Freud Üzerine Birkaç Not

Freud Üzerine Birkaç Not

Sigmund Freud

Freud’un düşünceleri günümüzde “modası geçmiş” gibi görünse de, aslında hâlâ etkisini sürdürmektedir. O yalnızca psikanalizin kurucusu değildir, aynı zamanda bir filozoftur. Aynı zamanda barış savunucusudur. Einstein ile de bu konuda yazışır. Einstein ona yazdığı mektupta şöyle der:

“Çok sevgili Bay Freud,

Gerçeği bulma özlemi sizde başka bütün özlemleri nasıl bastırıyor, şaşılacak şey. Savaş ve yoketme güdülerinin insan ruhunda sevgi ve yaşama gücü ile nasıl içiçe girmiş olduğunu şu götürmez bir açıklıkla ortaya koyuyorsunuz. Ama, inandırıcı açıklamalarınızdan bir de şu büyük amaca ulaşma özlemi çıkıyor ortaya: İnsanın iç ve dış bütün savaşlardan kurtulması.” [1]

Freud, “Kitle Psikolojisi” kitabını yazdığında, Le Bon’un bu konudaki kitabından geniş olarak yararlanmış ve kitabı övmüştür. Hatta denilebilir ki Freud, bu kitabını Le Bon’un kitabından yola çıkarak yazmıştır. Ama aynı zamanda eleştirel yaklaşır bu kitaba. Başka birkaç kitabı da daha kaynak almıştır Le Bon’un kitabının yanısıra.

Şöyle der:

“Kitle içerisinde bireyin kazandığı sözde yeni özelliklere gelince, bunlar da insan ruhunda tüm kötü nihayet istidat halinde bünyesinde barındıran bilinçaltının dışavurumlarıdır.” [2]

***

Freud’un çoğu kitabını okudum. Bunlar içinde Mutluluk Dediğimiz Şey, Günlük Yaşamın Psikopatolojisi, Uygarlığın Huzursuzluğu, Totem ve Tabu, Kitle Psikolojisi, Bir Yanılsamanın Geleceği vb.. gibi kitapları var. Bazı başka kitapları da. Freud sadece psikanaliz alanında değil, edebiyat alanında da bir eleştirmen  psikinalist gibi çalışır titizlikle.

Dostoyevski hakkında yazdığı “Dostoyevski ve Baba Katilliği” makalesi ünlüdür. Burada bir yazar ve psikinalist olarak Dostoyevski’yi incelerken, onu bir yazar olarak Shakespeare’in yanına koyar. Karamazov Kardeşler’i ise yazılmış en iyi roman olarak niteler. Ama yine de onu eleştirmekten geri durmaz. Kuşkusuz haklıdır bu saptamalarında.

Şöyle der ünlü makalesinde Freud:

“Dostoyevski, bireyin içgüdüsel istekleri ile topluluk hayatının gereklerini uzlaştırmak için çetin savaşlara girdikten sonra dünyasal ve ruhsal yetkelere (otoritelere) baş eğmek; Hristiyanların Tanrısı’nın ve Çar’ın önünde eğilmek ve kaba bir Rus milliyetçiliği düşüncesine bağlanmak durumuna düştü. Oysa pek de zeki olmayan kimseler daha az çaba harcayarak aynı sonuçları varmışlardı. Dostoyevski gibi büyük bir kişiliğin zayıf noktası işte budur.” [3]

Freud altı dil biliyordu.  Üniversiteden Yahudi olduğu için dışlandı, o dönemde bu düşmanlık çok keskindi. O da çalışmalarını klinik olarak yürüttü.

Sanatla da ilgilenir Freud, Salvador Dali’yi “içten ve fanatik” olarak nitelemiştir.

Nazilerden kaçarak Londra’ya gider Freud ve orada hayata gözlerini yumar.

“Londra’nın Hampstead banliyösünde yaşlı, inançsız bir Yahudi (Freud) pencereden bahçeyi seyrediyor. Õgleden önce bir an güneş çıktı, şimdi yine yağmur çiseliyor. Sigmund Freud hastalığı ile ilgili boş hayaller kurmuyor. Kanser. Dört kez ameliyat olması kalıcı bir yarar sağlamadı. Ara sıra hasta kabul ediyor, Viyana’dan kurtardığı koltuğa uzanan hastaların anlattıkları dinliyor hâlâ. Freud bugünlerde yine saldırma ve yök etme eğilimi üzerine düşünüyor sık sık. Birkaç yıl önce pasifist psikanalist Freud, pasifist fizikçi Albert Einstein’a şu soruyu sormuştu: Diğerlerinin de pasifist olması için daha ne kadar beklememiz gerekiyor?” [4]

Freud’un arkasında  kişisel hiçbir özel belge, anı defteri, mektup bırakmadığı, hepsini yaktığı söylenir.

Şöyle ya da böyle düşünceleriyle bir yüzyılı etkileyen ve psikolojinin, psikanalizin gelişimini sağlayan, barış için düşünen Freud etkileri günümüze değin uzanan bir entelektüeldir.

Erol Anar


[1] http://www.edebiyathaber.net/niçin-savaş-einsteindan-freuda-mektup/

[2] Sigmund Freud – Kitle Psikolojisi, Bozak Yayınları, Eylül 1975, sayfa 8.

[3] Sigmund Freud: “Dostoyevski ve Baba Katilliği” Psikanaliz Açısından Edebiyat, Dost Kitabevi Yayınları, 2 Baskı: Aralık 1981, İstanbul, sayfa 7.

[4] Werner Biermann”1939 Yazı”, Can Yayınları, Birinci Basım: Nisan 2011, İstanbul, sayfa 16.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!