Akdeniz Anıları (18)

Ertesi gece yine terasta akşam yemeğindeydim.

“Abi patronun sadece bu kadınla değil, hotel personelinden bazı kadınlarla ilişkisi de var.” dedi Garson Ali.

Yine patronun gevrek gevrek kahkahaları duyuluyordu. Baktım şöyle bir patrona, sigara içiyor ve gülüyordu, heyecanlı heyacanlı bir şeyler anlatarak yanındakilere.

Yeter diyecektim neredeyse Garson Ali’ye, patronun yedi sülalesinin seceresini öğrenmiştim neredeyse.

“Kadın bilmiyor mu bunu?” dedim yine de.

“Bilmez mi hiç abi? Ne anasının gözüdür ooo! Ama paranın canı sağ olsun, görmezlikten gelip sineye çekiyor. Bakma adamın yaşına, çok çapkındır, tam bir kadın avcısı o. Onun gibi çapkın bir adam tanımadım abi.” dedi garson Ali.

Patrona şöyle bir baktım. Mutluluk çubuğu taktırıyorlardı. Bu sefer de kalp krizinden ölüyor, nalları dikiyorlardı böyle kadın avcısı piçler.

Hotelin terasında yine ılık bir rüzgâr esiyordu denizden gelen.

Terasta bir kapalı depo gibi bir yer vardı. Onun üstünde ise bir ergen çocuk sandalyeye oturmuş yüksekten bize bakıyordu. Bir bira istedim garsondan, getirdi.

Garson Ali’ye sordum:

“Ya bu çocuk her akşam tepemizde ne yapıyor?”

“Patronun 14 yaşındaki oğlu o, her akşam yemek zamanı oraya çıkar ve insanlara oradan bakar. Yazık, buraların hep kendisine kalacağını düşünüyor. O oradan kendisine kalacağını düşündüğü hotelini izliyor.” dedi gülümseyerek.

“Ona mı kalacak?”

“Hiç kalır mı abi, şu kadın izin verir mi, üvey anne? Üvey anne çoktan kendi üstüne vasiyet ettirmiştir her şeyi, merak etme abi. Akıllıdır o, yaşa basmaz, müdür olduğu dönemden beri tanırım.”  dedi.

Demet’in sözleri aklıma geldi o an:

“Her insan başka bir Türk filmi.” demişti.

Açtım kara kaplı kitabı yine. Söylemiştim ya, La Fontaine’de her olayın bir açıklaması vardır.

“Bir eskici varmış, pabuç yamar, türkü söylermiş sabah akşam… Komşusu, tersine, asık yüzlüymüş, Ne türkü, ne doğru dürüst uyku. Para babasıymış adam, ne yapsın; iliklerine kadar altın dolu. Sabaha karşı tam dalacak, Eskici başlamış türkü söyleme, şu Tanrı’nın işine bak: Param var, uykum yok. Neden yiyecek içecek satılıyor da uyku satılmıyor çarşı pazarda ?  Bir gün konağına çağırmış eskiciyi: – Merak ettim, Bay Kirkor, demiş, Sizin yıllık kazancınız nedir? Eskici gülmüş: – Vallahi bayım, demiş, Ben bütçeyi pek yıl üstüne kurmam, Bir günün hesabını ötekine karıştırmam… Bir yıl yaşar mıyız, kim bilir?.. Zengin gülmüş adamın saflığına: – Dur, demiş; ben de bir azizlik yapayım sana, al şu yüz altını, sakla bir köşeye; Eskici bu kadar parayı rüyasında görmemiş, bütün dünya yüz yıl geçinir, demiş bununla. Koşmuş evine, Gömmüş altınları mahzene. Onlarla keyfini de gömmüş meğer; Gayri türkü mürkü ne gezer!… Bütün gün göz tetikte, Bütün gece kulak kirişte; Bir gürültü yapsa kedi: Eyvah! .. Paralar gitti ! Adamlıktan çıkmış biçare. Sonunda koşmuş evine zenginin: – Al, demiş, altınlarını geri; elden gel uykumu, türkülerimi.”  (La Fontaine’den)

Tepemizdeki patronun oğluna baktım . Rol modeli babasıydı çocuğun.

“Bu çocuk hayatı boyunca uyuyamayacak ne yazık ki mal mülk sevdasına” dedim kendi kendime. Ne kadar kötü bir şey, daha bu yaşta bu tutkusu var. Mal mülk, iktidar, kariyer edinme tutkusuyla zehirlenen ne kadar çok hayatçıklar var etrafımızda. Hayatı zehir olacak bu çocuğun, henüz farkında değil. Bir gün hayatını boşa harcadığının farkına vardığında ise, çok geç olacak artık. Vuruyum dibine malının da, mülkünün de, iktidar ve kariyer hırsının da! En iyisi anı yaşamak.” Biramdan bir yudum aldım, yukarıdan terastan hemen aşağıda ufka doğru uzanan denize baktım. Hayat güzeldi, içinde yaşadığım an güzeldi, önemli olan da buydu. “Carpe diem !” dedim kendi kendime.

Edip Akbayram dinliyordum gece odamın balkonunda biramı yudumlayarak, geceye ve parlayıp sönen yıldızlara bakarak walkman’im ile;

“Gönlüm senin esirin

Kalbim senindir, yar

Kalbim senindir

İnsaf eyle hoş sözle

Beni gel dindir, yar

Söyle, nedir bu edalar

Bu işve, bu naz

Gider ay kız, bu güzellik

Sana da kalmaz

Yalnızım yalnız”

Sürecek…

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!