Masalsı Bir Hikâye: Mutlu Lazzaro

Rohrwacher, insanın içindeki iyiliği, saflığı ve aynı zamanda acımasızlığı,
sömürüyü her şeyi sorguluyor

Güce boyun eğerken itaâtkar olan insanlar, gücü ele geçirdiklerinde yok edici olabiliyor, vahşileşebiliyorlar.

Happy As Lazzaro (Mutlu Lazzaro), Alice Rohrwacher’in Cannes’da ödül kazanan son filmidir. 2018‘de vizyona giren film, aynı yıl Cannes’de Altın Palmiye ödülünü kazanıyor. Rohrwacher aynı zamanda Mucizeler (Les Meraviglie) adlı filmin de yönetmeni.

İtalya’da bir köyde, yarı feodal bir biçimde yaşayan tarım işçileri köle olarak boğaz tokluğuna maraba olarak çalıştırılmaktadırlar. En çok çalışan ve herkesin yardımına koşan ise Lazzaro’dur. Daha sonra patronun oğlu ile dost olur. Aradan yıllar geçer. Herkes kente göçmüştür. Lazzaro birden masalsı mucizevi biçimde aynı yaşta, aynı görüntüyle ortaya çıkar ve geçmişteki insanları aramaya başlar.

Burada Lazzaro’yu oynayan Adriano Tardiolo, rolünü çok iyi bir şekilde yapıyor. Son yıllarda İtalyan sinemasında parlayan yönetmenlerden olan Alice Rohrwacher, insanın içindeki iyiliği, saflığı ve aynı zamanda acımasızlığı, sömürüyü her şeyi sorguluyor. Ve eleştirmenlerin dikkat çektiği gibi Passoloni’yi anımsatıyor biraz.

Ve eleştirmenlerin dikkat çektiği gibi Passoloni’yi anımsatıyor biraz.

The New York Times’ta bu filmin incelemesinde şöyle deniliyor:

“Lazzaro” nun sonu yıkıcı. Filmin umutsuzluğa karşı tek panzehiri kendi güzelliği olabilir. Kalp kırıklığında mutluluk var, ya da tam tersi.”

Ayrıca gazete  bu filmi “modern masal” olarak nitelemiş. Gerçekten de öyle. Realistik öyküsünün arka planında mistik, masalsı ve pastoral gizemler var. Köylüler kümes hayvanlarına musallat olan yalnız ve efsanevi bir kurttan bahsederler. O kurdu bir türlü yakalayamazlar. İşte o kurt biraz da filmdeki gerçeküstü bir simgedir. Yarı masalsı bir simge.

Realistik öyküsünün arka planında mistik, masalsı ve pastoral gizemler var.

Aslında filmin sonundaki yıkıcılık da biraz buradan kaynaklanıyor bence. İnsanlar anlamadıkları ve sahip oldukları inancın da onlara açıklayamadıkları şeyler karşısında çok tehlikeli olabiliyorlar. Güce boyun eğerken itaâtkar olan insanlar, gücü ele geçirdiklerinde yok edici olabiliyor, vahşileşebiliyorlar. Üstelik bunu yapanlar da kentin göbeğinde yaşayan sözde “uygar” insanlar. Bir de ikili ilişkilerin şu yönü var filmin dikkat çektiği; insanlar senden çıkarları bittiğinde seni tanımamayı tercih ediyorlar, en azından çoğu böyle.

Film genel olarak eleştirmenlerden olumlu notlar almış. Metascor, filme 100 üzerinden 87 puan vermiş.

Film Netflix’te de var. Bence izlemeye değer, değişik bir öykü.

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!