Normal İnsanın Canavarlığı

Normal İnsanın Canavarlığı

Geçenlerde sosyal medya arkadaşlarımdan birisi sinemada film biter bitmez, insanların ok gibi yerlerinden fırlayıp çıkış kapısına yönelmelerini yazmış. Zaten bu konuda yazmayı düşünüyordum.

Eşimin annesi bir Katolik, cumartesi günleri ayine gider evinin yakınındaki bir kiliseye. Bazen biz alırız onu kiliseden çıkışta arabayla. Beklerken hep düşünürüm,  şöyle bir bakarım. Ayin biter bitmez insanlar birbirlerini ezerek neredeyse kapıya saldırırlar. Biraz önce dua etmekten çıkan  adam iki dakikada oralarda bir yere park ettiği arabasını alıp korna çalarak, küfür ederek önüne çıkanlara oradan çıkmayı ister bir an önce.  Adam kiliseye giderek, dua ederek görevini yapmıştır kendisince. Artık bu kişi ve normal hayatına, yani canavarlığa döner bir anda. Sokakta aynı kiliseden çıkan birisine küfür edebilir, bunu yadırgamaz. Çünkü Tanrı’ya karşı görevini yerine getirmiştir, onun sırtını artık kimse yere getiremez, böyle düşünür.  Bu hakkı kendisinde görür. Hele bir de kiliseye, camiye iki kilo makarna ile bir kilo fasulye götürmüş ise, artık vicdanen de rahat deliksiz bir uyku uyuyabilir. Sokakta açlıktan ölen evsiz insan onun umurunda değildir, o evsizin üzerine basıp geçebilir; çünkü o kiliseye,camiye bir kilo fasulye götürmüş, görevini yapmıştır. Böylece hem öteki dünyayı garantilemiş kendisince, hem de bu dünyada vicdanını rahatlatmıştır.

Bukowski bir kitabında anlatır: Caddede trafik tıkanmış, kornalar çalınıyor, şoförler birbirine küfür ediyorlar. O ise bakıyor direksiyon başında onlara ve şöyle diyor:  “Ne sirk ama, hepimiz öleceğiz.”

Bir zamanlar imza günleri ve söyleşiler için sık sık Türkiye’den Avrupa’ya gidip gelirdim davetli olarak. Özellikle de Almanya ve Hollanda’ya giderdim. Bu dönemdeki uçak yolculuklarımı hatırlıyorum da, özellikle Avrupa’da yaşayan Türkiye’den işçiler olurdu uçakta ağırlıklı olarak. Örneğin yanımda oturan Türkiyeli adamla iki saat sohbet ederiz. Daha sonra bu kişi birden susar, uçak inmeden önce iniş yaklaştığında hemen üstteki bagajını alır ve bacaklarının üzerine koyar. Seninle sohbet etmez artık, kapıdan nasıl en önce çıkabileceğini düşünmektedir. Kapıya kilitlenmiştir bakışları. Sanki bir yarış vardır ve en önce çıkmazsa ölecektir uçağın içinde. Uçağın tekerlekleri yere değer değmez ayağa fırlar. Uçak perona yaklaştığında daha uçak durmadan, hemen kapıya doğru yürür çantasıyla, kapı açılır açılmaz, hemen çıkar bagajların verileceği yere koşar herkesten önce. Ama orada bekler bagajlar çıkana dek. Burada seninle karşılaşmışsa asla bakmaz, görmezlikten gelir sonra bavulunu alır ve siktirip gider, hoşça kal bile demez asla. Bunun nedeni ise bence, sanki ben Almanya’da sokakta kalacağım da, ondan yardım isteyeceğim diye düşünmesidir. Sanki iki saat konuştuğun, sohbet ettiğin insan o değildir. Ben oraya davetli gelmişim, hiç sana muhtaç olur muyum? Tipik köylü kurnazı prototipi.

Sanki dünyanın en önemli şeyini kaçıracaktır, her şeyi unutur birden, yolculuk bittiğinde olay bitmiştir, nezakete gerek yoktur artık, bir an önce çıkmak durumundadır uçaktan, havaalanından… Daha sonraları böyle kişiler yolculuk ettiğimde sohbet etmemeyi yeğledim, böyle kişiler konuşmaya çalıştığında gözlerimi kapar ya da bir dergi alıp elime okurdum. Böylece yanımda oturan kişiyle tek kelime etmeden gideceğim yere ulaşırdım. Bırakırdım canavarlıklarını yapsınlar, uçağın kapısına saldırsınlar bagajları ellerinde. Ben yerimde oturur herkesin çıkmasını bekler, sonra ağır ağır çıkardım uçaktan.

En iyisi Bukowski’nin söz ettiği bu sirke, yarışa girmeden, elinde kahveyle evinin penceresinden yani uzaktan bakmak ve eğlenmeye çalışmak galiba..

Yani “normal” insanların çoğunun bir şey için ayırdıkları zaman bittiğinde, canavarlıklarına geri dönmeleri kendileri açısından son derece normaldir. Normal insan bir canavardır. Çünkü her şey bir görev, bir karşılık alma, “pastadan bir dilim kapabilme” yarışıdır onlara göre. Sanki ucunda ölüm vardır ve kıçlarını kurtarma derdindedirler. İşte bunun için Foucault, “Normal insan kurgudur.” demişti. Normal insan yalnızca kurgu değil, aynı zamanda bir canavardır da.

Erol Anar

Santa Catarina

1 Ocak 2109

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!