Öz Disiplin ve Hayata İradi Müdahale

Öz Disiplin ve Hayata İradi Müdahale

Daha farklı, bireyin daha sağlıklı, daha huzurlu, daha özgür -bu sistemde olabildiğince- daha gelişkin bir noktaya bedensel ve düşünsel olarak ulaşmasını sağlayan öz disiplinden söz ediyorum. Bu tür bir öz disipline sahip bir insan, iktidar biçimlerine de kolay kolay itaat etmeyecektir. 

Vücudumuz ve hayatımızın yörüngesi hakkında söz sahibi olmak için, öncelikle öz disiplin kavramını tekrar tekrar düşünmemiz gerekiyor. Yalnızca düşünmekle kalmayıp, onu hayatımıza uygulamamız tam olarak olmasa da hayatımızın istediğimiz yörüngede seyretmesine yardımcı olacaktır. Şunu baştan söyleyeyim: Kapitalist sistem içinde öz disiplin ile yapabileceklerimiz sınırlıdır. Çünkü tam olarak hayatımızın yörüngesini istediğimiz yöne çevirebilmek için, insanın bunu gerçekleştirebilecek koşullara sahip olması gerekiyor. Sistem içinde yaşadığımız için insanların çoğu bunu gerçekleştirecek koşullara sahip değildir. Ancak yine de öz disiplin ile belli bir noktaya kadar en azından yol alabiliriz. Çünkü bu durum, hangi koşullar içinde olursak olalım, hayata iradı müdahale yapmayı denememizi ve mümkün olanın en iyisini yapmaya çalışmamızı engellemez.

Son yıllarda öz disiplin ile birçok şeyi başardım. Ayrıca sigara içme alışkanlığımı terk ettim, on iki yıl oldu. Şunu anladım ki, öz disiplin ile yapılan bir eylem insanı değiştiriyor ve onu inanılmaz biçimde geliştiriyor. İnsanın kendine güveni de artıyor bu süreçte. Kişilik güçleniyor.

“1960 yıllarında Stanford Üniversitesi tarafından yapılan bilimsel bir çalışmada 4 yasındaki çocuklara bir araştırmacı tarafından lokum benzeri şekerler (marshmallow) sunulmuş ancak bir süre beklerlerse -sadece bekleyebilen çocuklara- bu şekerlerden iki tane verileceği söylenmiştir. Çalışmanın sonucu 15-20 dakika kadar bekleyebilen çocukların öz disiplin yetkinlik ve becerilerinin yüksek olduğunu gösterecektir. Bu çalışmaya katılan çocukların ancak 1/3’ü bekleyebilmiş ve ikinci şekeri almaya hak kazanabilmişlerdir. Çalışmanın ikinci aşamasında her iki grupta yer alan çocuklar liseden mezun olduklarında tekrar izlenmiş ve ortaya önemli farkların çıktığı görülmüştür. Sonuçlara göre bekleyen çocukların daha olumlu iç motivasyonu daha yüksek daha amaca yönelik ve kararlı davranışlar sergiledikleri saptanırken beklemeyenlerin sorunlu inatçı kararsız özgüveni zayıf güven vermeyen kişiler oldukları ve halen hazzı erteleme becerisini geliştiremedikleri saptanmıştır. Beklemeyen çocuklar ayrıca Amerika’da ÖSS benzeri olarak uygulanan SAT sınavlarında önemli bir farkla daha az başarılı olmuşlar evlilik meslek seçimi gelir düzeyi ve sağlık gibi hayatı önem taşıyan konularda başarısız olmaya devam etmişlerdir. İnsanları birbirlerinden farklı kılan en önemli özellik yani -bazıları sıradanlık batağına saplanırken diğerlerinin koyduğu her hedefe ulaşmasını sağlayan anahtar- yetenek okulda verilen eğitim ya da salt zekâ değil öz disiplindir. Öz disiplinle her şey mümkündür. Eğer öz disiplin yoksa en basit hedef bile imkânsız bir hayal gibi görünür.”

Yukarıdaki örnekte, öz disiplinin ve kendi davranış ve düşünceleri üzerinde iradi müdahale yapabilme gücüne ve öz disipline sahip olmanın, bilimsel olarak da ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir öykü söz konusu. Bu örnekte öz disipline sahip olmayan insanların daha kolay hayat koşularına teslim olduğunu görebiliyoruz. Çünkü değiştirme ve dönüştürme gücüne sahip olamayan insan, kabullenmeye ve kendisine dayatılanlara itiraz etmeden uygulama koşullanıyor.

