Bankamatik İsmet

Bankamatik İsmet

İsmet İstanbul’da çalışıyordu o zamanlar. Bazen de bayramlarda Havza’yı ziyaret ediyordu. Nadiren de olsa karşılaşıyorduk, bize maceralarını anlatıyordu. Mavra atmayı, yalan söylemeyi severdi.

İsmet, bir gün yine bayramda birkaç günlüğüne Havza’yı ziyaret eder. Akşam üzeri birahaneye gider. Hem bir şeyler yemekte, hem de birasını yudumlamaktadır. Bir süre sonra sağa sola bakmaya başlar.

Birahaneci Osman, o akşam çok üzgün görünmektedir.

Radyoda o dönem popüler olan şarkıyı Rüçhan Çamay söylüyordu:

Gariptir insanlar oğlu neler yaratmış
Yarattığı her bugün dünü aratmış
Aklı ile her şeyin sırrını bulmuş
Kendi yarattığı putun kölesi olmuş

Para, para, para
Varlığı bir dert yokluğu yara”

İsmet onu yanına çağırır ve sorar:

“Seni çok üzgün gördüm. Hayrola  Osmanım bir şey mi var? Ne oldu?”

“Sorma İsmet ya bıktım anam avradım olsun ya, kapatacağım burayı. Ne bu ya Salı senet, Cuma sepet! Pazartesi günü ödemem gereken bir senet var, ama yeterli param yok. Kara kara onu nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum.”

İsmet bir elini avuç içini gösterir şekilde havaya kaldırır ve,

“Bak sen kardeşimin üzüldüğü şeye. Ben sana borç veririm, ne kadar paraya ihtiyacın var?” der.

“Ciddi misin? Bin beş yüz liraya ihtiyacım var. Birkaç gün içinde sana öderim.”

“Sorun değil kardeşim ya, ne zaman ödersen öde.”

İsmet birasından bir yudum alır:

“Yalnız bir sorun var.”

“Nedir?”

“Benim hesabımın oldugu bankalar Havza’da yok. Bunlardan birisinde üç bin, diğerinde ise beş bin lira var.

“Kardeş, sorun değil ben seni taksiyle Amasya’ya götürürüm. Birahaneyi kapatır, beraber gideriz.”

Böylece anlaşmışlardır. İsmet yemeye, içmeye devam eder. Birahaneci, masaya sürekli kendi hesabından yiyecek taşır. Birden üzüntüsünden kurtulmuş ve neşelenmiştir. İsmet zaten başından beri  neşelidir, yiyip içmektedir.

Birahane kapanmaya yakın hesabı ister. Birahaneci Osman,

“Ne hesabı, ne biçim söz o? Bu geceki tüm masrafın benden.” der.

İsmet ısrar etse de Osman, ondan hesap almaz. O sırada bir arkadaşları da gelmiştir. Üçü bir taksi tutarak Amasya’ya giderler. Yolda içmek üzere bira da almışlardır. Sohbet edip içerek Amasya’ya varırlar. Ve araba bir Yapı Kredi Bankası bankamatiğinin önünde durur. İsmet para çekmek için bankamatiğe girer. Ama on dakika geçmesine rağmen çıkmamıştır.

Osman merakla yanına gider:

“Ne oldu İsmet?”

“Banka hesabımda para görünmüyor. Daha önce çekmişim demek ki, hatırlamıyorum.”

Birahaneci hayal kırıklığına uğramıştır.

İsmet onun omzuna hafifçe vurarak şöyle der:

“Merak etme Kentbank’a gidelim. O hesabımdan çekerim.”

Bunun üzerine Merzifon’a giderler. Kentbank’ı bulurlar. İsmet yine bankamatiğe girer ve bir süre dışarı çıkmaz. Yine Osman yanına gider:

“Yine mi?”

“Sorma bu hesabımda da para görünmüyor. Kusura bakma ben yanlış hatırlamışım kardeş.”

Osman şok olmuştur; hesabı almadığına mı yansın, taksi parası ödediğine mi!

Biraları bitmiştir, Havza’ya doğru yola çıkmadan önce Osman bir büfeden beş altı adet Tuborg birası satın alır. Morali iyice bozulmuştur, içmek ve unutmak istemektedir.

Taksinin teybi açıktır o günlerin moda şarkısı çalmaktadır tam da bu olayın üzerine.

“Her tatlı söze kanma demedim mi?
Aldatır seni inanma demedim mi?

Olmaz olmaz bu iş olamaz
Hiç yalvarma bu iş olamaz”

Osman düşüncelidir, senedi ödeyeyim derken, bir de bu taraftan girmiştir zavallıya.

Tekrar yola çıktıklarında, İsmet, Tuborg biralarından birisini açar ve yüzünü ekşiterek Osman’a şöyle der:

“Sen benim Tuborg sevmediğimi mi bilmiyor musun? Niye Efes almadın?”

Osman artık bu kadarını fazla bulmuştur. İsmet’ı iki yakasından tutup bağırır:

“Ulan bir daha ağzını açarsan, seni şurada taksiden siktir eder atarım.”

İsmet, olayın ciddiyetini fark etmiştir. Dudaklarını yalar ve Tuborg’dan bir yudum çeker:

“Sorun değil, ben bunu da içerim. Kardeşimin üzüldüğü şeye bak. Yeter ki sen üzülme kardeşim.”

Osman bir yandan içmekte, bir yandan da “La havle” çekmektedir. Radyoda şarkı devam ederken, taksiyle hızla karanlıkta Havza’ya doğru gitmektedirler gecenin bir yarısı:

Olmaz olmaz bu iş olamaz
Hiç yalvarma bu iş olamaz”

Erol Anar

“Aşağı Mahalle Öyküleri” adlı henüz yayınlamadığım kitabımdan bir öykü… Copyright © erol anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!