Sorularla Anarşizm Nedir? (2)

Sorularla Anarşizm Nedir? (2)

“Özgürlük, kaos değildir.”

Devlet ‘Herkesin Herkese Karşı Savaşı’nı Engeller mi?

Devlet, “herkesin herkese karşı savaşı”nı önlemez, aksine bu savaşı tetikler kaçınılmaz olarak. Devletin yaptığı egemen kesimlerin çıkarları doğrultusunda bu çıkarları tehdit eden bireyleri hapsetmek, öldürmek, evcilleştirmek ve etkisiz hale getirmektir. Bu da yasalarla ve demokrasi görüntüsüyle sanki herkes eşitmiş ve herkese eşit davranılıyormuş gibi bir görüntü ile gizlenmeye çalışılmaktadır. İşte bu nedenle liberalizm düşüncesi, gerçekçi bir düşünce değildir. Çünkü yasalar herkese kâğıt üstünde eşitlik getirse bile ekonomik ve sınıfsal, başka anlamlarda olarak ayrışmış insanlar arasında gerçek bir eşitlik olamayacaktır. Otoriter sosyalist anlayışta da gerçek bir eşitlik olmadığı tarihsel reel sosyalizm deneyimi ile görüldü. Orada da devlet kurumu, yönetenler, elitler, parti bürokrasisi gerçek anlamda eşitliği gölgelemiştir.

Öyleyse gerçek anlamda eşitliği, insanların kendi kendilerini yönetmelerini getirecek tek teori liberter (özgürlükçü) sosyalizmdir. Çünkü orada elit bir sınıf, kesim, parti bürokrasisi olmayacaktır. İnsanlar kendi kendilerini doğrudan demokrasi yöntemleri ile yönetecektir. Ve hiyerarşi olmadığı için aşağısı ile yukarısı olmayacaktır bu şekilde. Herkes eşit olacağından, sınıfsal ve ekonomik eşitsizlikler de ortadan kalkmış olacaktır. İnsanlık için gelmiş geçmiş en iyi yönetim biçimi bu olacaktır bence de.

Tek Bir Anarşizm Anlayışı mı Vardır?

Anarşizmden söz ederken, hangi anarşizmden söz ettiğinizi de belirtmeniz gerekiyor. Çünkü farklı anlayıştaki anarşizmler var ve bunlar kendi içlerinde de ayrışabiliyorlar. Aynen Marksist farklı anlayışlar olduğu gibi. Ama tüm bu anarşizm çeşitlerinin yine de ortak noktaları var. Gerek bireyci, gerekse toplumsal anarşizm devlete, hiyerarşiye, otoriteye karşıdırlar ve her ikisi de özgürlüğü öne çıkarırlar. Bireyci anarşizm toplumsal olan ile ilgilenmeden yalnızca bireyin özgürlüğünü hedefler. Toplumsalcı anarşizm ise bireye değer vermekle birlikte bireyin ve toplumun özgürlüğünü birlikte hedefler, ikisi arasında bağ kurar.

Günümüzde Anarşizme Olan İlgi Arttı mı?

Özellikle 1960’larda yeniden yükselmişti Anarşizm. Ama Marksizmin gölgesinde kalmıştı. 1990’lardan reel sosyalist devletlerin yıkılmasından sonra anarşizme dünyada ilginin artığı yazılıp çiziliyor. Bu bir gerçektir. Hâlâ akademik dünyada (ve yayın dünyasında) Marksist gelenek hakim olmakla birlikte, anarşizmin ne olduğu üzerine entelektüel tartışmalar arttı ve bu konuda yazılan kitaplar çoğaldı.

Anarşizm denildiğinde bugün 1890’ların sağı solu bombalayan, kralları, liderleri öldüren suikatçı bir yapı anlaşılmıyor. En azından entelektüel ve akademik çevrelerde bu böyle. Diğer yandan toplumun çoğunluğu hâlâ anarşizmi, sağa sola bomba koyan, kaotik, herkesin herkesle savaştığı Hobbesçu bir yorumla niteliyor.

