Çekoslovakya’dan Oscar Ödüllü Bir Film: Kolya

Çekoslovakya’dan Oscar Ödüllü Bir Film: Kolya

“Düşündüğümden daha az bencilmişsin.
Başkasının çocuğuna bu kadar değer vereceğini hiç tahmin etmemiştim.”

Bugünkü filmimiz Çekoslovakya’dan. Film, Rus işgali dönemindeki Çekoslovakya’da geçiyor, ama filmin sonunda Rus işgalinin sona ermesi kutlanıyor. Bu gelişme, filmin olay örgüsünü de etkiliyor.

Louka kadınlara düşkündür. Her fırsatta onlarla birlikte olur. Ama ekonomik sorunları da vardır.

Filmin, Çek Cumhuriyeti’ndeki gişe hasılatı, onu en başarılı filmlerden biri yaptı. Almanya’da da başarı kazandı bu anlamda film.

Kolya, büyük beğeni toplayarak “En İyi Yabancı Film dalında Akademi Ödülü” ve “En İyi Yabancı Film dalında Altın Küre ödülü”nü kazandı.

Filmin yönetmenine gelince, Çek film yönetmeni Jan Svěrák’tır. Onun babası ise, senarist ve oyuncu Zdeněk Svěrák’dır. Yönettiği filmler ile Akademi Ödülü, Kristal Küre, Altın Küre Ödülü ve Tokyo Grand Prix gibi ödüller kazanmıştır.

“Frantisek Louka (Zdenek Sverak), Çekoslovakya’da devlet konservatuvarında çello çalan bir bekârdır. Orkestradaki işini kaybedince para kazanmak için cenazelerde çalmaya ve mezar taşlarını boyamaya başlamıştır. Ancak borcu gittikçe büyüyünce, arkadaşı Mr. Broz (Ondrej Vetch), Rus bir kadınla para karşılığında evlenmesi için onu ikna eder. Kadın, Louka’yla Çekoslovakya vatandaşı olabilmek için evlenir; ancak evlendikten sonra Batı Almanya’daki sevgilisine kaçar. Geride bıraktığı beş yaşındaki oğlunun anneannesi de ölünce, Kolya’ya üvey babası Louka bakmak zorunda kalır. Huysuz ihtiyar Louka ile sevilmeyip de ne yapılası Kolya’nın öyküsü…” (Tanıtımdan)

İnsanların zamanla sevgiyle birbirlerine bağlanmalarının önemine vurgu yapılmış.

Filmden bazı sözler

“Yaşlı anam bana öğretirken şarkı söylemeyi tuhaf ama sık sık ağlardı/ Şimdi ben de ağlıyorum esmer yanaklarımı acıta acıta/ Öğretirken Çingene çocuklarına müzik çalıp şarkı söylemeyi.” (Filmden bir şarkı)

“Bak sana ne aldım? Bir Rus yumurtası.”

“Rus yumurtası mı?”

“Bazı Çek tavukları, Rus yumurtaları çıkarıyor ve bundan haberleri yok.”

“Bu sene isyan çıkacakmış.”

“Kırk senedir söylüyorlar.”

“Düşündüğümden daha az bencilmişsin. Başkasının çocuğuna bu kadar değer vereceğini hiç tahmin etmemiştim.”

“Ben de öyle”

Her şey insanın kendi çıkarlarıyla bağlantılı, dünya görüşü de öyle

Filmde dikkatimi çeken bir sahne vardı. Rus işgali bittiğinde bütün Çekoslovakya halkı ellerinde küçük çanlarla sokağa çıkıp bunu kutlarlar. Filmin kahramanı müzisyen Louka, bir anda iki kişiyi görür. Bunlar ellerinde küçük çanlarla Rus işgalinin bitişini kutlayan gizli polislerdir. Bu iki gizli polis, Louka’yı sorgulamışlardır ve Ruslar ile işbirliği halinde çalışmaktadırlar. Bu da şaşırtıcı değil, ama ilginç bir gözlem bu sahne. Çünkü güç merkezi değiştiğinde, insanlar hemen kıblelerini değiştirirler genelde. Bu iki polis için de öyle, baktılar ki birlikte çalıştıkları Ruslar gidiyor, hemen yeni güç merkezine selam durmakta gecikmediler. Her şey insanın kendi çıkarlarıyla bağlantılı, dünya görüşü de öyle. İşte film iki saniyelik görüntüsüyle bu olguyu hatırlattı bana.

İnsanların zamanla sevgiyle birbirlerine bağlanmalarının önemine vurgu yapılmış. Birisini sevmeniz için, onunla aranızda kan bağı olmasına gerek yok. Zorunluluklar bile sevginin doğmasını engellemiyor. İzlemeye değer bir film diyorum. Ben çok beğendim.

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!