Kavramlar, Olgular, İdeolojiler: Neye ve Kime Göre?

Burada özgürlük kavramına getirilecek yorum veya tanım, ona tamamen ne açıdan baktığınıza göre değişebiliyor. İdeolojik olarak baktığınızda özgürlük kavramı ikincil bir kavrama dönüşebiliyor ve “zorunluluklara” kurban edilebiliyor. Ya da ertelenebiliyor. Ya da özgürlük olmadan sanki özgürlük varmış gibi düşünmeye çalışmak ya da davranmak, liberalizmin yaklaşımı gibi iki yüzlü ve sahte bir yaklaşım olmaktan öteye gitmiyor. Olmayan özgürlüğü, sanki varmış gibi algılamaya götürüyor

Devamını okuyunuz...

Her Resmi İdeoloji, Özgürlüğün Boynundaki Zincirdir

İnsan ekonomik  ve her anlamda eşit olmalı, buna inanıyorum. Ama benim ölçütüm, insanın karnının doyması değil. Tarihe baktığımızda görürüz ki, insan aç da yaşar, ama tutsak olarak yaşayamaz. Bir ülkede, bir toplumda, bir toplulukta, grupta ilk baktığım şey özgürlüktür. Özgürlük var mı, bireyler kendilerini eşit biçimde özgürce ifade edebiliyorlar mı? O ülkedeki resmi ideolojiye aykırı görüşleri dile getirebiliyorlar mı? Yoksa cezaevleri muhaliflerle mi dolu? Bir ülkeden insanlar kaçmaya çalışıyor ve hayatını bunun için riske ediyorsa, o ülkede özgürlük yoktur, gelecekte de olmayacaktır var olan sistemle.   İsterse “komünist, sosyalist” olsun adı o ülkenin, hiçbir şey değişmez.  “Eğer özgürlük yoksa, gerisini konuşmaya bile değmez.”

Devamını okuyunuz...

Türk Aydın Prototipi Devleti, Toplumun Önüne Koyar

Resmi ideolojiyle, kendi tarihi ile hesaplaşmadan, yalnızca bir hükümete karşı çıkarak aydın da olunmaz gerçek anlamda. Sokağa çıkmayan aydın, aydın değildir bence gerçek anlamda. Gerçek aydın, toplumun çıkarlarını hükümetin, devletin çıkarlarının önüne koyar. Değilse zaten aydın değildir. Sokağa çıkarak, tepkisini demokratik bir biçimde, sivil itaatsızlık çerçevesinde ezilenlerin yanında sokakta göstermek, bir basın açıklamasından yüz kat daha etkilidir. Bunu da asla bir küçümseme anlamında değil, bir tespit anlamında dile getiriyorum.

Devamını okuyunuz...

Tüketim Toplumunun Kutsal Mekânları AVM’ler

Fransız düşünür Jean Baudrillard’a göre, tüketim toplumu, tüketicinin ihtiyaç ve talepleri tarafından değil, aşırı üretim kapasitesi tarafından yönlendirilir. (Baudrillard: “The Consumer Society”, s. 41)
Bu mekânlarda, insanlar arasında sosyal bir ilişki biçimi yoktur özünde. Çünkü insan bir “şey”e dönüşmüştür, o artık algılamadan tüketen bir makinedir. Buralarda dolaşan, oturan, tüketen insanlar birer ada olarak bulunurlar.
Burası nesnelerin, insanları tutsak ettiği alanlardandır.

Devamını okuyunuz...

Şerif Mardin ve Erol Anar – İsmail Beşikci

Türkiye’de, Türk düşün hayatı, Türk düşün tarihi gibi konularda çalışan öğretim üyeleri düşün yasaklarına hiç değinmemektedirler. Bu da devletçi bir tutumdur. Düşün yasakları hiç dert edilmeden, düşün yasakları eleştirilmeden, özgür eleştiri savunulmadan düşün hayatı, düşün tarihi incelenebilir mi? Resmi ideoloji Türk siyasal hayatında çok etkin bir kurumdur. Resmi ideoloji Türk siyasal sisteminin, Türk siyasal rejiminin en önemli kurumudur. Resmi ideoloji Kürdler konusunda geliştirilmiştir. İnkâra, imhaya, aşağılamaya dayanmaktadır. Düşün yasakları, resmi ideolojinin önemli bir dayanağıdır. Türk üniversitesi kurumsal olarak düşün yasaklarını, resmi ideolojiyi savunmaktadır. Özgür eleştiriye karşı çıkmaktadır. Üniversitede bireysel olarak düşün yasaklarına karşı olan, özgür eleştiriyi savunan hocalar şüphesiz vardır. Az da olsa vardır.

Devamını okuyunuz...

Marx ve Bakunin Üzerine Notlar

O, fanatik bir özgürlük sevdalısı olduğunu söylerken, aynı zamanda da özgürlüğü insan zekasının ve mutluluğunun içinde filizlenebileceği biricik ortam olarak değerlendirir. [VII]  Anarşizmin farkı da budur. Çeşitli ülkelerde yaşanan reel sosyalizm deneyimleri, özgürlüğün en önemli sorun olduğunu tarihsel olarak ortaya koymuştur. Bu konuda da Bakunin haklı çıkmıştır.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!