Bireyci anarşizm özellikle Batı Avrupa’da Bookchin”in “yaşam tarzı anarşizm” olarak nitelediği şekliyle yaygındı, bugün de yaygındır. Ancak bireyci anarşizm sistem içinde kalır ve bireysel kaygılar dışında bir kaygısı yoktur çoğunlukla. Ancak toplumsal anarşizm (kendi içindeki farklı düşüncelerle birlikte) yaşam tarzı anarşizm değildir ve yaşamı birey ve toplum lehine değiştirmeye yönelik bir anarşizmdir.

Ana sorun sınıfsal mıdır?

Ana sorun sınıfsal değildir, ana sorun iktidarın kimin elinde olduğu da değildir. Ana sorun, siyasal iktidar aygıtlarının varlığıdır. Elbette sınıflar vardır, sınıfların arasında çelişkiler de vardır. Ama tarih sınıf savaşımlarından çok, iktidar savaşımlarının tarihidir. Siyasal iktidar kimin elinde olursa olsun aynı sonuca yol açar. Tarihe baktığımızda bunu görüyoruz. Ama çözüm siyasal iktidarı bir sınıftan alıp diğerine vermek değil, onu hemen ve tamamıyla ortadan kaldırmaya ve özgürlüğü gerçekleştirmeye, yönetici kesimi tamamıyla devre dışı bırakmaktan geçer. Aslında iktidarı hiçbir zaman proletarya da alamamıştı. Ve alamayacaktı. Aynı sınıftan olduğunu söyleyen ama yabancılaşmış ve elitleşmiş kesimlerin bürokratik ve otoriter diktatörlükleriydi söz konusu olan.

Anarşizm örgütlenmeye karşı değil midir?

Toplumsal anarşizm örgütlenmeye karşı değildir. Ama bu örgütlenme yöntem ve biçimleri var olanlardan radikal biçimde farklıdır. Çünkü toplumsal anarşizm hiyerarşiye karşıdır ve yukarıdan aşağı örgütlenmeye de aynı şekilde. Ama örgütlenmeye karşı değildir. Parti örgütlenmesinden çok, sivil federatif, organizasyon ve birlikler, kooperatifler vs… yoluyla örgütlenmeyi önerir.

Bazı anarşistler örgütlenmenin otoritesiz yapılamayacağı nedeniyle örgütlenmeye karşıdırlar. Ama toplumsal anarşizm, bunun mümkün olduğunu söyler.
Malatesta şöyle yazıyor:
“Örgütlenme bir otorite kurmaktan çok, otoriteden kurtulmanın tek çaresidir;kolektif çalışmada bilinçli ve aktif roller üstlenebileceğimiz ve liderlerin elinde pasif birer alet olmaya son verebileceğimiz tek yoldur…Fakat tüm bunlar özgürce yapılmalı, te tek üyelerin düşünceleri, inisiyatifleri kısıtlanmamalıdır.” (Errico Malatesta: Örgütlenme)

Yani insanlar kendi kendilerini kuracakları ortak sivil inisiyatif, kooperatif, federatif birlikler ve organizasyonlarla yönetebilirler. Devletin varlığına ihtiyaç yoktur, geçici olarak öngörülse bile. İnsanın insan üzerindeki iktidarını kaldırmak istiyorsanız, önce insanın insan üzerindeki iktidarına son vermek zorundasınız. Gerisi yalandır, spekülasyondur. Burada hem eşitliği, hem de özgürlüğü aynı anda gerçekleştirmeyi hedefleyen liberter sosyalizm bana daha gerçekçi geliyor. Çünkü o ne bireyden, ne özgürlükten ne de Ne kötü ki, hâlâ insanlar tarafından ütopik ve gerçekleştirilemez olarak görülüyor. Oysa en mantıklı ve gerçekleştirilebilir sistem budur.

Peki Esas Olan Nedir? Ne Yapılması Gerekir?

Önemli olan bir siyasal iktidarı devirip, başka bir siyasal iktidar kurmak değildir. Önemli olan iktidar aygıtının kendisini ortadan kaldırmaktır. Hiç beklemeden, zamana bırakmadan. Bir insanın diğer insan üzerindeki iktidarı utanç vericidir.

