Devrimci Hükümet Diye Bir şey Olamaz

Devrimci Hükümet Diye Bir şey Olamaz

Bu iki kavram birbiriyle terstir. İktidar doğası gereği muhafazakârdır ve kendisini dayatır…

Şubat Devrimi, 1917, Rusya.

Gerçek devrimci, devrimcilikten başka bir sıfatı olmayan insandır. O devletlerden, hükümetlerden, koltuklardan, ayrıcalıklardan özgür ve bağımsız olmalıdır, eğer devrimciliğini korumak istiyorsa.

Volin’in söylediği gibi “devrimci hükümet” diye bir şey olamaz. Devrimci ve hükümet ya da devlet kelimeleri yan yana gelemez. Çünkü devlet ya da hükümet hükmedendir, doğası gereği dayatandır, özgürlüğü kısıtlayandır, baskı uygulayandır. (Devleti hükümetten daha geniş anlamda ele alıyorum.) Devrimci olmak ise sürekli gelişmeyi, ileri gitmeyi ve özgürleşmeyi gündeme getirmektir.

Bu iki kavram birbiriyle terstir. Siyasal iktidar doğası gereği muhafazakârdır ve kendisini dayatır; bunu yasalarla, askeri ya da polis gücüyle, yargı sistemiyle yani sonuç olarak zorla dayatır. Devrim ise dayatılmaya, zorbalığa karşı özgürlük talebiyle yapılır. Dolayısıyla devrimci hükümet, devrimci devlet bir şey olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Bir yerde hükümet varsa, o hükümet ister kapitalist, ister “sosyalist” etiketli olsun karşı devrimci olmak zorundadır varlığını devam ettirmek için.

Öte yandan sosyalizm kelimesi ile devlet ya da hükümet kelimesi de yan yana gelemez.

Hiçbir devlette ya da hükümette eşitlik olamaz. Çünkü bu devletten beslenen onun destekçisi ayrıcalıklı tabakalar, gruplar ya da sınıflar vardır. Bu ayrıcalıklı tabakalar kendi öz varlıklarını korumak için devleti ve hükümeti koşulsuz olarak desteklerler. Dolayısıyla dünya üzerindeki herhangi bir hükümeti, devleti destekleyen bir insan devrimci olamaz. (Bu hükümet Küba, Vietnam, Çin, eski SSCB olsa da) Çünkü dediğim gibi bütün devletler ya da hükümetler karşı devrimci olmak, özgürlüğü kısıtlamak ve zor yoluna başvurmak durumundadır sıkıştığı anda.

Öte yandan sosyalizm kelimesi ile devlet ya da hükümet kelimesi de yan yana gelemez. (Devletin geçici olduğunu iddia edenler kendilerini kandırırlar. Özgürlük bu yolla asla gelmez) Çünkü sosyalizm eşitlik üzerine kurulmalıdır. Ama her devlet ve hükümet eşitsizlik üzerine kurulmak zorundadır. Onun doğası budur. Daha önce yazdığım köylü ile vali; işçi ile diplomat eşit olamaz, sözde “sosyalist” bir ülkede bile. Sosyalist gerçek eşitliği, yani vali ile diplomatın olmadığı bir toplumu isteyendir zaten. Öyleyse şunu rahatlıkla söyleyebiliriz herhangi bir yerde devlet ve hükümet varsa, orada eşitlik ve özgürlüğün olması mümkün değildir. Sosyalizmin de. Yani özgürlükçü sosyalizm birilerinin halkı devlet ya da hükümetle yönetmesi değil, halkın kendi kendini özyönetim, doğrdudan demokrasi, çeşitli sivil kuruluşlar, gönüllü birlikler, organizasyonlar, kooperatifler, federasyonlar vs… ile yönetmesidir. İşte özgürlükçü sosyalizm budur. Arada çobanlar yoktur. Halkı sürü gibi görüp onu zorla yönetmek isteyenler devrimci olamaz, olsa olsa çoban olur. Rosa Luxemburg buna “gece bekçisi devlet” diyordu.

Devrimci, bir yönetici ya da iktidar sahibi değildir. O halk ile halkın kendi kendisini yönetimi arasında köprüdür. Bunun için çalışır. Devrimcinin işi devrim yapmaktır, hükümet ya da devlet adamı olduğu, ya da herhangi bir hükümeti desteklediği an onun devrimciliği sona ermiştir. Validen devrimci olur mu? Küba valisi olsa ne yazar, ne farkı kalır Kaliforniya valisinden? Büyükelçiden devrimci olur mu? Ha Küba büyükelçisi, Ha Rus ya da Amerikan büyükelçisi… Gidin bakın bunların yaşamına, hepsi elit bir yaşam sürerler lüks semtlerde, lüks konutlarda, lüks yiyecek ve giyeceklerle. Partiden partiye gezerler. Halklarına yabancılaşmışlardır, bu yabancılaşma kaçınılmazdır. Yöneten ile yönetilen eşit olamaz asla. Bunların arasında retorikten başka hiçbir fark yoktur.

Gerçek devrimci, devrimcilikten başka bir sıfatı olmayan insandır.


Devrimci her zaman muhalif olmak, halkın çıkarını savunmak zorundadır. Bunu kendisini “sosyalist” ilan eden bir hükümete de karşı da yapmak zorundadır. Yoksa devrimciliği o an biter. O her zaman özgürlüğün, toplumun çıkarlarının savunucusudur. Polisi, hapishaneyi, işkenceyi, hükümeti, devleti değil, hakları ve özgürlükleri savunur. Herkese ve her şeye karşı…

Gerçek devrimci, devrimcilikten başka bir sıfatı olmayan insandır. O devletlerden, hükümetlerden, koltuklardan, ayrıcalıklardan özgür ve bağımsız olmalıdır, eğer devrimciliğini korumak istiyorsa. Devlet ve hükümet adamından devrimci olmaz, hatta ileri reformlar yapsa bile, bu onu destekleyen ayrıcalıklı tabanlara lütuf olarak yapılmıştır.

O zaman sosyalist, ya da devrimci insan etiketi ne olursa olsun yeryüzündeki her devlete, hükümete karşı olan insandır.

Erol Anar

Henüz yayınlamadığım “Özgür Toplum Arayışları” başlıklı kitabımdan kısa bir bölüm… Copyright erol anar 2020.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!