Ne Vadettiler Sana?”

Ne Vadettiler Sana?”

 

Bir gün yine dörtyolda bizim dükkânda idim ve yalnızdım. 12-13 yaşlarındaydım. Kapının önüne koyduğum bir sandalyeye oturmuş, Dörtyol’dan gelip geçenleri izliyordum. Şehirler arası otobüsler gelip geçiyordu sık sık.
Bunların bazıları beş on dakikalık mola veriyordu. Yolcu indiriyor ya da yolcu alıyor ve devam ediyorlardı.

Birden Dörtyol hareketlendi. Hoşgör Kıraathanesi’nin olduğu sokaktan çıkan bir grup Dörtyol’a gelerek anayolu kesti.  50-60 kişilik bir gruptu bu. Slogan da atıyorlardı. Ne olduğunu anlamadım, ama hemen dükkânı kapatarak merakla gruba doğru gittim.

Gruptan bazı kişiler Dörtyol’da tam tren yoluna giden köşedeki polis noktasını taşlamaya başladılar. Bu polis noktasının yerinde yıllar önce çok lezzetli dondurmalar satan Roma Dondurmacısı vardı.

Ben de atacak taş aramaya başladım yerde. Ama taş bulayım derken zaman geçmişti. Yol, asfalt olduğundan taş yoktu fazla. Herkes taşını önceden getirmişti. Bir çakıl taşı bulup fırlatayım dedim. Taşı tam fırlattım ki bir
baktım yalnızım, grup hareket etmiş ve tren yoluna varmış. Herkes bana bakıyor, Dörtyol’da, kabak gibi ortadaydım.

Hemen hızlı hızlı gruba yaklaştım tekrar. Grup tam tren yolunu geçince orada bulunan Polis Karakolu’nun önünde durmuştu.

Devlete attığım ilk taş buydu. Sonraları taşları artık kalemimle, yazılarımla atmayı öğrenecektim. Ve kuşkusuz devlete kalemle taş atmak çok daha etkiliydi.

Tam gruba yaklaşmıştım ki, kaldırımda önümdeki bir adam birden belinden silahı çıkardı ve havaya doğru ateşledi:

“Tak tak tak tak!”

Bu kurşunlar hemen üstteki elektrik tellerine gelmiş ve cızırtılı sesler çıkmıştı tellerden kıvılcımlarla birlikte.

Karakola baktım, polisler tam çıkamıyorlardı; kapının arkasında ellerinde silahlarıyla bekliyor, dışarı çıkmıyorlardı.

Kitle bu arada,

“Şahabettin’i isteriz!” diye slogan atmaya başladı.

Ben ne olduğunu sordum oradaki birisine,

“Dörtyolda bir kahvehanede Şahabettin’i gözaltına almışlar. Samsun’a götüreceklermiş.” dedi.

Bunun üzerine bu kitle hemen toplanmış ve onu Samsun’a götürmelerine engel olmaya çalışıyordu. Şahabettin Soysal, ilçede önemli devrimcilerden birisiydi o sıralar.

Kitle, bir süre daha böyle slogan attıktan sonra dağıldı.

Ben de dükkâna döndüm. Tam o sırada siren sesleriyle birlikte üç sivil otomobil Samsun istikametine doğru hızla yola çıktı. Arabalar sivildi, ama tepelerine polis lambası konulmuştu.
Arkalarından beş on kişilik bir grup taş attı, ama otomobiller hızla kaybolup gittiler. Samsun demek işkence demekti. Birçok Havzalı devrimci Samsun’da haftalarca işkence görmüş, hapis yatmışlardı.

Adil ağabeyim dükkânı açmış ve o da olanları izliyordu. Dükkâna geldiğimde bana baktı ve;

“Oğlum,” dedi “bu işlerin sonu yok. Sen karışma! Levent katıldı da ne oldu?”

Sessiz kaldım, çünkü çocuktum. Bilinçli olarak değil, özenti ve heyecanla katılmıştım o gruba. O dönemde ben daha çok roman okumak ve resim yapmakla ilgileniyordum.

Aynı akşam bizim eve polis baskını oldu. Levent’i arıyorlardı. Uzun boylu bir Komiser elindeki telsizle anneme beni göstererek,

“Bu oğlun da polis noktasına taş atmış bugün. Çocuk olduğu için almayacağım bu sefer.” dedi.

Taş dediği de, bir çakıl taşı idi. Onu bulabilmiştim yalnızca o an. O da zaten isabet etmedi.

Ertesi gün yine dükkânın önündeydim Dörtyol’da. Bizim dükkânın önünde otobüsler mola verirdi. Çünkü Dağıstanlı otobüs şirketinin yazıhanesi hemen bitişikteydi. Baktım Tombul Aslan elindeki mısırlarla otobüsten iniyor.  Seyyar bir tezgâhta mısır kızartır, bunu otobüslere çıkarak satardı dörtyolda.

Baktı bana Aslan,

“Demedim mi karışma anarşiye diye kardaş?” dedi.

Bir önceki gün beni görmüştü o da Dörtyol’da.

“Lan git oradan.” dedim.

“Ne vadettiler kardaş sana?”

“Oğlum git, bir huzur ver.” dedim.

Uzaklaşırken bağırmaya devam ediyordu Tombul Aslan:

“Marmaris’te kat, Bodrum’da yat mı? Ne vadettiler sana?”

 

Erol Anar

“Aşaǧı Mahalle” başlıklı henüz yayınlanmayan kitabımdan…

Copyright © 2019 erol anar. Bütün hakları saklıdır.

Not: Fotoğraf semboliktir.

 

 

One thought on “Ne Vadettiler Sana?”

  1. O gün sizin terasta idik Samsun ‘dan özel birlik gelmişti çok tutuklama yaptılar Zeki terastan tamekse koy sepete diye bağırmıştı….

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!