Tarih, siyasal iktidarları devirip, bir önceki iktidarı bile aratacak ölçüde zalimlik yapanlara tanıklık etti. Hem de defalarca. Çarları, İmparatorları saraylardan çıkardılar, ama bu defa onlar saraylarda yaşadılar. Hem de halk adına… Halk için değişen hiçbir şey olmadı. Ha şu iktidar baskı yapmış, ha bu iktidar. Ne farkeder… Ha sol adına baskı, ha sağ adına. Özgürlük olmayınca hiçbir şeyin önemi yoktur. Onun için, “Özgürlük yoksa gerisini konuşmaya değmez.” Çünkü kölelelere bile yiyecek veriliyordu.

İktidar aygıtı orada durdukça, değişen kişilerden başka hiçbir şey olmayacaktır.

Öyleyse, iktidarın üzerindeki etiketin sol ya da sağ olmasının hiçbir önemi yoktur. İnsanın insan üzerindeki sömürüsü ve iktidarını ortadan kaldıracak bir anlayışa ihtiyaç vardır. Hemen, şimdi ve burada. Hiçbir bahaneye sığınmadan.

Gerçek sosyalizm yaşandı mı şimdiye dek?

Dünyada hiçbir ülkede sosyalizm yaşanmadı. Yaşanan sosyalizm değil, devlet kapitalizmi idi. Bugün de aynı şey Küba, Çin, Vietnam vb… gibi ülkelerde yaşanıyor bazı farklılıklar olmakla birlikte. Hatta kapitalist ülkelerden daha geridirler özellikle “düşünceyi ifade özgürlüğü” anlamında. Kapitalizmde bile, sahte de olsa bireysel bir düşünceyi ifade özgürlüğü vardır. Şiddete başvurmadığınız sürece birey olarak her tür eleştiriyi yapabilirsiniz. Elbette sınırlıdır. Ama bu sözde “sosyalist” ülkelerde bundan da geridir, düşüncenizi ifade edemez, rejimi hiç eleştiremezsiniz. Kapitalizmde eşitlik yoktur. Diğer yandan bu “sosyalist” ülkelerde de eşitlik yoktur. Hiyerarşinin, devletin olduğu yerde kaçınılmaz olarak elitler olur.

Buralardaki eşitlik de sadece görünüştedir. Elit çevreler, yüksek düzeyde yöneticiler, parti kıdemli üye ve yöneticileri saraylarda, konaklarda, güzel evlerde lüks bir yaşam sürerler. Ve sözde herkes eşittir. Eşitlik sadece sözdedir. Bu George Orwell’in “Hayvanlar Çiftliği” kitabında dile getirdiği, “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir.” sözündeki gibi bir eşitliktir.

Şu sözü tekrarlamak gerekiyor bu noktada: Özgürlüğün olmadığı yerde eşitlik, eşitliğin olmadığı yerde özgürlük olmaz.

Hiyerarşinin, elitizmin, kapitalizmin tüm kurumlarının ve en önemlisi devlet kurumunun olduğu yerde sosyalizmin “s”si olamaz.

“Orada şunlar yapılmış, bunlar olmuş.”

“Özgürlük var mı?”

“?”

“Özgürlük yoksa, gerisini konuşmaya bile değmez.”

Gerçek sosyalizm, özgürlükçü sosyalizmdir. (Anarşist sosyalizm) Çünkü hiyerarşi, devlet kurumları, eşitliği ve özgürlüğü bozacak hiçbir şey yoktur. Örgütlenme yataydır, (rizomdur vs…) hiyerarşik değil, amir – memur ilişkisi yoktur, sivil kurumlar, kooperatifler, federasyonlar aracılığıyla örgütlenir toplum. Kimse çalışmaya zorlanmaz. Hapishane gibi kölelik kurumları yoktur. Gerçek eşitlik ve özgürlük vardır yalnızca. Yukarısı aşağısı olmadığı gibi, merkeziyetçilik de yoktur. Çünkü merkeziyetçilik baskı ve şiddeti getirir.

Erol Anar

Sürecek…

Yazının birinci bölümü:

https://erolanar.org/2019/05/24/sorularla-anarsizm-nedir-ne-degildir/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!