Eğer dünyada gelecekte özgür bir toplum olacaksa, -ki ben inanıyorum olacağına- insanların öz disipline çok ihtiyaçları olacaktır. Çünkü herkes kendi özgürlüğünü yaşarken, aynı zamanda tüm insanların özgür olması gerekecektir. Bu nedenle tek tek her kişi kendi özgürlüğünü yaşarken, bir başkasının özgürlüğüne de saygı duyacak ve onu koruyacaktır. Özgürlük elbette istediğini yapmaktır, ancak bunun terk şartı diğer insanların özgürlüklerini ve haklarını çiğnememek, doğaya, hayvanlara saygı duymaktır. Aynı zamanda Rousseau’nun dediği gibi de özgürlük istemediği hiçbir şeyi de yapmamaktır.

Tabi öz disiplin ile birey, kapitalist sistemin ona gösterdiği hedeflere de yürüyebilir. Örneğin daha fazla para ya da kariyer edinme yoluna girebilir. Ama burada söz etmek istediğim bu tür hedefler değil. Daha farklı bireyin daha sağlıklı, daha huzurlu, daha özgür -bu sistemde olabildiğince- daha gelişkin bir noktaya bedensel ve düşünsel olarak ulaşmasını sağlayan öz disiplinden söz ediyorum. Bu tür bir öz disipline sahip bir insan iktidar biçimlerine de kolay kolay itaat etmeyecektir. 

Bu öz disiplin mekanik ve dışarıdan dayatılan, baskıcı disiplin toplumunun bir sonucu olarak değil, özgür bir toplumun bireyin kendi özgür iradesiyle özgür olarak gerçekleştirdiği bir eylem olacaktır. Bu anlamda buradaki öz disiplin, disiplin toplumundaki disiplinden farklıdır.

Öyleyse özgür toplumda bireyin en fazla ihtiyacı olan şey öz denetim, öz disiplindir. Çünkü bireye başka bir insan emir verip, onu baskı altına almayacaktır. Birey kendi kendini denetleyecek topluma uyum sağlayacak ve örgütlü bir şekilde diğer insanların hak ve özgürlüklerine öz disipliniyle saygı duyacaktır. Bu bir kez öğrenildiği zaman, yapmak çok da zor değildir. Ancak birey öz disiplin eylemlerini yapmaya zorlanmayacak, üzerinde bu yönde bir baskı olmayacak, bunu kendisi istediği için ve gönüllü olarak yapacaktır, istemese de yapmayacaktır. 

Öz disiplin, bireyin diğer bir bireyin hak ve özgürlüklerine saygı duymasını da beraberinde getirecektir. Çünkü birey kendi öz disipliniyle kendi sorumluluğunu yerine getirdiğinde, topluma ya da gruba, topluluğa karşı görevini de gönüllü olarak yerine getirmiş olacaktır. Çünkü öz disiplin zorunlu değil, gönüllü bir eylemdir. Örneğin bir kişi her sabah bir saat koşu yapıyorsa sağlıklı olabilmek için, bu eylemi için kimsenin onu zorlamadığı, ama kendisinin öz disiplinle bu eylemini sürdürdüğü görülebilir.

Çünkü öz disiplin kişinin net olarak ne istediği ve yapacağı eylemden ne beklediğiyle ilgili bir kavramdır. Bir amaç vardır, yukarıdaki koşu eylemi yapan kişinin amacı sağlıklı olmak, ya da sağlığını korumaktır. Burada amaç nettir ve eylem de amaca uygundur. Öz disiplin, dışarıdan devletin, kurumların ya da grupların dayattığı bir disiplin değildir, çünkü dayatılan eylem gönüllü olamaz, orada bir zorunluluk vardır. Oysa öz disiplin, kişinin kendi özüyle ilgili alacağı kararları kapsar.

Örneğin ben son dört yıldan fazla bir zamandır, her gün belirli bir zaman ve ölçüde kitap okuyorum. Önceden de okurdum ama öz disiplinli bir şekilde değil. Yaklaşık  her gün dört saat kitap okuyorum. Bu da yaklaşık 200-250 kitap sayfasına denk geliyor. Dört yılda bir gün bile kaçırmadım. Bugün okuyamadıysam ertesi gün iki katı okuyarak telafi ettim. Dolayısıyla bu örnekte öz disiplin benim okuma, anlama, algılama, analiz etme ve sorgulama, hatta yazma yeteneğimi geliştirmeme çok yardımcı oldu. Kimse beni buna zorlamıyor, yani her gün kitap okumaya, bu tamamen benim öz disiplinimle yaptığım gönüllü bir eylem. Ama bu eylemi yaparken zevk alıyorum, ve hayatım da daha anlamlı oluyor.

İçinde yaşadığımız kapitalist toplumda bile -daha sınırlı olmakla birlikte- öz disiplin ile hayatımızdaki birçok şeyi değiştirebileceğimize inanıyorum.

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!