Paşa ile o zamanlar Lise’nin Halk Müziği Korosu’nda bağlama çalıyorduk. Bunun dışında da haftada bir iki gün yukarı çarşıdaki Kız Sanat Lisesi’ne gidiyorduk. Paşa ile birlikte orada da kız Sanat Lisesi’nin korosuna bağlama çalıyorduk.
Tag: Aşağı Mahalle Öyküleri
Ne Vadettiler Sana?”
Bir gün yine dörtyolda bizim dükkânda idim ve yalnızdım. 12-13 yaşlarındaydım. Kapının önüne koyduğum bir sandalyeye oturmuş, Dörtyol’dagelip geçenleri izliyordum. Şehirlerarası otobüsler gelip geçiyordu sık sık.
Bunların bazıları beş on dakikalık mola veriyordu. Yolcu indiriyor ya da yolcu alıyor ve devam ediyorlardı.
Git de Görelim!
Ben o tarihe kadar yurt dışına gitmiştim. Sonra da defalarca. Avrupa’nın birçok ülkesini dolaşmış, Amerika’yı kuzeyinden güneyine gezmiş, keşfetmiştim. Çünkü serüvenci ruhum ölmemişti; hâlâ yaşar içimde, o ceviz altındaki coşkusuyla. Ama Metin’e pullu mektubu yollamış mıydım ya da nereden yollamıştım, onu hatırlamıyorum.
“13. Cuma” ve Jason’ın İntikamı
1980’li yıllar 81 ya da 82 olabilir büyük ihtimal… Sinemaya gitmeyi çok severdik arkadaşlarımla. Özellikle de o dönemde Yüksel sineması revaçta idi Havza’da. Bu sinema Cumhuriyet meydanının hemen girişindeydi. Sinemanın arkasındaki sokakta ise, yola yakın tarafta Dondurmacı Osman dondurma ve çok sevdiğimiz tepsi içindeki Şam tatlısını satardı. Her fırsatta sütlü, irmikli ağızda dağılan o Şam tatlısından satın alırdık. Sinemaya girmeden ya da çıktıktan sonra. Ya da bazen dondurma satın alırdık ondan. Osman abi, kaymak dediği beyaz sütlü dondurma ile sarı buzdan ibaret olan bir çeşit dondurma satardı. Özellikle beyaz sütlü dondurmasına bayılırdık.1980 yılında gösterime girmiş. İşte 1980’li yıllarda da biz izlemiştik filmi.
Bu Paranın Gözü Kör Olsun!
O zamanlar dörtyolda, birçok kahvehane vardı. Yetişkinlerin genelde kahvehaneye gitme alışkanlıǧi vardı, buralarda arkadaşlarıyla buluşur, kâǧit oyunu, bazen de kumar oynarlardı. Bu kahvehanelerden birisi de bizim dükkânının karşı yan tarafına düşen ve garson olarak Pala’nın çalıştıǧi yerdi. Pala, tüm dörtyolda meşhurdu. Pala’nın bıyıkları aşaǧiya doǧru inerdi, uzun boylu ve keldi. Çok esprili bir insandı, sürekli güler ve binbir çeşit espriler yapardı. Bu esprilerin çoǧu ise, belden aşaǧı esprilerdi.
“Bir şey Olmazsa, Bir şey Olmaz!”
Balık tuttuktan sonra hemen evlerden bir küçük tüp getirir, yağda balıkları kızartır, ekmek, domates, biber eşliğinde yerdik. Bazen de ırmak kenarında balıkları temizler ve ince çubuklara dizerek, yaktığımız ateşte kızartırdık. Çok lezzetli olurdu bu şekilde balıklar.
Perili Hamam
Babaannem anlattıǧına göre, bir gün sabah erkenden tek başına hamama gidiyor. Hamama girdiǧinde hamamı tıklım tıklım dolu buluyor. Ama biraz da garipsiyor, çünkü o gün hamamda bulunan kadınların hiçbirisini tanımıyor. Kızların hepsi genç ve kusursuz vücuda sahip, üstelik bir peri gibi de güzeller. Bunlardan bazıları babaannemin etrafını sararak onunla sohbet etmeye çalışıyorlar. Babaannem durumu garipsemiş, ama yine de şüphelenmemiş; bu genç kızların çevre illerden kaplıca için gelenlerden olduǧunu düşünmüş. Bunlar “Teyzeciǧim, teyzeciǧim…” diyerek babaannemin etrafında dört dönüyorlarmış.
Asayiş Berkemal!
Tersakan’a akşam iniyordu yavaş yavaş. Kavak ağaçlarının üzerindeki yapraklar esen hafif yelde sallanıyor ve ağaçlar giderek birer siluete dönüşüyordu. Mahallede ise akşam telâşı vardı.
Karga Çığlıkları
Biz orada ırmak kenarında sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini bilmezdik. Bize akşam olduğunu, hava daha tam kararmadan sürü halinde uzaklara doğru uçan ve kim bilir nereye giden kargalar haber verirdi. “Gaaaak!”, “gaaaaak!” diye o boğazlarından taşan keskin sesleriyle çığlık çığlığa bağırarak uzaklaşırlardı. İşte o zaman akşam olduğunun farkına varırdık. Çünkü kargalar bir sabahları çok erkenden, bir de akşamları
birlikte sürü halinde uçarlardı genellikle. Akşamları Teşvikiye tarafına doğru uçarlardı. Sanırım oralarda bir yerde yuvaları ve onları bekleyen yavruları vardı.
Aman Ormancı Yandım Ormancı
Köyde düğün hem davul zurna, hem de Çerkes usulü olurdu. O gün davul zurna düğün yerinde çalmaya başlamıştı. Konuklar kurulan masalar oturmuşlar ve erkekler içmeye başlamışlardı. Çeşit çeşit yemekler ve rakı servisi yapılıyordu.