Tezgâh

Tezgâh

1981 yılıydı. 12 Eylül sonrası birçok devrimci gözaltına alınmış, işkence görmüş, tutuklanmış ve hapishaneye atılmıştı. Bizim mahalleden de birçok kişi tutuklanmıştı.

Böyle bir ortamda okula gidip geliyordum. Lise 1. sınıftaydım, 1980-81 dönemiydi. Genelde arkadaşlarımla gidip gelirdim okula, ama o gün yalnızdım. Öğle yemeğini yer, sonra tekrar okula doğru yola çıkardım. Okul, sabahtan akşama kadardı.

Okula giderken genellikle tren yolunu kullanıyorduk, daha kestirme oluyordu. Dörtyol’dan devam edip Cumhuriyet Meydanı’ndan Lise caddesi takip edilerek de okula gidiliyordu, ama biz tren yolunu trafiğin olmadığı ve daha kestirme olduğu için tercih ederdik.

Bir gün okuldan geliyordum, yalnızdım hatırlıyorum. Öğle yemeği için eve gidiyordum. Tam tren yolundan Dörtyol’a doğru uzanan alana gelmiştim. Oradan Dörtyol’a çıkacaktım. Evimiz hemen Dörtyol’un arkasındaki sokaktaydı.

O gün o alana  bir grup Roman çadır kurmuşlardı. Bu çadırlarda halka denilen oyun ile kumar oynatıyorlardı. Kumar ise genellikle “karo maça oyunu” denilen zarlarla oynanan bir oyundu. Biz de bazen oynardık bu oyunu.

Ben eve doğru giderken orada fazla kişi yoktu günün o saatinde; birden kendi kendine konuşup bağıran bir Roman kadın dikkatimi çekti. Kadın yaşlıydı, üzerinde Roman kadınlarının giydiği basma türünden bir şalvar, yine üst kısmında basmadan bir gömlek vardı. Başını ise arka taraftan bağlamıştı. Elinde bir sigara vardı kadının. Sinirli hareketlerle sanki birisiyle dövüşüyormuş gibi havayla konuşuyordu. 

Arada sigarasından derin bir nefes çekiyor, sonra yeniden sinirlenerek bağırıyordu:

“Hani lan! Neredesiniz solcular, devrimciler! Hani ‘kaldırın tezgâhları’ diyen yok, neredesiniz? İşte kumar oynatıyorum burada güpegündüz. Var mı karşı çıkan,  şimdi asker adamı s.kiyor!”

Kadın böyle bağırıyor, hayalindeki kişilere el kol hareketleri yapıyordu aynı zamanda.

Şuna bir şey söyleyeyim diye düşündüm, ama vazgeçtim. Psikolojik sorunları olan birisine benziyordu, tartışılacak bir kişi değildi, öyle görünüyordu.

Ben oradan Dörtyol’a doğru çıkarken kadının sesini hâlâ duyuyordum.

“Hani neredesiniz?”

Sonradan kadının bu davranışını üzerine düşündüm. Muhtemelen bu Romanlar, 12 Eylül öncesi gittikleri bölgelerde devrimcilerin tepkisiyle karşılaşmışlardı. Devrimciler, kumar oynatılmasına karşı çıkmışlar ve tezgâhlarını toplanmışlardı bu yüzden Romanlar. Muhtemelen böyle olmuştu, gözümde canlandırabiliyordum. Kadın ve diğerleri devrimcilere düşman olmuşlardı bu nedenle.

Oysa Askeri Cunta insanlar politik olmasın, politika ile uğraşmasın diye futbol, kumar, uyuşturucu gibi her tür şeyi teşvik etmişti. Kahvehanelerde de binbir çeşit kumar oynanıyordu Dörtyol’da o dönem. Hatta polislerin bazıları da kumarbazdı.

Bu nedenle Romanların orada tezgâh açıp kumar oynatmaları tesadüf değildi. 12 Eylül’den hemen sonraydı,çünkü kumar oynayan insan Cunta’nın gözünde politik bir insandan daha tercih edilirdi. Dolayısıyla insanlar politikayla ilgilenmesinler diye her türden bu tip etkinliğe de yol açılmış oldu.

Erol Anar

“Aşaǧı Mahalle” başlıklı henüz yayınlanmayan kitabımdan…

Copyright © 2019 erol anar. Bütün hakları saklıdır.



2 thoughts on “Tezgâh

  1. Merhaba ben Havza’daki komşunuz Nalan Olgun’un halasının kızımyım. Tebrik ediyorum yazılarınız harika

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!