Toplumsal Bellekteki Anarşizm İmajı Üzerine

Toplumsal Bellekteki Anarşizm İmajı Üzerine

Anarşizm denildiğinde halkın zihninde yüzlerce yıldır yapılan manipülasyon nedeniyle “kana susamış, terörist, bombacı, kaotik” bir prototip canlanır. Devletlerin manipülasyonu sonucu halkın büyük bölümünün zihninde böyle canlanır anarşist. 19. yüzyıl sonlarında bazı anarşistler böyle bir suikastçı yöntemi kullandılar. Ama bu yöntem bence yanlıştı ve özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra terk edildi.

David Graeber’in “Anarşist Bir Antropolojiden Parçalar” adlı kitabında ilginç düşünceler yer alıyor. Yazar, günümüzde birçok insanın anarşizm düşüncesinden felsefesinden etkilenmekle birlikte kendisini “anarşist” olarak tanımlamaktan kaçındığına dikkat çekmiş.. [1]

Graeber, Barbara Epstein’in ifadesini dile getirerek anarşizmin şimdilerde Marksizmin 1960’lardaki toplumsal hareketlerde elde ettiği konumu büyük oranda devralmış bulunduğunu: Kendilerini anarşist olarak görmeyenlerin bile kendilerini ona dayanarak tanımladığını ve onun fikirlerinden beslendiklerini söylüyor.

Aslında bu kökleri 2500 yıl önceye dayanan bir felsefeye inananların “sağa sola bomba koyan suikastçı” gözü dönmüş bir kişiliğe sahip olarak yansıtılmasından ileriye geliyor. Anarşizm içinde birçok kanat var. Bunlardan birisi de eskiden suikast ve bombalamayı bir yöntem olarak gerçekleştirenlerden oluşuyor. Tolstoy da barışçıl bir anarşistti, Gandhi anarşizme ilgi duyuyordu. Sartre, Chomsky de anarşist olduklarını açıkladılar. Graeber, Barbara Epstein’in ifadesini dile getirerek anarşizmin şimdilerde Marksizmin 1960’lardaki toplumsal hareketlerde elde ettiği konumu büyük oranda devralmış bulunduğunu: Kendilerini anarşist olarak görmeyenler bile kendilerini ona dayanarak tanımladığını ve onun fikirlerinden beslendiklerini söylüyor.

Bu tanımlamaya katılıyorum. Ama bu anarşizm anlayışının büyük kısmı Bookchin’in ortaya koyduğu gibi toplumsal anarşizm değil, yaşamtarzı anarşizmdir. Anarşizm, feminizm, ekolojist düşünce, yeşiller vb… birçok alana yayılmıştır. Ancak toplumsal anarşist anlayış hâlâ zayıftır. Marksizm nasıl zayıflamışsa, bu boşluğu doldurması gereken toplumsal sol bir liberter sosyalizm anlayışı da bir alternatif olarak ortaya çıkamamıştır. Yaşamtarzı anarşizm, devlet’e karşıdır belki, ama kapitalist sisteme karşı değildir, tersine onun içinde eriyip gider. Toplumsal anarşizm anlayışına sahip olan insanlar ise, 19. yüzyıldan günümüze gelebilmeli ve yakın gelecekle dün-bugün-yarın ilişkisini kurarak düşüncelerini yenilemeli ve gözden geçirmelidirler.

Anarşi deyince ise Kropotkin’in de tespit ettiği “kargaşa, kaos” akla gelir. Aslında bütün bunlar doğru değildir. Ancak toplumun hafızasında böyle yer ettirilmiştir. Özellikle 19. yüzyılın sonunda yaygın olan bu tür çoğu bireysel olan eylemler, anarşizme zarar vermiştir. Bu eylemleri yapan kişiler, elbette haksızlığa olan bireysel tepkilerini o haksızlıkların simgelerine iktidar taşıyanlara yönelik tepkilerini böylece ortaya koymuşlardı. Ancak bu tepki biçimi, anarşizmin imajına hâlâ günümüze kadar uzanan zararlar vermiştir. Ve şu anlaşılmıştır ki, kral ya da devlet başkanı da olsa, birkaç kişiyi öldürmekle, ya da halkın da bulunduğu alanlara bomba atmakla iktidara zarar vermezsiniz. Aksine iktidar çoğu zaman bu eylemleri karşı propaganda olarak kullanarak ve manipülasyon yaparak daha güçlenir. Ve var olan hakları da yadsıyarak her türlü meşru hak arama biçimlerini askıya alabilir, etkisizleştirebilir. Ancak o yapılmış eylemler kendi konjonktürel dönemleri içersinde ve mücadele türlerinden birisi olarak anlaşılmalıdır. Bugün bu aşılmıştır.

