Sanata Dair Notlar

Yani denildiği gibi, “sanat toplum için değildir”, hiçbir zaman da olmamıştır. Bu bir gerçekliktir. Reel sosyalist ülkelerde bile sanat asla toplum için olmamış, sadece toplumun belirli elit bir kesimine seslenmiştir. Eğer bir sanat sergisi kitlelerle buluşmuş, toplumun büyük kesimine seslenmiş ise, orada sanattan çok politik ve popüler bazı semboller, retorikler, etkenler olmuştur. Yani kitleleri çeken sanatın kendisi değil, konjonktürel bazı politik retorik ve semboller olmuştur.

Devamını okuyunuz...

Sanata Dair Bir Anekdot

O zaman şöyle düşünebiliriz, bir yapıtı ya da herhangi bir objeyi, birisinin ne zaman hangi koşullarda ve nasıl ürettiği, yorumladığı değil, o kişinin içinde bulunduğu durum önemlidir. Eğer Picasso hiç tanınmamış bir ressam olsaydı, o garson peçeteyi almayacaktı imzalatarak ondan. Demek ki yapıtın kendisi, sanatçının adının gölgesi altında kalabiliyor ve bazı sanatçılar reddedilmez oluyorlar bu şekilde. Sanatçı böylelikle adını tartışılmaz olana bölgeye taşıyor.

Devamını okuyunuz...

Sanat ve Düşünce Özgürlüğü

Yayınevinin “denetimi”nden geçerek matbaaya ulaşmayı başarmış bir kitap bu kez de matbaacının denetimine takılabiliyor. Çoğu matbaacı da “sakıncalı” yazarların “sakıncalı” görüşlerini içeren yapıtlarını basmayı reddedebiliyor. Kimi zaman matbaacılar da büyük boyutlara ulaşan para cezalarıyla karşılaşabiliyor.

Devamını okuyunuz...

Sanat Sonsuz mudur?

Ȍzellikle teknoloji alanındaki gelişmeler ve internet dünyası, sanata yeni olanaklar sunmakla birlikte, aynı zamanda onu bir anlamda da tüketmeye başladı. Ȍrneğin müzeler sanal ortama girdi, sanat sergileri de. Ancak internet ortamında görülecek yapıtlar ile orijinal yapıtların farklılığı kıyas edilemez. Ayrıca insanlar daha az müzeye ve sanat sergilerine gidiyorlar. Turistlerden başka çok az insan müzeye gidiyor. En son ne zaman bir müzeye gittiniz?

Devamını okuyunuz...

Sanat Nedir?

Sanatın nasıl tanımlanabileceği yūzyıllardır tartışıldı, hâlâ da tartışılıyor. Sanat kapsamı içine giren ūrūnlerin kapsamı tarihsel olarak genişliyor. Bu da sanatın devrimci bir eylem, bir manifesto olduǧu yönūndeki görūşleri gūçlendiriyor. Sanat, içinde bulunduğu çağa, onun değerlerine, tabularına, kurallarına ve sınırlamalarına meydan okudukça gelişti. Bir pisuvarı imzalayarak sergiye gönderen ve reddedilen, kutsal Mona Lisa’ya bıyık çizerek meydan okuyan, tabuları yıkan ve başarı kazanan Marcel Duchamp’ten, yaşarken yalnızca bir tablosunu satabilen būtūn zamanların en būyūk ressamlarından Van Gogh’a devrimci sanatsal eylem tarihsel olarak haklılıǧını kanıtlamıştır.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!