Frida Kahlo: “Ben kendi gerçekliğimin resmini yapıyorum”

Frida Kahlo: “Ben kendi gerçekliğimin resmini yapıyorum”

Frida Kahlo

“Hiçbir zaman rüyalarımın resmini yapmadım. Ben kendi gerçekliğimin resmini yapıyorum.”

Frida, aslında bir hayatı değil, bir romanı yaşadı

Kendi gerçekliğinin resmini yapan Frida Kahlo’nun hayat hikâyesinin bir benzerine ancak, İsabel Allende’nin ya da García Marquez’in büyülü gerçekçi romanlarında rastlanır. O aslında bir hayatı değil, bir romanı yaşamıştır.  Bu hayat, hastalıklarla dolu olsa da, aynı zamanda ağız dolusu kahkahalar, yoğun bir sanatsal üretim ve keyifle de doludur. Bu yüzden hayatı, filmlere de konu oldu.

Meksika’da doğan Frida, 6 yaşından itibaren ömür boyu poliomelite ile bir dizi hastalık, kazalar, lezyonlar ve bunların sonucunda ameliyatlar yaşayarak acı çekti. 1925’te yaşadığı bir kaza sonrası aylarca ölüm ve yaşam arasında gidip geldi.

22 yaşında ünlü Meksikalı devrimci ressam Diego Rivera ile evlenen, Kahlo, problemlerle dolu bir evlilik yaşadı.

Kahlo, “Rüyaları ya da kâbusları asla resmetmedim. Resmettiklerim benim kendi gerçeklerimdi.” der. Gerçekten de hayatı neredeyse sürrealdi onun. Acılar, ağrılar ve kederlerden oluşan bir hayat. Oldukça sürreal bir gerçeklikti bu. Yarı gerçek, yarı sürreal bir hisler dünyası.

Viva La Vida (Yaşasın Yaşam, 1954) Frida Kahlo’nun son yapıtıdır.

Bu dünyayı şöyle dile getirir o bir cümlesinde:

“Uçmak için kanatlar varken ayaklara neden ihtiyaç duyulsun?” [1]

Kendi portrelerini çizdi.

“Kendi portremi resmediyorum çünkü çoğunluklukla yalnızım, çünkü en iyi tanıdığım insanım.” [2]

Iki Frida

Bir popüler kültür ikonu olduğu söylenen Kahlo, son yıllarda bir sosyal medya fenomeni haline de dönüşmüştür. Sosyal medyada belki onun trajik ve her yanına hüzün sinmiş hayatı ilgi görüyordu. Ama onun olduğu iddiasıyla sosyal medyada çoğu söz ona ait değildir, yakıştırılmıştır sadece.

Kendisi gibi ressam olan ünlü ressam Diego Rivera’nın sadakatsizlikleri ve ona kötü davranması nedeniyle fırtınalı ve acılı bir süreci ifade eden bir evliligi gel gitler arasında yaşadı.

Frida Kahlo, Diken Kolye ve Sinek kuşları ile otoportresi, Nikolas Muray Koleksiyonu, Harry Ransom Center, Teksas Üniversitesi, Austin

Frida: “Ayrılışımın mutlu olmasını bekliyorum,  umarım hiçbir zaman geri dönmem.”

Kendisini sürrealist ressam olarak niteleyenlere karşı çıkıyor ve şöyle diyordu: “Hiçbir zaman rüyalarımın resmini yapmadım. Ben kendi gerçekliğimin resmini yapıyorum = Nunca pinté mis sueñas!…Pinté mi propria realidad.” O daha çok, geleneksel Meksika motif ve elementlerinden yararlandı.

Frida’nın hastalıklarla, zorluklarla geçen hayatı genç yaşta, 47 yaşında son buldu. Günlüğüne yazdığı son notta şunları söylüyor: “Ayrılışımın mutlu olmasını bekliyorum,  umarım hiçbir zaman geri dönmem.” [3]

O, aynı zamanda feminizmin sembollerinden birisi olarak da gösteriliyor.

Bir hayat son buldu, ama evrensel bir sanatçının sanat tarihine attığı imza hâlâ yerinde duruyor.

Erol Anar


[1] – “Frida Kahlo: La metamorfosis de la imagen” – página 89, Frida Kahlo, Nadia Ugalde Gómez, Juan Coronel Rivera – Editorial RM, 2006 – 161 páginas

Últimas palavras em seu diário (Julho 1954)

[2] – como citado in: Bravo – Edições 67-69, Instituto Takano de Projetos, D’Avila Comunicações Ltda., 2003

[3] Últimas palavras em seu diário (Julho 1954)

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!