Bireyleri Aynı Şeyleri Düşünmeye Zorlamak Onları Köleleştirmektir

Bireyleri Aynı Şeyleri Düşünmeye Zorlamak Onları Köleleştirmektir

Siyasal ve mikro iktidarların bunu yapma amacı açıktır: İtaat ettirmek.

Bireyleri aynı şeyleri düşünmeye zorlamak, onları modern biçimde köleleştirmektir.

Sartre, Bulantı’da ‘Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar.'[1] der.
Bence bunun nedeni, bir diğeri üzerinde iktidar kurma arzusudur. Güçlü olan kendi düşüncesini daha güçsüz olana dayatıyor.

Oysa gerçekte herkesin aynı düşündüğü bir toplum yoktur aslında, aynen Foucault’nun dediği gibi.* Bunu birkaç yazımda alıntıladım, ama çok derin bir cümledir; Foucault’ya atfedilen bu sözü, bir kez daha kullanmakta bir sakınca yoktur. “Bir yerde herkes aynı düşünüyorsa, orada kimse yok demektir.”

Makro ve mikro iktidarların bunu yapma amacı açıktır: itaat ettirmek. Ve böylece bireyleri ya da kitleleri kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmek. Onlar tektipleştirmeye işte bunun  önem verirler.

Aynı şeyleri düşünmeye zorlamak, insanı kendisine yabancılaştıran ve onu olmadığı şeye dönüştüren bir süreçtir. O artık düşünen bir canlı olan insan olmaktan uzaklaşır, bir nesneye, bir vidaya dönüşür.

Epiktetos, bu ilişkiyi sorgularken şöyle der:

“O halde efendi nedir? Bu bir insan değildir. Zira insan insan efendisi olamaz.” [2]

Epiktetos, efendiyi de, köleyi de iyi tanır. Çünkü onun da önceleri bir köle olduğu tahmin ediliyor.

Oysa toplumun tüm üyeleri aynı düşünüyorsa, düşünmeye zorlanıyorsa, düşünce ve ifade özgürlüğü yoksa, orada rejimin etiketi ne olursa olsun bu faşizmdir. Ben seninle aynı düşünüyorsam seni çoğaltmış değil, tersine azaltmış olurum. Çünkü senin düşüncene katabileceğim yeni bir düşüncem yoktur artık. Bu noktada bir diğerini kendisiyle aynı düşünmeye zorlamak, kendi düşüncesini dayatmak bir güçsüzlüktür aslında. Çünkü dayatılan düşüncenin zayıf ve çürümüş olduğu bilinmektedir. İşte bu yüzden dayatılır zaten. Özgür bir tartışma ortamında açığa çıkacak düşünceler bu nedenle bastırılır. Bu nedenle resmi tarihler, resmi ideolojiler oluşturulur.

“Disiplin böylece bağımlı ve idmanlı bedenler, ‘itaatkâr’ bedenler imal etmektedir.” Foucault

Mikro iktidarlar da bu anlamda tehlikelidir. Onlar da fark bile ettirmeden aynı düşünmenin, bunu yaygınlaştırmanın işlevsel bir aracıdırlar.

Şöyle bir düşünelim, yüzde yüz aynı düşünen iki bireyi ele alalım – böyle bir şey mümkün değildir aslında. Bunların ideolojileri, tuttukları parti, futbol takımı aynı olsun. Hatta zevkleri de aynı olsun. Yine de bunları ayıran birçok şey olabilir. İkizlerde de aynı şekilde. Her birey benzersizdir, içsel anlamda tektir, eşsizdir o. Bireyin benzersizliği onun en değerli şeyidir sahip olduğu. İşte paradoksal olarak birçok birey, birey olmaktan, kendi eşsiz özgünlüğünden vazgeçerek diğerlerine benzer ya da benzemiş gibi görünür.

Sadece siyasal iktidar değil, muhalif ya da değil tüm toplumsal kurum, grup ve topluluklar bireyi o toplulukta egemen olan düşünce ile aynı düşünmeye zorlar. Bu bir toplum mühendisliğidir. Eğer böyle olmuyorsa o bireye şiddet uygular, ceza verir, izole eder ya da dışarıya atarlar. Bunu da “disiplin” adı altında yaparlar. Disiplin denilen şey aynı düşünmenin ve davranmanın bir bahanesi, bir aracı haline gelir bu noktada.

