Belinski ve “Gogol’e Mektup” Üzerine

Belinski ve “Gogol’e Mektup” Üzerine

19. yüzyıl Rusyası’nın ilk yarısına kısa bir yolculuğa çıkalım mı?

Bir zamanların ünlü Rus edebiyat eleştirmeni Belinski’nin tarihi aslında dönemin Rus edebiyatının tarihidir. Döneminde Rus edebiyatının gelişimde en önemli rollerden birisini üstlenmiş bir eleştirmen, entelektüeldir o.

O zamanlar Rusya’da aydınlardan oluşan çeşitli gruplar vardı. Belinski bu gruplardan birisine “Stankeviç Çevresi” aydınlarına katılmıştı. “Anayurt Notları” başlıklı dergideki yazılarıyla tanındı.

Gerçekçi edebiyatın gerçekliğin doğru bir resmini vermesi gerektiğini savunuyordu. Belki de bu yüzden Dostoyevski’nin ilk yapıtı olan “İnsancıklar”ı göklere çıkarırken, ikinci yapıtı olan “Öteki” adlı öyküsünü yerin dibine batırdı ve “fantastik” buldu.

Belinski, “İnsancıklar”ı çok beğenmiş, hatta Dostoyevski’yi “Gogol’un varisi” olarak ilan etmişti. **

Bu arada “Stankeviç Çevresi” denen aydınlar grubu geleceğin ünlü Batıcılarının ve Slavseverlerinin, başka bir deyişle 40’lı yılların en seçkin aydınlarının oluşturdukları bir gruptu. Aralarında Stankeviç, K. Aksakov, Botkin, Bakunin, Granovskiy, Herzen gibi entelektüellerin olduğu bu gruptaki insanlar geniş bir ilgi alanına sahip entelektüel insanlardı. Ve döneminde çok etkili bir gruptu. Bunlar sadece Rusya’yı değil, Avrupa’yı da dikkatle izliyor oradaki kültürel ve siyasal gelişmelere ilgi duyuyor ve bütün bunları yoğun olarak tartışıyorlardı.

“(Belinski daha önce öldüğü için) Salzbrunn’dayken yazdığı “Gogol’e Mektup”tan dolayı, Petropavlosk zindanına kapatılmaktan ya da Sibirya’ya küreğe gönderilmekten de kurtulmuştur. Bu mektubun yazarı olmak şurda dursun, okuru olmak bile ölümü göze almak demektir çünkü o yıllarda. “Petraşevski Çevresi”nden aydınlar (aralarında Dostoyevski de vardır) salt bu mektubu okudukları için (mektup elden ele gizlice dağıtılmaktadır) 23 Nisan 1849 günü tutuklanmışlar ve sekiz ay süren gizli duruşmalar sonunda, haklarında verilen idam cezaları son anda değiştirilerek Sibirya’ya sürgüne gönderilmişlerdir.” *

Belinski’nin “Gogol’e Mektubu” dönemin entelektüelleri üzerinde etki yaratmıştır.

“Gogol’e Mektup” adı üstünde ünlü yazar (Dönemin Rusyasının en büyük yazarlarından birisi) Gogol’e gönderilen, içinde ona yönelik ağır eleştiriler taşıyan bir mektuptur. Bu ünlü mektup Belinski’nin sağlığında yayınlanmamıştır. Belki de bu yüzden hapse girmekten yargılanmaktan kurtuldu ünlü eleştirmen.

Romanlarında devleti ve bürokrasiyi eleştiren Gogol, tıpkı daha sonra Dostoyevski’nin geleceği noktaya gelir ve Çarlığı aklamaya, dine eğilim göstermeye başlar. Tutuculaşır. İşte Belinski’nin essas eleştiri noktası bu yazardaki bu ana çelişkidir.

