Sem imagem

Akdeniz Anıları (20)

20/05/2021 Erol Anar 0

“Bana Ahmet Kaptan derler. Eskiden bir küçük balıkçı teknem vardı. Oradan kaldı bu lakap. Sonra yaşlanınca tekneyi satıp burayı aldım, yıllar oldu. İşte burada yaşayıp gidiyoruz. Bak sen roman yazıyormuşsun, bende ne romanlar, ne acılar yazılmamış. Ben de keşke senin gibi yazmayı bilseydim, çok romanlar çıkardı benden. Hem de hepsi yaşanmış gerçek hikâyelerden. Ne insanlar tanıdım.”

Akdeniz Anıları (19)

19/05/2021 Erol Anar 0

Ertesi gün hotelin plaja yakın tarafında bir açık hava barı olduğunu keşfettim. Havuz başındaki bar yerine buraya oturmaya başladım. Daha sakindi, diğer hotelde olduğu gibi. Bir garson vardı. 25 yaşlarında bıyıklı, kıvırcık saçlı ve yeşil gözlü bir gençti. Onunla biraz sohbet ettikten sora yazmaya başladım. Bana müziğin beni rahatsız edip etmeyeceğini sordu.

Sem imagem

Akdeniz Anıları (18)

18/05/2021 Erol Anar 0

Ertesi gece yine terasta akşam yemeğindeydim. “Abi patronun sadece bu kadınla değil, hotel personelinden bazı kadınlarla ilişkisi de var.” dedi Garson Ali. Yine patronun gevrek […]

Akdeniz Anıları (17)

17/05/2021 Erol Anar 0

Hayat ne garipti, şu patron şu garsona beş kuruşluk değer vermezdi. Ama işin ilginci davranışları farklı olmasına karşın, garson da için için patrona beş kuruşluk değer vermiyordu. Ama patron patronluğunu, garson da garsonluğunu oynuyor ve yaşayıp gidiyorlardı. Herkes birbirinden nefret ediyordu aslında. Ama ilişkiler karşılıklı çıkar hesaplarıyla devam ediyordu.

Akdeniz Anıları (16)

16/05/2021 Erol Anar 0

Gökyüzü açıktı o gece, yıldızlı bir geceydi. Uzaklarda yıldızlar parlayıp sönüyordu. İşte insanlar da bizim için aynen böyleydi. İlişkilerimiz bir anlık yıldızların yanıp sönmesi gibiydi. Işık hızla sönüyor ve herkes yoluna gidiyordu, bir daha hayatının sonuna dek karşılaşmayacağın insanlar büyük olasılıkla. Senden bir parçayı da götürüyorlardı. Tanıdığımız herkeste bir parçamız kalıyordu.

Akdeniz Anıları (15)

15/05/2021 Erol Anar 0

“Sizinle farklı koşullarda, farklı zamanlarda, farklı yerlerde karşılaşmayı isterdim. Ama böyle oldu. Yine de sizinle tanıştığıma memnun oldum. Eğer bazı kitaplarınızın ismini verirseniz Almanya’ya gitmeden önce İstanbul’da, bakarım. Eylül’de görmek istemişti sizi, ama uyudu.” dedi.

Akdeniz Anıları (14)

14/05/2021 Erol Anar 0

“Yumurtalar, deterjanlar, margarinler falan onlarla uğraşıyorum. Para biriktirip yeni bir araba alıp Türkiye’ye gidiyoruz ziyarete. Akrabalara hava atıyoruz. Arabamın ne kadar az benzin, mazot vs… yaktığından, dizelliğinden falan söz ediyormuşum geceler boyu. Edebiyat, sanat, felsefe bunların yerini para, yumurta, benzin hesabı almış düşünsene. Sonra bakarsın Akdeniz’den bir yazlık, kim bilir. Böyle bir hayat.”

Akdeniz Anıları (13)

13/05/2021 Erol Anar 0

Neyse sonunda Aspendos’a ulaştık. Rehberimiz eşliğinde geziyorduk antik kenti. Antik bir kent olan Aspendos, M.Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuş. Buradaki ünlü tiyatro ise, M.S. 2. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiş Kılavuzumuz bu bilgileri bize geçiyor gezerken. Etkileyici bir tarihsel alan. Özellikle buradaki açık hava tiyatrosu çok büyük ve etkileyici sağlam bir yapı olarak günümüze kadar gelmiş.

Akdeniz Anıları (12)

12/05/2021 Erol Anar 0

Tam Türk filminin içine düşmüştüm, istemeden de olsa. Gerçekten hayatın içinde filmlerden çok daha abartılı sahneler yaşanıyordu, ama çoğu zaman bunlar dikkatimizden kaçıyordu. Akşama yine balkonda oturdum yalnız başıma, bir bira açtım kendime, sigara da yaktım, sonra Demet’i aradım.

Akdeniz Anıları (11)

11/05/2021 Erol Anar 0

“Amerikan edebiyatı çok ilgimi çeker çocukluktan beri. Rus edebiyatı daha aristokrattır, seçkincidir özellikle Dostoyevski, Tolstoy döneminde. ‘Gümüş çağ’ derler o döneme. “Altın çağ” ise Puşkin’lerin dönemidir. Bence ise tersidir. Altın dönem bence Dostoyevski, Turgenyev ve Tolstoy’ların yaşadığı dönemdir. Ama Amerikan edebiyatı daha bireycidir, ‘küçük’, sıradan insanların serserilerin, marjinallerin, öyküsünü anlatır. Yani hiç de aristoktat değildir. Steinbeck, Jack London, Faulkner, Hemingway vs… bunlarla büyüdük biz. Onların o gözüpek maceracı kahramanlarına özendik.