Sanat ve Düşünce Özgürlüğü

Sanat ve Düşünce Özgürlüğü

Sanat, çeşitli yöntem ve araçlarla kendisini ortaya koyan bir ifade biçimidir. Sanatçının ifade özgürlüğü, insan hakları literatüründe genel olarak düşünce özgürlüğü kapsamına girer. İfade özgürlüğü ulusal ve ulusal üstü belgelerle güvence altına alınmıştır.

ABD Anayasası’nın 1. Ek maddesi, 1689 İngiliz İnsan Hakları Bildirgesi, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi konuşma ve basın özgürlüğünü, güvence altına almıştır. 1948 tarihli Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 19. ve 27. maddeleri ifade özgürlüğünü güvence 92 altına almıştır.

Evrensel Bildirge’nin 27. maddesi bu özgürlüğü şöyle güvence altına alıyor:

“1. Herkes, topluluğun kültürel yaşamına özgürce katılma ve sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmeye katılarak yararlarını paylaşma hakkına sahiptir.

2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, yazın ve sanat ürünlerinden doğan manevi ve maddi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.”

1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi de bu özgürlüğü güvence altına alır. Türkiye, her iki bildirgeyi de onaylamıştır. Avrupa Konseyi üye devletlerinin 1982 yılında benimsedikleri “Anlatım ve Bilgi Özgürlüğü Bildirgesi, Birleşmiş Milletler “Uluslararası Kültürel İşbirliği İlkeleri Bildirgesi (1966)”, Birleşmiş Milletler “Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi (1976)” (15/1 a, c, 2., 3. ve 4. maddeleri) ile Türkiye’nin kısa bir süre önce imzaladığı, 1976’da yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler “Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi” (madde 19/2) de sanatsal yaratıcılığı, ifade özgürlüğünü güvence altına almıştır.

Yerel ve Evrensel İnsan Hakları Belge ve Sözleşmelerinde Düşünce Özgürlüğünü Tanıyan Maddeler “Uyruklarımız arasında huzursuzluk ve kargaşa doğurabilecek hiçbir nedenin kalmaması için, sözüm ona ıslah edilmiş ve o dinin yandaşlarına, krallığımı- zın tüm kent ve yerleşim bölgelerinde, egemenliğimiz altındaki topraklarda, kovuşturmaya uğramadan, baskı görmeden, huzurları bozulmadan, kendi vicdanlarına aykırı bir şey yapmaya zorlanmadan yaşamalarına izin verdik, veriyoruz.” (Madde 6)

Spesifik Bir Örnek Bağlamında Türkiye’de Düşünce Özgürlüğü

Türkiye’de düşünce özgürlüğü hakkını kullanmaya çalışan bir kişi şu durumlarla karşılaşabilir:

1. Kişi, görüş edinme hakkını istediği anlamda kullanamaz. Çünkü, resmi ideoloji dışındaki çeşitli düşüncelerin bu kişiye ulaşması çeşitli yasa ve fiili uygulamalarla engellenmektedir. Dolayısıyla kişinin yalnızca resmi ideolojinin çizdiği sınırlarda görüş edinme “hakkı” vardır.

2. Kişi bilgi ve düşünceleri arama hakkını kullanmak istediğinde yine engellerle karşılaşacaktır. Örneğin Ermeni soykırımını araştırmak isteyen bu kişiye devlet arşivleri kapalı tutulacak, ayrıca bu konularla ilgili kitaplar da toplatılacak -Belge Yayınları’nın “Ermeni Tabusu” ile “Jenosid” kitapları örneğinde görüldüğü gibi ve böylece bu kişinin bilgiye ulaşması ve düşünce araması engellenecektir. Bu kişi örneğin bu konuda resmi tarihin açıklamalarıyla “yetinmek” durumunda kalacaktır.

3. Düşüncelerini yayma hakkını kullanmak isteyen bu kişi görüşlerine katıldığı -yasal da olsa muhalif- bir dernek ya da partinin afiş, bildiri ya da yayın organını dağıtırken engellenebilir hatta sık sık keyfi olarak gözaltına alınabilir.

