Modern insan ve yakın akrabalarının türü olan Homo türünün tarihi aşağı yukarı 3 milyon yıl önceye uzanır. Peki 3 milyon yılda yalnızca 5200 yıl devlet
Category: Iktidar
İktidar Evlatlarını Yedi
1793 Fransası’nda “terör dönemi” olarak adlandırılan Jakobenlerin iktidarı döneminde, ihtilalci önderlerin ve diğer bazı insanların kafaları bir bir giyotinden aşağıya düşerken halk arasında şöyle deniliyordu: “İhtilal evlatlarını yedi.”
Tarihte İktidar Savaşlarına Bir Bakış
Yani iktidarı alma konusu gündeme geldiğinde insanlar, en yakınlarındaki aynı amaç için yıllarca birlikte mücadele ettikleri insanları gözlerini kırpmadan ortadan kaldırmaktadırlar. İşte siyasal iktidarın gerçekliği ve doğası budur. İnsanı kendisine ve çevresine anında yabancılaştırır, onu canavarlaştırır.
Birinci ve İkinci Adamlar Üzerine
İşte totaliter rejimlerdeki başkanlar da kral gibidir. Saraylarda yaşar ve istediklerini yaparlar. Örneğin bir başkan totaliter ülkelerde bir bakanı tokatlayabilir, küçük bir çocuk gibi azarlayabilir ya da herkesin yanında küçük düşürebilir. Bir belediye başkanı müdürünü tokatlayabilir bu gibi ülkelerde. Bunların hepsi onun gözünde bir uşaktır. Herhangi bir vida gibidirler, birini at, ötekini getir.
Önemli Olan Devrimin İkinci Günü Devrimci Kalabilmektir
Peki Bakunin gibiler neden vurulmalıydı devrimin ikinci günü? Çünkü onlar ne devlet, ne iktidar, ne de koltuk istiyorlardı. Onların istediği tek şey vardı: Gerçek özgürlük. Onlar halkın doğrudan demokrasi yöntemleri ve sivil kuruluşlar aracılığıyla kendi kendisini yönetmesini istiyorlardı. Halkı kendileri yönetmek, halka bir sürü çobanı gibi davranmak istemiyorlardı.
Öğrenilmiş Çaresizlik ve İtaat
Öğrenilmiş çaresizlik var olan koşullara teslimiyettir ve bireyin özsaygısını törpüleyerek, onu koşulsuz itaate zorlar. Burada başta siyasal iktidar olmak üzere her tür iktidarın kullandığı ve bireyde umutsuzluk, güçsüzlük yaratarak onun teslim olmasını itaat etmesini sağlamak için kullanılan bir yöntemdir.
İtaat, Otorite ve Kendine Acındırmak
Öte yandan siyasal İktidarı elinde bulunan otorite de, böylesi kişiliklere ihtiyaç duyar, onları kendi siyasal iktidarın devamı için kullanır. Nazilerden günümüze Ortadoğu’daki totaliter rejimlere kadar bu böyledir. Siyasal iktidarlar, özellikle totaliter rejimlere sahip ülkelerde kendi radikal taraftarlarına yol verir, onları silahlandırır, ya da silahlanmalarına göz yumar. Bunları her zaman yedek güç olarak bir kenarda tutar. Bilir ki sadece asker ve polis, militer güç iktidarda kalmak için yeterli değildir.
Foucault Bağlamında İktidar İlişkilerine Bir Bakış
Peki Foucault’nun sorduğu şekliyle eğer devlet işgal edilmek yerine ortadan kaldırılsaydı iktidar mekanizmaları ortadan kaldırılmış mı olacaktı? Kuşkusuz devletin ortadan kaldırılması birçok sorunu da çözecekti. Ama yeterli olmayacaktı. Aileden bütün kurumlara kadar egemen olan iktidar mekanizmalarını sorgulamak ve onlarla mücadele etmek gerekecekti. Bu noktada belki Foucault’nun önem verdiği hakikat siyasetini oluşturmanın olanakları zorlanacaktı. İktidar o kadar geniştir ki, adeta her ilişki ilişkiye, en küçük birimlere kadar sızmıştır. Kuşkusuz devleti, hiyerarşiyi, disiplin mekanizmalarını kaldırarak ve bunların yerine sivil örgütlenmeler koyarak, toplumu örgütleyerek ve kendi kendisini yönetmesini sağlayarak sorunların bir bölümünü, önemli bir kısmını çözmüş olacaksınız. Fakat mikroiktidarların da çözülmesi için çok daha kapsamlı bir sürekli mücadeleye ve yeni bir hakikat siyasetine ihtiyaç vardır.
İtaat Üzerine
Bazı insanlar Adler’in dediği gibi uşak ruhludur, hatta çoğu insan böyledir. Böylesi prototip kendisine bayraklaştıracak bir lider, kurum arar. Ve ona sığınarak, onu savunarak sefil ömrünü yaşar gider. Artık bütün iradesini bu kişiye, kuruma devretmiştir. Aslında bireyi bu hale getiren, gerçekte sistemin kendisidir. Çünkü birey bilmektedir ki, itaat etmediği zaman başına çok kötü şeyler gelecektir. O zaman bu iki prototip tarihsel şartların da bir araya gelmesiyle buluşur, lider ve ona itaat eden, hatta tapan kitle.
İktidar Mekanizmaları ve Görünmez Tasmalar
İnsan da özgürlüğü unutmuştur, o nedenle boynundaki tasmadan memnun bir halde yaşar toplumun çoğunluğu. Çünkü o tasma, artık vücuduna işlemiş, etine yapışmış, kaynamış, onun bir