Tam da bu noktada yine Foucault’nun dikkat çektiği yere geliyoruz:

“Disiplin böylece bağımlı ve idmanlı bedenler, ‘itaatkâr’ bedenler imal etmektedir.”[3]

Özgürlük farklılıktan başlar.

Bireyleri aynı düşünmeye zorlamanın amacı, iktidarın devamı ve sürekliliği için gerekli olan itaati elde etmektir. Böylelikle aynı düşünen düşünen bireyler, aynı davranış biçimlerine de sahip olurlar ve kolaylıkla itaat ederler. Bu da her tür ve her yerdeki iktidarın, sistemin devamının tekerleği olur.

İşte bu nedenle ister sosyalist, ister burjuva ya da faşist parti olsun, bunların hepsi disipline bu yüzden taparlar. Çünkü kendi içlerindeki kitleyi aynı şekilde düşünmeye ve davranmaya yönelten, zorlayan bir kırbaçtır disiplin.

Disiplin kuruluna sahip olan her parti, dernek, kurum, grup, çevre topluluk faşisttir özünde. Adı ve ideolojisi ne olursa olsun.

Daha önce bir yazımda değinmiştim, herkes Müslüman, herkes Hristiyan, herkes sosyalist, herkes faşist olsa ne olacak? Bunları dayatanlar oldu tarihte, hâlâ da oluyor. Ama başarılı olmamışlar ve olamazlar da. Yıkılıp gitmeye mahkûmdur tektipçi sistemler. Orada yaşanmaz artık, çünkü tektipleşme kaçınılmazdır. Farklı düşünceler ortaya çıkmalı, tartışılmalıdır. Üstelik her şey karşıtıyla birlikte vardır.

Beni diğerleriyle aynı düşünmeye sevk eden her şey beni yok etmek, karakterimi, kişiliğimi, özgünlüğümüz parçalamak üzerine kuruludur.

Farklı ve özgün düşünmek, olmak; düşüncesini başkasına dayatmamakla başlar. Herkes istediği gibi düşünsün, ama kendi düşüncesini veya yaşam biçimini bir başkasına şiddet yoluyla dayatmasın. Devletin, makro ve mikro iktidarların olduğu bir toplum ise özgür olmaktan uzaktır..

Özgürlük farklılıktan başlar. İşte özgür toplum buradan doğmaya başlar

Bireyleri aynı şeyleri düşünmeye ve davranmaya zorlamak, onları modern biçimde köleleştirmektir.

Erol Anar


* Internet üzerinde Michel Foucault’ya atfetilen bu sözün -onun kitapları üzerinde- kaynağına rastlamadım.

[1] Jean Paul Sartre: Bulantı, Can Yayınları, sayfa 17. https://canyayinlari.com/kitaplar/roman/16774/bulanti/

[2] Epiktetos: Düşünceler ve Sohbetler, sayfa 73. https://www.kitapyurdu.com/kitap/dusunceler-ve-sohbetler/14869.html

[3] Michel Foucault: Hapishanenin Doğuşu, İmge Yayınevi, sayfa 171. https://www.imge.com.tr/kitap/hapishanenin-dogusu-michel-foucault-9789755330327

2 thoughts on “Bireyleri Aynı Şeyleri Düşünmeye Zorlamak Onları Köleleştirmektir

  1. Herkes farkli düşünecek düşünceniz de bir dayatma olmuyor mu? Lenin in bir sözü vardır “özgürlük çafçaflı kelimedir” diye başlar. bu kadar aç evsiz ve savaş varken bunlar gereksiz şeyler. Bunlarla insanları kandırıyorsunuz. ya da kandırmaya alet oluyorsunuz. Temel konularda farklı düşünme olmaz. Sorun da bu zaten. Bir aç doyurun insan hayvan bitki fark etmez. Boheminizden çıkın.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!