrupa’dan çekiniyorlar, Rusya’nın manevi büyüklüğünü kuran değerleri korumaya çalışıyorlar.” (Ivan Gonçarov: Oblomov, pdf, sayfa 9)

Gonçarov’a gelince, Dostoyevski ile tanışmaktadır. Dostoyevski, Avrupa’dayken Gonçarov ile karşılaşmıştı ve ondan da borç para almıştı. Çünkü kumar oynuyordu o sıralarda yoğun olarak Dostoyevski Avrupa’da, elindekini avucundakini yitirmişti. Avrupa’da gördüğü her Rus tanıdığından borç istiyordu. Gonçarov da ona acımış ve bir miktar borç para vermişti.

Oblomov, bize aslında hayatın anlamsızlığını ve varoluş yalnızlığımızı anlatır. Eğer sonunda kaçınılmaz olarak ölüme gideceksek bu kadar çaba, bu kadar çalışma niye? Ne gerek var? İnsan kısacık hayatında mümkün olduğu kadar dinlenmeli ve rahat etmeli düşüncesini taşır Oblomov. O varoluşunun yükünden sıyrılarak rahatlamış bir kişidir.

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!