Belinski söyle yazıyor:

“Bu bakımdan da şunun farkında değilsiniz: Rusya kurtuluşunu mistisizmde, asketizmde (çilecilik), pietizmde (sofulukçuluk) değil, uygarlığın ilerlemesinde, eğitimde, insanseverlikte görüyor gerekli olan şey, vaazlar değil (yeterince vaaz dinledi!), dualar değil (çok dua yineledi bunca zamandır!); ona gerekli olan şey yüzyıllardır çamurlar, gübreler içinde yitip gitmiş olan insan onurunun uyandırılmasıdır!” [1]

Batılılılaşma yanlıları ve Slavcılar) arasında bir saflaşma

O dönemdeki Rusya’daki (Batılılaşma yanlıları ve Slavcılar) arasında bir saflaşma vardı. İşte bu saflaşmada çağdaş değerlerden yana etkili bir entelektüel olarak Belinski “Batılılaşma” yanlılarının etkili ve önde gelen bir üyesiydi. Edebiyat eleştirmeni olarak ise, dönemin Rusyası’nın en etkili edebiyat eleştirmeni idi.

Andrzej Walicki, “Rus Düşünce Tarihi” adlı muhteşem kitabında şöyle yazıyor onunla ilgili:“1830’ların ve 1840’ların felsefi solu içinde en önde gelen kişinin, ünlü edebiyat eleştirmeni Vissaryon Belinski (1811 -1848) olduğu kuşkusuz. Belinski’nin felsefe bahçesindeki gezintileri, 19. yüzyıl yazınını, daha önce benzeri görülmedik ve o sırada bir eşine rastlanmayan derecede etkilemiş olan edebiyat eleştirisi denemelerinde bir çıkış yolu bulmuştu. Stankeviç Çevresi’nde tartışılan sorunlar, bu denemeler yoluyla, çok daha geniş bir çevreye ulaştırılmış oldu.” [2]

Gogol’un gerici görüşleri Belinski’yi çok sinirlendiriyor ve yazdıklarına çok değer verdiği bu yazarı şaşkınlıkla izliyordu. Sonradan Dostoyevski de aynı gerici görüşlerin esiri olacaktı Sibirya’dan hapishaneden döndükten sonra. Hatta Çar’a mektuplar yazacak, onu yüceltecekti. Aynı Gogol’ün yaptığı gibi.

Vissarion Belinsky

“Kamçı vaizliği, cehalet havariliği, irtica şövalyeliği, aydınlanma düşmanlığı, Tatar yöntemlerinin övgücübaşılığı … Ne yapıyorsunuz, siz? Nerde durduğunuza bir bakın: uçurumun kıyısındasınız! Bu görüşlerinizle ortodoks kilisesine destek vermenizi anlayabilirim: ortodoks kilisesi her zaman kırbacın destekçisi despotizmin yaltakçısı olmuştur.”[3]

Belinski yine aynı mektupta Gogol’deki bu tutucu görüşlerin hiçbir yeni yani olmadığını söylüyor. Zaten bunlar yeni bir yanı olmadığı için muhafazakar düşünceler diye adlandırılıyor.

“O zaman ben de size derim ki: sizin bu düşüncelerinizin yeni hiçbir yanı yok; bunlar Rusya’da nicedir çiğnenmiş sakızlar.” [4]

Belinski bu mektubun yazarı ile “Ölü Canlar”ın yazarının aynı kişi olduğuna bir türlü inanmak istememektedir.

“Bu pasaklı sözcük ve tümceler yığınının, bu kibir dolu hengamenin, “Müfettiş” ve “Ölü Canlar” yazarının kaleminden çıktığını herhalde kimseler düşünemezdi.” [5]

O da tıpkı Dostoyevski gibi hayatı boyunca para sıkıntısı çekmiştir. Sonraları belki de bu yüzden verem mikrobu kaptı tedavi yurt dışına gitti döndü ve o güz hayata gözlerini kapadı. Ama Rus edebiyatındaki etkisi ve saygınlığı hâlâ sürmektedir.

Erol Anar


[1] Belinski: Yazılar, Yön Yayınları, Rusçadan çeviren : Mazlum Beyhan, 1. Baskı, sayfa 116-117.

[2] Andrzej Walicki, “Rus Düşünce Tarihi”, Iletisim Yayinlari, 1. Baskı, Haziran 2009, lsıanbul, sayfa 199 – 200.

[3] Belinski, age, 118-119.

[4] Belinski, age, sayfa 121.

[5] Belinski, age, sayfa 125.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!