Sanata Dair Bir Anekdot

Sanata Dair Bir Anekdot

Pablo Picasso ve “Guernica” adlı yapıtı…

“Yapıtın kendisi, sanatçının adının gölgesi altında kalabiliyor ve bazı sanatçılar reddedilmez oluyorlar bu şekilde. Sanatçı böylelikle adını tartışılmaz olana bölgeye taşıyor.”

Picasso, bir gün bir restorana gider dostlarıyla.

Şef Garson,

“Efendim bana bir anı verebilir misiniz? çocuklarıma, torunlarıma göstereyim, sevinsinler.” der.

Picasso, insanlık görsünler hissiyatıyla peçeteye bir şeyler çiziktirip imzalar.

Şef: “Bu benim için öylesine değerli ki…” diye sözüne başlarken,

Picasso onun lafını keser ve,

-Evet öyle. O elindeki tam 100 bin dolar değerinde.’ der.

Şef, dehşete kapılmış bir halde;

-Aman efendim, 2  saniye bile sürmedi yaptığınız. Nasıl bu kadar pahalı olur? diye sorar.

Picasso hemen unutulmaz cevabını verir.

-2 saniye artı 60 yıl.”

***

O peçete belki 100 bin dolar etmezdi, ama değerli olduğu kuşkusuz, çünkü Picasso’nun imzasını taşıyordu. İmza artık, sanatın ötesine geçmişti. O kadar ki adamın yaptığı her şey sanattı neredeyse.

O zaman şöyle düşünebiliriz, bir yapıtı ya da herhangi bir objeyi, birisinin ne zaman hangi koşullarda ve nasıl ürettiği, yorumladığı değil, o kişinin içinde bulunduğu durum önemlidir. Eğer Picasso hiç tanınmamış bir ressam olsaydı, o garson peçeteyi almayacaktı imzalatarak ondan. Demek ki yapıtın kendisi, sanatçının adının gölgesi altında kalabiliyor ve bazı sanatçılar reddedilmez oluyorlar bu şekilde. Sanatçı böylelikle adını tartışılmaz olana bölgeye taşıyor.

Ama bu durum sanatçıya aynı zamanda büyük yük getiriyor. Sanatçılar her zaman başyapıt yaratamazlar. Başyapıtlar nadirdir. Çünkü insanlar ondan büyük çapta sanat yapıtları beklerler, beklentileri büyür. Bu da sanatçıyı hiç olmazsa bir dönem için kısır ve üretemez olduğu bir döneme sokar. Picasso’nun ünlü olduktan sonra iki yıl resmi bırakıp sadece şiir yazdığını, daha sonra bu şiirleri yakarak tekrar resme başladığını okumuştum bir yerlerde yanılmıyorsam. Bu işte, bu bunalımın sonucudur. Bunu aşanlar da olabiliyor, aşamayanlar da. Adının altında ezilenler de oluyor, o adı hâlâ büyük bir inanç ve enerjiyle taşıyabilenler de.

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!