Chomsky şöyle diyor bu konuda:

“Sizin de bildiğiniz üzere, genel entelektüel kültür, ‘anarşizm’i kaos, şiddet, bombalar, kargaşa ve bunu gibi şeylerle birleştirir. O yüzden, ben anarşizmden pozitif olarak bahsettiğimde ve kendimin anarşizm içindeki belli başlı gelenekleri benimsediğimi söylediğimde insanlar genellikle şaşırırlar. Fakat bana öyle geliyor ki, bulutlar dağıldığında, halk arasında temel fikirler makul bulunuyor. Elbette özel meselelere geldiğimizde (mesela, ailelerin doğası ya da daha özgür ve adil bir toplumda ekonominin nasıl işleyeceği) sorunlar ve tartışmalar çıkar. Zaten olması gereken de budur. Fizik sizin lavabonuzdaki musluktan nasıl su aktığını tam olarak açıklayamaz. Çok daha karmaşık insanın anlamlı sorularına döndüğümüzde, anlayış çok zayıftır; daha fazlasını öğrenmede bize yardımı olacak ihtilaf, deneyim, entelektüel ve gerçek hayattaki ihtimallerin incelemesi gerekir.” [2]

Anarşizm aslında Chomsky’nin yukarıda tespit ettiği gibi, eğer iyi anlatılır ve anlaşılırsa ekstrem bir düşünce değil, tam tersine makul ve en akılcı düşüncedir. Çünkü liberter sosyalizm (anarşist sosyalizm) insanları baskı altına alarak, onlar üzerinde otoriter şiddet yöntemlerini kullanarak insanları zorla, onlar istemeseler dahi süngü zoru ile istenen yere, bir sürü gibi götürmeye kalkışmaz. Aksine insanların, bireylerin düşünce ve ifade özgürlüklerine saygı duyar. Tek tip bir toplum önermez, aksine her bireyin kendi fiziksel ve düşünsel özgürlüğü ve kendine özgür karakter ve kişiliğiyle toplum ile uyum içinde yaşamasını sağlayabilecek koşulları artırır.

Özellikle 1890’larda böyle bir bireysel şiddet egemen oldu anarşist dünyada. Örneğin Kropotkin gibi anarşist filozoflar ilk başta bu şiddete destek bile vermişlerdi.[3] Suikastler ve halkın da bulunduğu çeşitli alanlara bomba atmak yaygınlaştı bir dalga gibi. Ama daha sonraları Sartre’ın da belirttiği gibi,[4] artık günümüz anarşizmi 1890’ların anarşizmi değildir. Artık doğayla uyum içinde, ekolojik bir yaşamdan, feminizme, hayvan haklarına ve çok çeşitli hak biçimlerine kadar gelişerek zenginleşmiştir. Ama anarşizmin toplumsal bağını kurmak ve korumak gerektiğine inanıyorum. Toplumsal anarşizm feminizme, hayvan haklarına, ekolojik yaşam biçimine ve teknolojiden de yararlanarak en geniş alana yayılmalı, ancak hiçbir zaman eşitlik, özgürlük ve toplumsallık anlayışını -bireyin özgünlüğünü de koruyarak- yitirmemelidir. Yoksa var olan sisteme bir alternatif olamaz, onun içinde eriyip gider.

Diğer bir önyargı ise anarşist toplumun kaotik bir toplum olacağı ve devlet olmayacağı için gücü gücü yetene, herkesin birbirini yağmaladığı bir düzensizlik ve kaos içereceği şeklindedir. Bu da tamamen yanlıştır. Çünkü insanlar binlerce yıldan beri devletsiz, polissiz ve hapishanesiz bir yaşam olabileceğini düşünememektedirler, öyle şartlanmışlardır. Anarşizmin çeşitli biçimleri vardır. Bireyci ve toplumcu değerleri öne çıkaran biçimleri vardır. Ancak şunu söyleyebiliriz. Anarşist toplum,  o anlamda bugünkünden de düzenli olacaktır. Toplum sivil organizasyonlar , dernekler vb… aracılığıyla örgütlenecek, hiyerarşi olmayacak, halk kendi kendisini doğrudan demokrasi aracılığıyla hiyerarşisiz yönetecektir. Belirli bir sınıfın kesimin diktatörlüğü değil, tam tersine halkın tüm kesimlerinin eşitlik, özgürlük içinde bir arada kardeşçe ekolojik bir yaşamını öngörmektedir bugün anarşizm.

Erol Anar

Not: Henüz Yayınlamadığım “Özgür Toplum Arayışları” başlıklı kitabımdan bir bölüm…


[1] David Graeber:”Anarşist Bir Antropolojiden  Parçalar”, Çev: Bengü Kurtege-Sefer, Boǧaziçi Üniversitesi Yayını, 2007, İstanbul, s. 8.

[2] Noam Chomsky: ” Anarşizm Üzerine “, s. 210.

[3] Kropotkin, hatalarını itiraf edip “eylemli propaganda”nın verim­sizliğini kabul eden ilk kişi olması nedeniyle övgüyü hak ediyor. 1890’da yayınlanan bir dizi makalede, “artık münferit eylemlere kalkışanları değil de saflarına katılan eylem adamlarını görmek isteyen halkla birlikte olunmalıdır” diyordu. Okurlarını, “bir kişinin birkaç kilo patlayıcıyla sömürücüler koalisyonunu yenebileceği ya­nılsaması”na karşı uyarıyordu…

19. yüzyılın sonunda yaşanan anarşist terörizm, çarpıcı ve sistemli olmayan özelliklerin yanı sıra sokaktaki insanın zev­kine hitap eden bir kan kokusu taşıyordu. O dönemde, saygı uyandıran bireysel enerji ile cesaretin uygulamaya geçirildiği bir okuldu ve halkın dikkatini toplumsal adaletsizlere çekmeyi başarmıştı; ancak bugün bakıldığında, anarşizmin tarihinde­ki geçici ve verimsiz bir sapma gibi gözüküyor. Modası geçmiş görünüyor. Daniel Guérin : Anarşizm, s. 7, 80.

[4] Sartre Sartre’ı Anlatıyor, epub, s. 26.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!