Her Soytarının Bir Kralı Vardır

Her Soytarının Bir Kralı Vardır

 

Bunların tek işi Krallarının hoşuna gidecek şeyler yazmak ve komplo teorileri üretmektir. Bütün dünya Krallarını kıskanmaktadır, ona sürekli komplo kurmaktadırlar bu yüzden. Kralları tüm dünyaya karşı korkusuzca meydan okumaktadır. İşte bu medya soytarılarının tek işi bu manipülasyona hizmet etmek ve her gün yeniden onu üretmektir. İyi şeyler Kral tarafından yapılmıştır, kötü şeyler ise dış kaynaklı uluslararası komploların bir sonucudur bu anlayışa göre.

 

Hiç kimse doğrudan kendi çıkarlarını korumak için iktidarın, güçlünün yanında olduğunu söylemez. Buna ideolojik bir kılıf bulmak zorundadır: İktidar sahibi, güçlü olduğu için değil, doğru olduğu ve doğru davrandığı için onun yanında olduğunu söyler. Yani kimse yalakalığı kabul etmez. Bunu görmek için “yandaş” denilen yazarlara bakmak yeterli. Sanki iktidarın güvenli kanatları altında değiller de, hayatlarını riske ederek yedi düvele karşı özgürlük mücadelesi veriyorlarmış gibi kabadayı bir retorikleri var. Hatta kişi, kendisini bile buna inandırır. İşte bu da tarihin en büyük yalanıdır. Çünkü iktidarın, güçlünün yanında olmak son derece ucuz, bencil ve etikten yoksun bir davranış biçimidir.

Bir de bunların entelektüel görünmeye çalışanları vardır ki, entelektüellikle uzaktan yakından bir ilgileri yoktur. Bunların tek işi Krallarının hoşuna gidecek şeyler yazmak ve komplo teorileri üretmektir. Bütün dünya Krallarını kıskanmaktadır, ona sürekli komplo kurmaktadırlar bu yüzden. Kralları tüm dünyaya karşı korkusuzca meydan okumaktadır. İşte bu medya soytarılarının tek işi bu manipülasyona hizmet etmek ve her gün yeniden onu üretmektir. İyi şeyler Kral tarafından yapılmıştır, kötü şeyler ise dış kaynaklı uluslararası komploların bir sonucudur bu anlayışa göre. Kral da bunun karşılığında bunların önüne bol bol kemik atar. Ne kadar kemik atarsa o kadar çok manipülasyon yaparlar. Krallar oldukça soytarılar da olacaktır elbette.

“Krallar ve Soytarılar” başlıklı kitabımda, Kral soytarıya neden böyle bir işi kendisine uğraş edindiğini, neden saraydan ayrılıp kimsenin kaprisini çekmeden özgürce yaşamak istemediğini sorar. Soytarı ise Kral’a şöyle yanıt verir:

“Yüce haşmetmeap! Hiç Kralı olmayan bir soytarı düşünülebilir mi? Biz gölgesi olmayan, tek başına ayakta duramayan bir türüz yüce efendim. Bizim ruhlarımız Krallara satılmıştır. Biz hep bir Kral ararız ve her zaman her koşulda kendi Kralımızı yaratırız.”

Soytarı neredeyse sürünerek odayı terk ederken, Kral’ın sarayın yüksek duvarları üzerinde gezinen gözleri, sanki bir çıkış noktası arıyor gibiydi.

***

Örneğin bakınız yandaş medyaya, en çok hükümeti destekleyenler bile güçlünün yanında olduklarını itiraf etmezler. En azından çoğu böyledir. Oysa yaptıkları tek şey kendi çıkarlarını korumaktan ibarettir. Buna da ideolojik bir kılıf bulurlar. İşte her şey bu kadar basittir aslında.

Ama bu tür hükümetler yandaşı insanların kendilerini nasıl gördüklerinin bir önemi yoktur. Tarih onları zaten layk oldukları yere koymuştur. Soytarı, soytarıdır, her ne kadar soytarı olmadıklarını iddia etse ve içinde bulunduğu duruma farklı ideolojik gerekçeler, bahaneler arasa da.

***

Gerçek entelektüel daha önce de yazdığım gibi, güçlünün değil güçsüzün, zenginin değil yoksulun, ezilenin yanındadır oysa. Gerçek entelektüel ideolojisi ne olursa olsun hiçbir hükümete destek vermeyen, aksine her tür hükümete, devlete karşı bireyin ve toplumun haklarını, özgürlüklerini  savunan kişidir. Hükümetin yanında yer alan bir entelektüel artık entelektüellik vasfını yitirmiştir, bu hükümetin ideolojisi ne olursa olsun.

‘Jacoby entelektüeli “kimseden medet ummayan, iflah olmaz ölçüde bağımsız bir ruh” olarak tanımlar. (Jacoby, The Last İntellectuals, s. 219.)

Entelektüelin ruhu, kurumlardan, güç odaklarından bağımsızdır. Eğer bir entelektüel bağımsızlığını yitirmiş ve hükümetin, güç odağının yanında yer almışsa, o artık entelektüel değildir. Gerçek bir entelektüel asla soytarılık yapmaz, kendi bireysel çıkarlarını diğer insanların ve toplumun önüne koymaz. Güç odaklarına şirin görünme, yaranma çabası içinde olmaz. Bağlı olduğu tek şey gerçeklik, birey ve toplumun özgürlüğü, eşitliği ve etik değerler ve vicdanıdır.

 

Erol Anar

Ağustos- Eylül 2018

Paraná

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!