4. Bu kişi düşüncesini ifade ettiğinde ise eğer düşünceleri “sakıncalı” ise yani muhalif görüşleri dile getiriyorsa bu kez yüzlerce yasanın çemberinden geçmek durumundadır. Eğer kişinin görüşleri resmi ideoloji sınırları dışında ise bu kişi muhtemelen düşünceleri nedeniyle yargılanabilecek, hatta cezalandırılabilecektir. Kişi eğer bu düşüncelerini mahkeme önünde de savunmayı sürdürürse, ikinci bir kez cezalandırılabilir (İsmail Beşikçi’nin savunmalarından da ayrıca ceza alması örneğinde olduğu gibi). Böylece bu kişi hem düşüncesini ifade ettiğinden, hem de savunduğundan dolayı ayrı ayrı ceza alabilecektir. Bu durumda düşünce özgürlüğü bir olayda iki kez ihlal edilebilmektedir.

5. Sonuç olarak Türkiye kişinin görüş edinmesi, bilgi ve düşünceleri arama, ulaşma ve alma, ifade ve propaganda özgürlüğü yoktur. Kişi bu haklarını ancak düşünceleri resmi görüş ile çakıştığında kullanabilir. Bu nedenle Türkiye’de düşünce özgürlüğünden söz edilemez. Düşünceye Dört Koldan Denetim Devlet düşünceyi daha ifade edildiği andan itibaren kuşatıyor. Bir yazar düşüncesini bir kitapla ortaya koymak istediğinde şu durumlarla karşılaşabiliyor:

1. Yazar daha baştan çeşitli antidemokratik yasalarla kuşatıldığından, otosansür uygulaması isteniyor. Türkiye’de çoğu yazar da daha düşüncelerini oluş- tururken oto-sansür uyguluyor. Kuşkusuz bu durum özgür düşünceyi savunan biri tarafından kabul edilemez. Kendi kafasında düşüncenin özgür olması gerektiğini savunan bir yazar, bunu pratiğe de geçirmek zorundadır. Bir de “sakıncalı” bir düşünceyi yayımlayabilecek çok az yayınevi olması, yazarları otosansüre götüren diğer bir etken.

2. Yayınevleri de yazarların düşüncelerini sansürden geçirerek eleyebiliyor ve yapıtlardaki “sakıncalı” düşünceleri çıkarıyor. Hatta çoğu yayınevi devletin gözünde “sakıncalı” olarak görülen yazarların yapıtlarını basmayı reddediyor. Böylece denetim mekanizmasının bir ayağını da yayınevleri oluşturuyor.

3. Yayınevinin “denetimi”nden geçerek matbaaya ulaşmayı başarmış bir kitap bu kez de matbaacının denetimine takılabiliyor. Çoğu matbaacı da “sakıncalı” yazarların “sakıncalı” görüşlerini içeren yapıtlarını basmayı reddedebiliyor. Kimi zaman matbaacılar da büyük boyutlara ulaşan para cezalarıyla karşılaşabiliyor.

4. Basılma şansına ulaşmış bir kitap, yayıncıya teslim edilmeden önce yasayla belirtildiği üzere Derleme’ye veriliyor. 48 saat içinde toplatma kararı çıkmazsa, kitap yayıncıya nihayet ulaşabiliyor.

5. Ancak kitap yine de özgürleşmiş olmuyor. Daha sonra savcılar devreye giriyor. Kitap için örneğin 3 gün sonra da toplatma kararı verilebiliyor. Kitap, devlet görevlilerince bu kez kitapçılardan tek tek toplatılıyor. Ve yazar ile yayıncının düşüncelerinden dolayı yargılanma serüveni başlıyor.

Son yıllarda yine kitaplar ve yazarlar üzerinde baskılar arttı, birçok yazar ve gazeteci cezaevinde bulunurken, kitaplar da toplatılıyor.

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!