Beni Etkileyen Kitap ve Yazarlar (3)

Beni Etkileyen Kitap ve Yazarlar (3)

 

Üç Kemal’i sevmiştik yazar olarak: Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve Kemal Tahir. Kemal Tahir ile Yaşar Kemal çoğunlukla kırsal kesim insanları ile feodal ilişkileri çözümler, anlatırken; Orhan Kemal, köyden kente giden yarı feodal yarı kapitalist çarpık ilişkilerin kucağında olan  kent emekçisini ve onun yaşadığı zorlukları anlatıyordu.

O kadar çok değerli ve okunmaya değer kitap var ki, her gün okusak bile bunların belki milyonda birini bile okumaya hayatımız yetmeyecek. Bu yüzden genellikle kitap tavsiye etmekten kaçınıyorum. Ayrıca, kitabın adından çok, hangi yöntemle ve nedenle onu okuduğumuz, nasıl içselleştirdiğimiz ve ondan nasıl yararlandığımız önemli.

Okuduğum her kitaptan bahsetmiyorum, ama yazılarımda bazı kitaplardan alıntı yapabiliyorum kaynak vererek. Benim okuduğum kitaplar, yazılarımın altında verdiğim kaynaklar, benim seçimimdir. Belki herkese uymayabilir. İlgi alanlarımız, zevklerimiz, tercihlerimiz değişik olabilir. Bu yüzden, “Bu kitabı mutlaka okumalısın!” cümlesini kullanmayı sevmem. Bu kitabı okumazsa, o kitabı okur. Çünkü okunacak yüz binlerce kitap vardır ve tercihlerimiz kendimize özgündür. Kendi tercihimizi tavsiye edebiliriz belki, ama genele dayatamayız.

***

Yaşar Kemal

Türk edebiyatına gelince, evimizde çocukken okuduğumuz birçok kitap vardı bu çerçevede. İlk ve başat yazarlar olarak Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir’i hatırlıyorum. Orhan Kemal’in “Kötü Yol”, “Arkadaş Islıkları”, “El Kızı”, “Devlet Kuşu”, “Bereketli Topraklar Üzerinde” ve daha birçok kitabını tekrar tekrar severek okumuştuk. Yine onun “Yalancı Dünya” adlı kitabını da birkaç kez okuduğumu hatırlıyorum. “Ekmek Kavgası” da aklıma gelenlerden o dönemden.

Kemal Tahir’in “Esir Şehir” dizisi, “Devlet Ana”, “Yorgun Savaşçı”, yine su gibi okuyup da etkilendiğimiz kitaplarından bazıları şunlardır: “Karılar Koğuşu”, “Yorgun Savaşçı”, “Bozkırdaki Çekirdek”, “Körduman”, “Rahmet Yolları Kesti”, ve daha birçok kitabı. Türk edebiyatında köylü ruhuna, özellikle Orta Anadolu insanının ruhuna onun kadar derin inen başka bir yazar olmamıştır bence.

Yaşar Kemal’in “İnce Memed serisi”, başta birçok kitabını da okumuştuk o dönemlerde. “Yılanı Öldürseler,” “Kuşlar da Gitti,” “Yer Demir Gök Bakır”, “Deniz Küstü” ve birçok kitabını da hatırlıyorum. Bunların hepsi evdeki kütüphanemizde vardı ve okumuştuk severek. Özellikle onun uzun uzun doğa tasvirlerine bayılırdık.

Kemal Tahir

Üç Kemal’i sevmiştik yazar olarak: Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve Kemal Tahir. Kemal Tahir ile Yaşar Kemal çoğunlukla kırsal kesim insanları ile feodal ilişkileri çözümler, anlatırken; Orhan Kemal, köyden kente giden yarı feodal yarı kapitalist çarpık ilişkilerin kucağında olan  kent emekçisini ve onun yaşadığı zorlukları anlatıyordu. Yaşar Kemal doğayı iyi tasvir ederdi, Kemal Tahir ise köylülerin o bitmek tükenmek bilmez kurnaz ruhlarını. Orhan Kemal ise daha yalındı.

Orhan Kemal

Fakir Baykurt ise, “Yılanların Öcü”, “Kaplumbağalar”, “Irazca’nın Dirliği” ve başka kitapları ile kalbimize taht kuran yazarlardandı. O da Yaşar Kemal ve Kemal Tahir gibi kırsal kesim insanlarını anlatıyordu, köy edebiyatının başlıca yazarlarındandı.

Yine Aziz Nesin’in kitaplarının önemli bölümünü belki de hepsini okumuştuk. Kitaplar akıcı, kolay okunur, yalın bir dilde yazılmış ve ironik, mizahı tarzı ile kendini sevdiriyordu bizlere çocukken. Yine sevdiğimiz yazarlardan birisi Muzaffer İzgü idi: “Gecekondu” kitabıyla iz bırakmıştı belleğimizde. Rıfat Ilgaz aynı şekilde.

Refi Cevad Ulunay’ın “Eski İstanbul Yosmaları” kitabını hatırlıyorum, ciltli bir kitaptı ve sevmiştim okurken. Refik Halat Karay, “Memleket Hikâyeleri,”, Çetin Altan’dan “Viski”  yine o dönem okuduğumuz kitaplardandı.

Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Haşim de okuyorduk şu gibi. Örneğin Ahmet Hamdi Tanpınar’dan “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”, yanısıra Haldun Taner öykülerine de yabancı kalmıyorduk. Onun o günlük yaşamı anlatan yalın dili, sıradan olayları süslemeden vermesini seviyorduk.

Ömer Seyfettin öyküleri ise yalın dili ve akıcılığıyla birkaç kez okuduğumuz kitaplardı. Halid Ziya Uşaklıgil’den “Aşk-ı Memnu”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’ndan “Yaban” ise beğendiğimiz kitaplardandı o dönem. Yine Adalet Ağaoğlu’nun belli başlı kitaplarını okumuştuk. Mithat Cemal Kutay’ın “Üç İstanbul” kitabı da hoşuma gitmişti.

Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” kitabını okudum. Ama bana o kadar seslenmedi bu kitap. Anlatıla anlatıla bitirilemez oysa. Yine Orhan Pamuk’un bazı eserlerini okudum, ama o da bana bir yazar olarak seslenmedi, sevmedim nedense. İzlemeyi bıraktım daha sonra. Bu düşüncemde, kendisinin siyasal düşüncelerinin hiçbir etkisi yok. Sadece edebiyatı anlamında değerlendiriyorum. Çünkü  bir yazarı seversem yapıtlarından dolayı severim, yoksa o yazarın benimle aynı dünya görüşünü ve düşünceleri paylaşması gerekmez. Pamuk’un “Cevdet Bey ve Oğulları” ile “Kara Kitap, “Yeni Hayat” adlı yapıtlarını okudum.  Bu onun iyi bir yazar yazar olmadığı anlamına gelmez, ancak beni bir okur olarak sarmadı. Sadece bir okur olarak, benim yazarlarımdan birisi değil.

Sabahattin Ali’ye gelince hemen hemen bütün yapıtlarını okudum. Özellikle romanlarını sevdim ve öykülerini. “İçimizdeki Şeytan”, “Kuyucaklı Yusuf”, “Kürk Mantolu Madonna” ve bazı öykü kitaplarını birkaç kez okumuşluğum vardır. Dili hüzünlü gelir biraz, hayal kırıklığı da vardır. Buna rağmen sevdiğim yazarlandandır. Hayatı da trajiktir.

Sabahattin Ali

Reşat Nuri Güntekin deyince akla hemen “Çalıkuşu” gelir. Ama biz onun birçok kitabını daha okumuştuk ve sevmiştik. Yine, “Yeşil Gece”, “Gizli El”, “Damga”, “Kavak Yelleri”, “Acımak” vs… kitaplarını da okumuştuk. Bu kitaplar,ı evimizdeki kütüphanemizde vardı.

Kerim Korcan’ın kitaplarını hatırlıyorum yine: “Tatar Ramazan”, “Linç”,”İdamlıklar”; bu kitapları da büyük bir hevesle okumuştuk. Daha çok hapishane öyküleri anlatan bir yazardı Korcan. Kendisi de uzun yıllar hapiste yatan Kerim Korcan, hiçbir zaman gereken ilgiyi görmedi, unutuldu gitti.
Ahmet Altan’a gelince, onun kısa denemede önemli bir yazar olduğunu düşünüyorum, ama onun ötesinde çok da tutkun değilim yazdıklarına.

Çocuk edebiyatı deyince özellikle su içer gibi kolay okuduğumuz kitaplardan bazıları da Kemalettin Tuğcu’ya aitti. Kötü ve iyinin çarpıştığı, hüzünlü, acılarla dolu, iyilerin acı çektiği ama sonunda mutlaka kazanarak mutlu sona erdiği kitaplardı bunlar. İki çeşit insan vardı: Çok gaddar olanlar ve çok iyi olanlar. Bu iki kontrast arasında gidip gelen öykülerdi bunlar. Ama yalın dili, akıcılığı ile bir saatte bir kitabını bitirirdik onun. Bu kitaplar değişilirdi de o zamanlar çizgi roman gibi.

Bizim evde okumayı herkes severdi. Bu yüzden bazı kitapları iki üç kez okuya okuya eskitirdik. Bazı kitaplarımızın kapakları kopmuş, yırtılmış, hatta bazı sayfaları da eksilmişti zamanla. Buna rağmen onları bile okurduk her fırsatta özellikle sevdiğimiz kitapları…

Şiir deyince ise, kitaplarını okuduklarımız Türk edebiyatından özellikle Nazım Hikmet, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Orhan Veli Kanık, Cahit Sıtkı Tarancı ve başkalarının da kitapları vardı evimizde.

Tabi burada Türk edebiyatından okuduğum kitapların hepsini saymamın imkânı yok, yalnızca ilk düşünüşte aklıma gelenleri yazdım, devam edeceğim de yazmaya.

Devam edecek…

Erol Anar

 

Yazının önceki bölümleri için aşağıdaki linklere tıklayınız:

Beni Etkileyen Kitap ve Yazarlar (2)

Beni Etkileyen Kitap ve Yazarlar (1)

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!