Balık İni

Balık İni

Fotoğraf semboliktir.

Genelde biz çocuklar okuldan sonra hemen mahallemizin arka tarafındaki ırmak kenarına gider, orada arkadaşlarımızla buluşur, sigara içer, ateş yakar, oyunlar oynardık.

Adil ağabeyim en büyük kardeşimiz olduğu için babamın çok baskısına uğrardı o dönemde. Aşaǧı Mahalle’de şimdi sararmış fotoğraflarda kalan 1970’li yıllar… O zamanlar gençler bol paçalı pantolonlar giyerler, uzun saç ve uzun favori bırakırlardı. Adil ağabeyim de aynen öyleydi. Uzun boylu, yakışıklıydı. Dörtyol’da bir aşağı bir yukarıya biraz da çalımlı, havalı bir şekilde yürürlerdi. Ağabeyimin arkadaş grubunda Bahri, Ömer, Doğan, Oğuz, Baki, Yusuf, Yılmaz… gibi gençler vardı o dönem.

Karaoğlan Eczanesi’nde kalfa olarak çalışmıştı bir dönem. Babam başkalarının yanında çalışmayı öğrensin diye orada çalışmasına izin vermişti, yoksa paraya ihtiyacımız yoktu o dönemde. Fakat bir gün babam eczanenin önünden arabayla geçerken Adil ağabeyimin cam sildiğini görmüş, onu o akşam işten çıkarmıştı.

Babam ava düşkündü, Adil ağabeyim ise futbola. Pazar günleri arkadaşlarıyla radyodan maç dinler, ya da futbol oynardı. Fakat babam onu zorla maça götürürdü. Bazen Adil ağabeyim Göbecoğlu değirmeninden kaçar otostop yaparak Havza’ya gider maç dinlerdi radyodan.

Bir gün Adil ağabeyim ortadan kayboldu. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu. Üç-dört gün böyle geçti. Sonra babam araştırmaları sonucu onun İstanbul’a kaçtığını öğrendi, hatta nereye gittiğini de öğrenmişti. İstanbul’a gitti ve Adil ağabeyimi eliyle koymuş gibi Şaşkınbakkal semtinde bularak Havza’ya geri getirdi.

***

Genelde biz çocuklar okuldan sonra hemen mahallemizin arka tarafındaki ırmak kenarına gider, orada arkadaşlarımızla buluşur, sigara içer, ateş yakar, oyunlar oynardık. Burada hava kararana kadar durur, sonra eve giderdik. Irmak kenarında Mehmet Ertöze’nin evi vardı. Oğulları faşisttiler.

Aşaǧı Mahalle’de kendisinin evinin hemen biraz uzağında Samsun yolunda artık işlemeyen, benzinliği vardı. Kapanmıştı yıllar var burası. Bu benzinliğin altında büyük bir balık ini olduğu söylenirdi, orada sık sık oltayla balık tutardık. Bazen orta büyüklükte balıklar tuttuğumuz olurdu orada. Bazen de gençler bu ine dalar elleriyle ve çuvallar ile balık tutmaya çalışırlardı. İnin diplerinde büyük balıklar olduğu söylenirdi.

Bir gün “Küçük Balo” lakabıyla anılan Aydın abi girmişti bu ine. Biz de seyrediyorduk. Dalıyor ve bize göre uzun bir süre geçtikten sonra inin altından şu yüzeyine çıkıyordu tekrar.

Eli boş çıktı her seferinde.

“Balo abi balık yok mu?” diye sorduk.

Balo abi suyun nefes alıyor bir yandan da bize cevap yetiştiriyordu:

“Var var da, büyük balıklar ama çıkarmak kolay değil. Çok güçlüler.”

Daha sonraki dalışlarından birinde bir balıkla çıktı, orta boy bir balıktı, otuz santim civarında. İki eliyle göğsüne bastırmıştı çırpınan balığı.

Sudan çıkıp balığı karaya bıraktı ve çırpınışını izledi bir süre.

Bir yandan da,

 “Hay maşallah!” diyordu.

Bir sigara yaktı, keyfi yerine gelmişti.

“Bu balık indekilerin yanında bebek kalır, bir dahaki sefere daha büyüğünü çıkarırız artık. Üşüdüm, yoruldum bugün. Bunu da bugün evde şöyle ızgara yapıp, iki kadehin yanına meze yaparım.” dedikten sonra giyinip evine doğru gitti.

Ertöze’nin küçük oğlu Mustafa bizim yaşlarımızdaydı. Onu devrimci yapmaya çalışırdık. Mustafa babasının sözlerini aktarırdı bizlere zaman zaman.

Babası gürültüyle gaz çıkarırmış evde herkesin yanında. Ona bakanlara ise hep şöyle dermiş:

“Ne bakıyorsunuz? Bir osuruk dokuz doktora bedeldir.”

Bir gün Irmağa giden sokağın arka tarafında terk edilmiş bir evin duvarında küçük bir şekilde yazılmış “MHP” ve üç hilal görmüştük. Hemen aklımıza Mehmet Ertöze’nin oğlu Ahmet geldi. Bunu yakaladık evlerine yakın bir yerde ve yazının olduğu yere getirdik.

“Ne lan bu yazı?” diye sorduk.

“Vallahi benim haberim yok, ben bilmiyorum.”

Böyle der demez bir tokat attım buna.

“Anam avradım olsun ben bilmiyor…” der demez

Bir tokat daha.

“Senden başka faşist var mı lan bu mahallede yavşak?”

Mahallenin duvarlarını devrimci sloganlarla biz çocuklar boyamıştık baştan başa. Özellikle de ırmağa sınır olan bir duvarı baştan sona yazılarla, sloganlarla donatmıştık.

Erol Anar

“Aşaǧı Mahalle” başlıklı henüz yayınlanmayan kitabımdan…

Copyright © 2019 erol anar. Bütün hakları saklıdır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!