Gerçek, Birey ve Kitleler

Kitle her şeyden önce belirli bir bilince sahip olmayan bir kalabalıktır. Yalnızca çok nadir anlarda bilinçli hareket eder. Fransız Burjuva Devrimi’nde olduğu gibi. Kitlenin içindeki insanlar tek ruhtur ve bu ruhun içinde olmayan kitleden dışlanmıştır. Böyle nadir devrimci anları olsa da, kitle adeta kendine bayrak edindiği önderlere tapınır, onlara kutsallık bahşeder.

Devamını okuyunuz...

Bir Yanılsama Aynasıdır Tarih: Herkes İstediği Gibi Görür

Bu yüzden ben tarihi, lunaparklardaki o insanları ve şeyleri eciş bücüş gösteren aynalara benzetirim. Bu aynalar gerçeği bükerler. İşte tarihe baktığımızda gerçeği bu haliyle görürüz biz. Çünkü aslında gerçeği görmek ve onunla yüzleşmek istemeyiz.
Biz onu nasıl görürsek görelim, ne kadar manipülasyon yaparsak yapalım, tarihsel gerçeklik oradadır ve yerinden bir milimetre bile oynamamıştır.
Tarihsel gerçekliğe gözlerini kapayan, onunla yüzleşmeyen insanlar, kendi yanılsama üzerine kurulu sahte dünyalarında kalmaya mahkûmdurlar. Zaten bunların çoğu da, o yanılsama dünyasında mutludur işin ilginç yanı.

Devamını okuyunuz...

Geleceğin Toplumu: Sınıfların Farklılığından Türlerin Farklılığına

Harari yine aynı konuşmasında, bugüne kadar bilgisayar hesaplarının, bankaların, internetin hacklendiğini, ama kimsenin insan bedenini hacklemediğini ve bunun çok yakında mümkün olacağını söylüyor ve artık insan beyninin içinin görülebileceğini söylüyor.

Bu aslında Michel Foucault’nun iktidar üzerine görüşleriyle uyuşuyor. Yani dışarıdan gözetleme bitmiş, artık içeriden gözetlemeye başlanmış. İktidarın bedenlerden geçen bir şey olduğuna işaret etmişti Foucault.  Bu anlamda o zaman iktidar dışarıdan içeriye doğru değil, içeriden dışarıya doğru yayılıyor tezini öne sürmüştü. Bu tezin bir anlamda gerçekleşmesi olarak bakabiliriz bu duruma. Çünkü artık birey direkt olarak kendi beyninden kontrol altına alınabilecek ve kendi kendisini kontrol edecek. Yani iktidar direkt bir bedenden, bireyin bedeninden yayılacak dışarıya doğru. Bu da işte post-insan denilen dönemde postmodernin de ötesi bir durum. Postmodern terimi bile bunu açıklamakta yetersiz kalıyor, belki post-postmodern denilebilir. Böyle niteleyenler de var.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!