Ama bence anlaşılmak da artık o kadar önemli değil. Çünkü bir insanı ancak kendisi anlayabilir; onun bile hayatını adaması gerekir buna kendini anlamak için, az da olsa. En kötüsü de belki seni anladığını düşündüğün birisinin, gün gelip de seni gerçekte hiç anlamadığını fark etmek.
Tag: Fernando Pessoa: “Huzursuzluğun Kitabı”
Varoluşsal Birkaç Not
İktidar, kariyer ve paranın peşinde koşar çoğu insan. Kumu ellerine alıp Pessoa’nın dediği gibi onu altın tozuymuş gibi düşünürler iktidar, para ve kariyer peşinde koşarken. Ama bir gün gelir ki, ellerindekinin sadece kum olduğunu görürler kaçınılmaz olarak. Neyi elde ederlerse etsinler, elleri boş kalacaktır sonunda, kaçınılmaz sondur bu. İşte size boşa harcanmış hayatlar. Bir hiç için harcanmış, kuma adanmış hayatlar.
Evrendeki Sonsuz Değişim ve Değişmeyen Paradigmamız
Tek bir kitap, hatta tek bir cümle, hatta özgürlük gibi bir kelime bile yeri gelir, sizin kafanızda bir ömür boyu oluşturduğunuz paradigmayı iflas ettirmeye yeter. Bu aslında uzun bir sürecin bir anda ve bir noktada patlamasıdır.
‘İnsan İnsanın Yorgunudur’
İnsan, insanı yorar, insanın kendisini yormadığı kadar. İnsan, insanı bıktırır, tüketir, sömürür, bitirir. Herkes bir diğerinin kendisini sırtında taşımasını, zayıflıklarını, yetersizliklerini diğer kişinin kapatmasını ister. Bir bakmışsınız izin verirseniz sırtınıza binerler, hiç de inmeyi istemezler siz taşıdıkça. İnsanlara yardım etmek başka, onları kendi ağırlıklarından kurtararak sırtında taşımak başkadır.
Kendimizi Sevmek Üzerine
Oysa kendimizden önce başkalarını sevmemiz istendi. Bu yüzden ne kendimizi, ne de başkalarını gerçekten sevebildik. “Ben” olmamamız, kendi benliğimizi unutarak, “biz”in sıradan bir parçası olmamız istendi. Bu yüzden ne ben olabildik ne de biz. Çünkü ben olamayan, biz de olamazdı. Ne kendimiz olabildik, ne de başkası. O ancak bütünün bir vidasından başka bir şey olamazdı. Bunu da yıllar sonra öğrendik. Önce ben olacak, bir kişilik olacak, özgün olacak; ondan sonra biz’in bütünün bir parçası olacaksın istersen. Ama gönüllü olarak ve bütünden bağımsız durarak aynı zamanda.
Köleliğin İçselleştirilmesi
Buradaki yanılsama, insanlara özgür olduğu yanılsamasını vermektir. Özgürlük ile eşitliğin yan yana ve ayrılamaz şekilde birbirine bağlı olduğu unutturularak, özgürlüğün içeriği boşaltılmıştır. Özgürlük aynı olanaklara sahip insanların farklı tercihleri sonucu ortaya çıkar. Çağdaş kölelik ve eşitsizlik üzerine kurulu bir sistemde kimse özgür olamaz. Bu olanaklara sahip olanlar dahi.
İstemeden Varım, İstemeden Öleceğim… – Fernando Pessoa
İstemeden varım, istemeden öleceğim. Olduğum şeyle olmadığım şey arasında, hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum, birer hiç olan şeylerin ortasındaki soyut ve tensel noktayım – ki o şeylerin bir adım ötesinde değilim ben de. Bulutlar… Hissettiğimde nasıl bir sıkıntı, düşündüğümde nasıl bir rahatsızlık, istediğimde nasıl bir yararsızlık!
İçimizdeki Varoluş Boşluğu
Bazen öyle bir kenara çöker düşünürsün. Her şey anlamsızdır, yeni fark etmiş gibisindir sanki bu gerçeği ama. Kendini tanıyamazsın. Geçmiş anlamsız gelir birden sana, şu an ve gelecek de. İçi boştur yaptığın her şeyin. Sanki bir rüyada gibisindir. O an, bir anlığına uyanmışsındır. Yeniden uyuyup her şeyi unutmak istersin. Ama bir kez uyandın mı bu uykudan, bir daha asla uyuyamazsın.
Kişisel Aydınlanma Üzerine
İnsan dışarıdan yardım ve destek alsa da kişisel aydınlanmasını ancak kendi çabasıyla gerçekleştirebilir. Bunun için sürekli okuyup, araştırması ve bu da yetmez, her şeyi sorgulaması, analiz etmesi gerekir. Yanlış olduğuna ikna olduğu fikirlerinden vazgeçmesi de önemlidir. Sürekli bir gelişim çizgisi içinde olmalıdır insan kendi aydınlamasını gerçekleştirebilmek için.