Kırık Camlar Teorisi ve Kırık Kalpler Teorisi

Kırık Camlar Teorisi ve Kırık Kalpler Teorisi

Bu toplumsal hayatta da böyledir. “Düşene bir tekme de sen vur.” diye bir deyim vardır halk arasında. İşte bu da kırık camlar teorisinin yansımasıdır.

Birkaç kırık penceresi olan bir bina düşünün. Camlar tamir edilmemişse vandallar birkaç cam daha kırmaya meyillidir. Sonunda bina boş ise tüm camları kırılabilir, gecekonduysa belki de yangın dahi çıkarabilirler. Kırık camlar teorisi veya kırık pencereler teorisi (Broken Windows Theory), Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo‘nun 1969 yılında yapmış olduğu bir deneyden esinlenerek elde edilmiş olan kentsel bozukluk üzerine anti-sosyal davranışlar ve diğer uçlardaki vandalizm davranışları/belirtileri ve normları işaret eden kriminolojik bir teoridir. [1]

“Kırık Camlar Teorisi”, kriminoloji tarihindeki en çok bahsedilen makalelerden biridir; bazen polisliğin İncil’i olarak adlandırılır.” [2]

Sanal dünya vandalları vardır bir de. İnsanları linç ederler en küçük hatalarını, kendilerine göre farklılıklarını, ya da “yanlışlarını” gördüklerinde. Vandalizmin sanal boyutları daha da şiddetlidir. Çünkü kişi kendisine bir şey olmayacağını düşünmektedir. Gerçek hayatta birisinin yüzüne küfür etmek risklidir, kavga çıkabilir. Ama sanalda bunu yaptığında vandal kendisini güvende hissetmektedir. Hele de sırtını siyasal iktidara yaslayıp, oradan ideolojik olarak besleniyorsa, bu güveni tamdır. Önüne gelen, kendisine aykırı düşünen herkesi kırar, yakar, yıkar ve geçer sanal dünyada. Bunu gerçek dünyada yapabilir ki örnekleri de vardır.

Bir başka boyutu ise ikili ilişkilerimizde ortaya çıkar. Sosyal medyada gördüğüm bir paylaşımda şöyle yazıyordu: “Hayat da buna benzer, insanlara kırıklarımızı gösterdikçe kırmaktan çekinmezler.”

Sırlarımızı, yaralarımızı gösterdiğiniz, anlattığınız arkadaşınız gün gelir, aranız bozulduğunda tüm bunları ortaya dökebilir ve kalan iç camlarınızı kırabilir. Birisine kendinizi anlattığınızda, içinizi açtığınızda ona kendi iç dünyanızın da anahtarını vermiş olursunuz. Bu da eğer karşıdaki kişi bunu kötüye kullanırsa, şartlar değiştiğinde sizin için tehlikeli olabilir. Onun için bir insanın en tehlikeli düşmanı bir zamanlar onun en yakın dostu olan kişidir.

***

Bu toplumsal hayatta da böyledir. “Düşene bir tekme de sen vur.” diye bir deyim vardır halk arasında. İşte bu da kırık camlar teorisinin yansımasıdır.

İnsana yapılan davranış da aynen kırık camlar gibidir. Eğer bir insanın toplumsal saygınlığı giderek azalıyorsa, toplumda ona karşı olan küçümseyici davranışlar şiddete kadar dönüşebilir. Örneğin sokakta yaşayan bir evsize saygı duymaz çoğu insan. O evsiz yasaların, devletin gözünde de yaşamayan, gereksiz yere sokakları işgal eden kişidir. Sokakta yaşayan insanları zevk için öldüren, hatta yakan orta ya da üst sınıfa mensup insan grupları vardır. Böylesi örnekler çok görülmüştür bazı toplumlarda. Örneğin Brezilya’da. İşte bu da bu teorinin bir ispatıdır. Bu gruplar, bir evsizi aynı bazı camları kırılmış harap bir bina olarak görüyor ve onun tüm camlarını indirmeye yetkili görüyorlar kendilerini. Dolayısıyla sokakta bir evsizin ölmesi, öldürülmesi hiçbir önem taşımaz, ne toplum ne de devlet açısından. Bu evsizi boş bir harap bina olarak düşünürsek, gerek toplum, gerekse devlet her gün onun camlarını kırmış, izole etmiş, kapı ve pencerelerini yıkmıştır.

Aynı şekilde diyelim ev kredisini ya da kredi kartı borcunu ödeyemediği için bankaların eline rehin düşen bir insanı ele alalım. Bu insanın yavaş yavaş elindeki tüm menkuller, gelirleri alınacak, bütün camları kırılacaktır içindeki. Sokağa bile düşebilecektir bu insan. Bu da diğer yanıyla sistemin acımasız vandalizmidir. Bir yönüyle sistem vandaldır, diğer yönüyle toplum. İkisi de camları kırılmış olan g üçsüz bireye acımaz.

Yani bu teoriyi bence bireye ve topluma uygulayabileceğimiz gibi, devlete ve sisteme de uygulayabiliriz. Sistem ve devlet, kırık pencereleri olmayan orta ve üst sınıfları korumaya öncelik verirler. Pencereleri kırık olan yoksullar sınıfı ise hiçbir zaman dikkatli bir şekilde korunmaz, diğerlerinin sömürü ve insafına terk edilirler. Çünkü onların kapleri çoktan kırıktır. Kırık kalpler teorisidir bu da.

Erol Anar


[1] “Kırık Pencereler Teorisi, Vikipedi, https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1r%C4%B1k_camlar_teorisi

[2] The other side of broken-windows, The New Yorker, By Eric Klinenberg August 23, 2018 https://www.newyorker.com/books/page-turner/the-other-side-of-broken-windows

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!