Gölgede Bir Yazar

Gölgede Bir Yazar

Kendimi her zaman sloganlarla ifade etmekten kaçındım. Hep özü aradım, arıyorum. Çünkü esas değișim sloganlarda değil, özde gizlidir. Esas olan yazmak da değildir, yazmak hayata soru sormaktır. Esas olan onurlu, gelișken ve ileriye dönük bir biçimde sürekli öğrenerek yașamaktır.

Hiçbir zaman geniș kitlelere hitap eden bir yazar olmadım. Bazı yazarlar çok bilinmezler, yollarına gölgede devam ederler, onları ancak arayan bulur, popüler değillerdir; işte onlardan biri oldum. Yazmamın tek nedeni daha iyiye, güzele yönelik olan arayışım oldu. İşte bu noktada, zaman içerisinde, hayatın içinde arayışı olan, duyarlı, az sayıda ama kaliteli bir okur kitlesi ile buluştum kendi adıma.

Elbette ölçü benim yazılarıma olan ilgi değildir. Toplumun çoğunluğu için söylersek, insanların çoğu bir şey aramıyor hayatın içinde, daha çok maddi değerlerin peşinde gidiyorlar. Arayışı olan okurlara hitap eden yazılar yazıyorum. Çok okur sahibi olmak önemli değil benim için. Çağımızda nicelik önemli değildir, önemli olan niteliktir. Beni anlayan bir okur, gözümde bin okur eder. Başkalarını değiștirmek için yazmıyorum, kendimi geliştirmek için yazıyorum. Yazdıkça öğreniyorum. İyi bir yazar, hayatın ebedi çırağıdır.

Gölgede olmamın bir nedeni de, sırtımı hiçbir kuruma, kişiye, çevreye yaslama düşünce ve davranışımın olmamasıdır. Bu nedenle hep tek tabanca ve bağımsız ama ezilenlerden yana bir yazar oldum, olmaya gayret ediyorum.

***

Daha önce de birkaç kez belirttim kimsenin düşüncesini değiştirmek ya da insanlara kendi düşüncelerimi empoze etmek amacıyla yazan bir insan değilim. Yazmamın en önemli nedeni, dünyadaki adaletsizliklere karşı kendi tavrımı ortaya koyma istemimdir. Etkilenen olursa, zaten kendiliǧinden etkilenir. Bir düşünceye saplanıp kalan bir insan olmadım hayatım boyunca, genel olarak dünyaya duruşum ezilenlerin yanındadır bu değişmez, ancak düşüncelerim içerisinde bilime aykırı yanlış olanları da değiştirmekte, kendimi geliştirmekte, yenilemekte tereddüt etmem.

Egosu şişkin, kendini beğenmiş bir yazar olduğumu düşünmüyorum. Aksine sayfamda yorum yapan insanlara, yanıt veriyor sorularını kendimce yanıtlamaya çalışıyorum tek tek nezaket kuralları içerisinde yıllardır. Bugüne kadar yanıt vermediğim tek bir okurum olmamıştır. Her gün özelden de okurlarımdan mesajlar alıyorum. Sorularına yanıt vermeye çalışıyorum yapabildiğim ölçüde.

Her yerde olduğu gibi küfür, hakaret edenler oluyor zaman zaman ben bunlara yanıt yetiştirmiyorum. Çünkü küfür ya da hakaret kişinin karakterinin ve düşüncelerinin ne kadar zayıf olduğunun göstergesidir. Onlara Kafka’nın dediğini “Beyinlerimiz savaşsın isterdim; ama görüyorum ki silahsızsınız bayım.” diyorum buradan.

Hiçbir zaman okumadan araştırmadan, yazmak istemiyorum. Elbette yanıldığım konular, eksiklerim ve hatalarım olabiliyor diğer yazarlar gibi. Ama okuyor, araştırıyorum yapabildiğim ölçüde. Bu da benim okuruma olan saygımdan ileri geliyor. Kendimi kanıtlama isteğim ve amacım yok, ben kendi yolumda ilerliyorum.

Eğer insanların yerleşik düşüncelerine aykırı düşünceler ortaya koyuyorsanız, tepki almanız da doğaldır. Peşinde olduğum tek şey gerçektir. Gerçeğe ulaşmak için de bilimsel yöntemle yapabildiğim ölçüde ilerlemeye çalışıyorum. Bilimin ve nesnel gerçekliğin dışında bir şeye inanmıyorum. İnanmış gibi yapmak, sahte davranışlarda bulunmak, görmezlikten gelmek de benim tarzıma uymaz. Sorgulamaktır benim tarzım hem kendimi, hem toplumu hem de sistemi.

***

İstemediğim tek şey yanlış anlaşılmak. Aslında tek tek okurlarla bazen sohbet ettiğimde, yanlış anlaşılma olgusu ortadan kalkıyor. İki taraf da birbirini daha iyi anlıyor, farklı düşünmekle birlikte yazarın ne demek istediği daha net ortaya çıkıyor. Ben okurun benim gibi düşünmesini istemiyorum. Herkes kendi istediği gibi düşünsün. Eleştiri de yapsın, yalnızca yanlış anlaşılmak istemiyorum. Ama bunu engellemenin de mümkün olmadığını düşünüyorum, isteyen istediği istediği gibi düşünsün demek durumunda kalıyorum çoğu zaman. Yazı zaten kendini anlatır, onu yeniden açıklamak yazar için yararsız bir çabadır.

Onun için ben eğer nezaket kuralları içinde olursa eleştiri, okurun benden farklı düşünmesine üzülmem, sevinirim. Çünkü okurları yönlendirmek, benim gibi düşünmelerini sağlamak gibi bir düşüncem olmadı hiçbir zaman.

Romanlarda, yazılarda kendimizi bulduğumuzda mutlu oluruz. Yazılarımda kendini bulan okurlar olduğunu görmek de beni mutlu ediyor. Her gün okurlarımın birer ikișer ‘sizi yeni keșfettim.’ diyerek gelmesi beni mutlu ediyor.

Kendimi her zaman sloganlarla ifade etmekten kaçındım. Hep özü aradım, arıyorum. Çünkü esas değișim sloganlarda değil, özde gizlidir. Esas olan yazmak da değildir, yazmak hayata soru sormaktır. Esas olan onurlu, gelișken ve ileriye dönük bir biçimde sürekli öğrenerek yașamaktır.

Kendime ait olan websitemi kurduğumdan beri yavaş yavaş beni izleyen kitle artıyor. Farklı kişilere ulaşmak elbette beni mutlu ediyor. Ama ben yine de gölgeden çıkmayacak, popülerin sığ sularında hiçbir zaman yüzmeyeceğim. Olduğum gibi olmaya çalışacağım bunun için.

Arayıșı olan, hayata yönelik aynı kaygıları paylaşan okurları gölgeye beklerim. Gölge huzurlu, sakin ve derindir.

 

Erol Anar

2016-2018

Brezilya

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!