Kişisel Aydınlanma Üzerine

Kişisel Aydınlanma Üzerine

Diğer bir konu aydınlanma sonsuzdur, kişi sürekli olarak aydınlanma çizgisinde çaba göstermez, okuyup, öğrenip sürekli taze kalmazsa yeniden karanlığa boğulur ve düşüncelerinin tutsağı haline gelebilir.

“Kendi karanlığını boşalt, ardından ışıkla dolarsın.” der Hermes. [1]

İçimiz karanlıktır. Dünya karanlıktır. Her yer karanlıktır. Gördüğümüzü sanırken, aslında hiçbir şey görmeyiz. Bize gösterileni görürüz. Gerçeği ise hayatında bir kez görmeden ölen insanlar çoktur.

Çoğu insan mitomani içinde yaşar. Bu yalan söyleme hastalığıdır. Kendi söyledikleri ya da onlara söylenen yalanlara bir süre sonra inanıyor, bu yetmiyormuş gibi başkalarını da inandırmaya çalışırlar. Siyasal iktidarların mitomanik taşıyıcısıdırlar bunlar; yalanı yayar, yalanın yayılmasına katkıda bulunurlar hem de gönüllü olarak. Böyle insanlar aydınlamanın karşıtı, karanlığın taşıyıcısıdırlar. Karanlıkta mutlu olduklarını sanırlar, Bilgiden, aydınlanmadan ölümüne korkarlar. Bu yüzden gerici siyasal iktidarların gönüllü neferleri olurlar. Tarikatlarda, gerici yapılarda hep böyle insanlar vardır. Dini kullanırken, siyasallaştırırken, bunu siyasal iktidarlara yaslanarak yaparlar. Böylece karanlığın yayılmasına katkıda bulunurlar, hem de kendi açılarından güvenli bir şekilde. Kişisel çıkarları da garanti edilmiştir.

Görmek için, insanın kendisini aydınlatması, bilincinin farkına varması ve hayatın derinliğini kavraması gerekir. Yani Hermes’in dediği gibi “kendi karanlığını boşaltması” bunun için de aydınlanması gerekir insanın.

“Kant ise aydınlanmanın temel noktasını  insanın bizzat kendisinin sorumlu olduğu vesayet durumundan çıkma olarak ele alır.” [2] Vesayet bir insanın bir başka insanın nezareti olmaksızın kendi idrak kabiliyetini kullanamama iktidarsızlığıdır.

İnsan dışarıdan yardım ve destek alsa da kişisel aydınlanmasını ancak kendi çabasıyla gerçekleştirebilir. Bunun için sürekli okuyup, araştırması ve bu da yetmez, her şeyi sorgulaması, analiz etmesi gerekir. Yanlış olduğuna ikna olduğu fikirlerinden vazgeçmesi de önemlidir. Sürekli bir gelişim çizgisi içinde olmalıdır insan kendi aydınlamasını gerçekleştirebilmek için.

Lao Tse şöyle der:

“Sonsuzluğu kavramak aydınlık demek”.[3]

Sonsuzluğu kavramak, bilimin işaret ettiği yönde hayatı ve evreni kavrayabilecek geniş bir bakış açısına sahip olmayı gerektirir. Ve de çaba harcamayı, okumayı, sorgulamayı ve öğrenmeyi. Bu süreç sonsuzdur. Öğrenme süreci sonsuzdur, öğrendikçe bilgisizliğimiz artar paradoksal olarak, çünkü öğrendiğimiz bilgiler, başka bilgilerle ilişkilidir. Bu yüzden bir şey öğrendiğimizde, o bilgi bize bilmediğimiz binlerce ilişkili bilgisizliği de getirir.

“…Çünkü her şey
Ya çoğalır azaldıkça
Ya azalır çoğaldıkça…”
[4]

Diğer bir konu aydınlanma sonsuzdur, kişi sürekli olarak aydınlanma çizgisinde çaba göstermez, okuyup, öğrenip sürekli taze kalmazsa yeniden karanlığa boğulur ve düşüncelerinin tutsağı haline gelebilir.

Kişisel aydınlanma konusunda felsefe yardımcı olabilir, kılavuz gibi yol gösterebilir. Ancak yalnızca felsefe yetmez bu konuda. Tüm bilimleri incelemek, öğrenmek elinden geldiğince, bir sorgulama sürecine gitmek gerekir. Özellikle fizik, sosyoloji, tarih, psikoloji, antropoloji… vazgeçilmezdir bu konuda.

Kişisel aydınlanma derken bunu mistik, tinsel bir anlamda söylemiyorum. Ama felsefi olarak Taoizm, Budizm gibi metafizik felsefelerden de yararlanılabileceğini düşünüyorum. Mistik anlamda değil, ama felsefi olarak.

Bu yazımda bireysel aydınlanmadan söz ediyorum. Toplumsal aydınlanma daha geniş boyutludur, ayrıca ele alınabilir. Ancak toplumsal aydınlanma da bireylerin aydınlanmasıyla başlar.

***

Fernando Pessoa, “Huzursuzluğun Kitabı” başlıklı muhteşem yapıtında şöyle der:

“Ama o aydınlanma anında olduğu gibi kendini birdenbire tanımak, insanın, içindeki ruhun bölünmez özünü, ruhun büyülü sözünü birdenbire kavramasıdır. Ne var ki, birden beliren bir ışık her şeyi yakar, kavurur. Bizi çıplak bırakır, kendi varlığımızdan bile soyundurur.” [5]

Burada Pessoa, ironik bir yaklaşımla aydınlanmanın kişiyi çıplak bırakacağını söylüyor. Aydınlanma, aynı zamanda kişinin iktidar isteminden, kariyer arzusundan soyunarak özgürlüğe, eşitliğe giden yola kendi bilinci ve öz varlığıyla adım atmasıdır aslında. Bu noktada birey kendini bütün ağırlıklardan sıyırmıştır.

Erol Anar


[1] Hermes: “Metinler & Çalışmalar”, Dönüşüm Yayıncılık, İzmir, 2006.

[2] Immanuel Kant: “Aydınlanma Nedir?”, 25 Kasım, 2016, http://www.anafikir.gen.tr.

[3] Lao Tse: “Tao Te Ching”, Yol Yayınları, Çeviri: Omer Tulgan, 1994, sayfa 30.

[4] Lao Tse, age, sayfa 49.

[5] Fernando Pessoa: “Huzursuzluğun Kitabı”, Can Sanat Yayınları, 10. basım: Aralık 2013, İstanbul, sayfa 39.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!