Hayat Dersleri

Hayat Dersleri

Hayat, öğrenmesini bilene en iyi öğretmendir. Hepimiz hayattan farklı şeyler öğrenmişizdir. Her gün hayatın birçok dersi, ikili ilişkilerimizin ve olayların içinde gizlidir. Ama çoğu zaman hayatın bize verdiği bu derslerin farkına bile varmadan ve hiçbir şey öğrenmeden yaşarız. Öğrenmek ve görmek için, önce hayatın ebedi çırağı olmak gerekir.

Şu hayattan öğrendiğim şeylerden birisi de, eğer herhangi bir şey yapmaya adım atıyorsanız, hiçbir zaman gerçek hayattan tanıdıklarınızdan destek ve yardım beklemeyiniz. Yeni tanıdığınız bir insan bile, tanıdıklardan daha çok yardımcı olmak isteyebilir; ama tanıdığınız insanların çoğu size destek için parmaklarını oynatmayacaklardır. Hatta köstek olmazlarsa sevinin. Bunu yıllar önceden bugüne birçok kez yaşayarak öğrendim.

“Mutlu mu olmak istiyorsun? Kimseden bir şey bekleme.” diyor Bob Marley.

Sabahattin Ali ise sanki bunu daha da güzel ifade etmiş: “Bu hayatta mutlu olmanın yolu beklentileri düşük tutmaktır. Yoksa kanatlarından vurulmuş kuşa dönersin.”

***

İnsanlar ve olaylar üzerine beklentilerimizin çoğu gerçekleşmez, bir kısmı ise gerçekleşir. Birçok kez hayal kırıklığı yaşarız bu nedenle. Bence en iyisi insanın içinde bulunduğu durumdan çıkmak daha iyiye gitmek için mücadele ederken, ayaklarımızın yine de yere basmasıdır. Kendi gerçekliğimizin farkında olmamızdır. Ne diğer insanları abartmalı, ne de kendi yapabileceklerimizin gücünü. Aynı zaman da küçümsememeli de; ne başkasını ne kendini.

Kişi kendisini ve yapabileceklerini bildiği oranda mutlu olur. Var olanla yetinemmeli elbette, ama kendisinin de sınırlarını bilmeli.

Bir La Fontaine masalı bunu şöyle anlatıyor:

“Kurbağa bir öküz görmüş çayırda, bayılmış boyuna posuna. Kendisi yumurta kadar yok, ille de öküze benzeyecek. Ikınmış, sıkınmış, gerinmiş, kabardıkça kabarmış, şiştikçe şişmiş. Bir yandan da dişisine sorarmış:

“Nasıl hanım, öküz kadar oldum mu?”

“Nerde” demiş hanım.

“Al öyleyse” demiş.

Biraz daha şişmiş.

“Şimdi nasılım?”

“Vazgeç bu sevdadan canım.”

“Sen dur hele” demiş bücür kurbağa.

Derken çat demiş çatlamış.” [1]

***

“Beklenti, iç dünyamda bir felce uğramışlık gibiydi…” [2]  diyor Stefan Zweig.

Umut sahibi olmamak mümkün değildir belki, çünkü yaşıyoruz. Ama insanlardan ya da olaylardan beklentiler içine girmek, beklentiler gerçekleşmediğinde yıkıcı olabilir. Bu, yazarın dediği gibi bir felç durumudur. En iyisi kimseden beklentiye girmemek, ama mümkün olmuyorsa onu düşük tutmaktır olabildiğince.

Şu sanal dünyada yeni tanıştığım birçok insan bile, gerçek hayattan tanıdıklarımın yüzde 90’ından daha fazla destek oldular. Onun için siz siz olun, gerçek hayattan tanıdıklarınızı hiçbir zaman hesaba katmayın; onlara güvenerek herhangi bir şey yapmaya kalkmayın. En azından tanıdıklarınızın yüzde 90’ından bir şey beklemeyin. Ayrıca kimse yapmak zorunda da değil.

İşin özü şu: Hiç kimseden bir şey beklemeyiniz, kendinize güvenerek yola çıkınız yalnızca. Bu, hayatın bir gerçeğidir. Biraz da hayatın rüzgârı ile yelkenlerinizi şişirerek ve risk alarak tek başına yola devam ediniz.

Böylece bir şeyi gerçekleştiremezseniz bile, onu denemiş olmanın tecrübesi ile yeni şeyler öğrenmiş olarak yaşayacaksınız. Hayattan her gün bir şeyler öğrenmeyi beceremeyen insan, aslında onu yaşamıyor, sadece rutin bir şekilde nefes alıyor demektir.

Erol Anar

Paraná


[1] La Fontaine: Masallar, Türkçesi: Sabahattin Eyüboğlu, Cem Yayınevi, İstanbul, 1984, sayfa 24.

[2] Stefan Zweig: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, TİB Yayınları, İstanbul, 1. Basım: Ağustos 2002,sayfa 15.

One thought on “Hayat Dersleri

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!