Anlamı, siyasal iktidar makinesi güçsüzlüğe tahammül edemez. Güçsüz kalındığı anda liderin yerine birçok kişi talip olur. Hem de en yakınındaki insanlardan başlayarak. İktidar makinesi böyle işler. Burada sadakat, merhamet ve vicdan, ahlâk gibi duygu ve kurallara yer yoktur. Her şey mübahtır onu ele geçirmek için. Bu makineyi ele geçirmek için yıllarca omuz omuza aynı dünya görüşü çerçevesinde savaşan insanlar, bir anda düşman kesilirler birbirlerine.
Category: Iktidar
İktidar Psikolojisi ya da İktidar ve Psikoloji
Siyasal iktidar birey üzerinde otorite kurmak için onun doğal psikolojisini de bozmak zorundadır. İtaat eden birey artık kendisi değildir, o olması istenilen kişidir otoriteye uyum sağlamış, biat etmiş ve kendi kişiliğinden ödün vermiştir. Siyasal iktidar ve kitleler arasında bu anlamda sürekli bir psikolojik savaş vardır. İktidar psikoloji tekniklerini kitleler üzerinde kullanır. Yeri geldiğinde duygusal kendini acındıran ama kitleyi birleştirici söylemleri kullanır, yeri geldiğinde çok güçlüymüş gibi kitleyi böler, esip gürler. Çoğunlukla da içeride esip gürler, dışarıda boyun eğer ya da uyumlu davranır.
İktidarın Doğası Üzerine
Eğer insan doğası doğuştan saldırgan olmaya eğilimli değilse, onu saldırgan yapan nedir? Onu saldırgan yapan, özgürlüğünün kısıtlanması, eşitsizliğin hüküm sürmesinin yanısıra başta devletler olmak üzere, iktidar mekanizma ve ağlarıdır aslında. Bu anlamda iktidarın doğası, insanın doğasını olumsuz olarak etkilemekte ve onu değiştirmektedir.
Hayat Zayıfları Affetmez
Önceki gün ABD hapishanelerinde nasıl hayatta kalınabileceğine dair bir belgesel izlemiştim. O belgeselde eski bir mahkûm şöyle diyordu: “Dayak yeseniz, karşınızda birçok kişi aynı anda sizi dövmeye çalışsa bile, buna rağmen son ana kadar karşı koymalı, direnmelisiniz. Çünkü bu sizi gelecek saldırılardan koruyacaktır. ‘Bu kişi karşı koyuyor, direniyor.’ diyerek size saldırmaktan kaçınacaklardır.”
Katılıyorum bu kişinin söylediklerine. Okulda öğretmen en zayıf, karşı koymayan, ses çıkarmayan kişiyi daha çok döver.
Devlet Üzerine (5): Devletsiz ve Özgür Toplum
Neolitik dönemden bu yana yani insanlar yerleşik yaşama geçtikten bu yana savaşlar, işgaller ve kanla kurulu bir tarihi yaşıyoruz. İnsanlar her dönemde kavga ve küçük savaşlar yapıyorlardı belki, ama toprağa yerleşim ve sonra şehir devletlerinden modern ulus devletlere kadar savaşın boyutları arttı. Deyim yerindeyse özel mülkiyet ve onu koruyan devlet ile birlikte insanlık sürekli bir savaş içerisinde yaşamaya başladı günümüze dek. Bu savaş, devletin ve özel mülkiyetin varlığından kaynaklıdır özünde. Hobbes’in düşündüğünün aksine devlet barış ve istikrarı getirmez, tam tersine onu bozar, çünkü varlığını devam ettirmek için savaşa, başvurmak durumundadır.
Gerçek, Birey ve Kitleler
Kitle her şeyden önce belirli bir bilince sahip olmayan bir kalabalıktır. Yalnızca çok nadir anlarda bilinçli hareket eder. Fransız Burjuva Devrimi’nde olduğu gibi. Kitlenin içindeki insanlar tek ruhtur ve bu ruhun içinde olmayan kitleden dışlanmıştır. Böyle nadir devrimci anları olsa da, kitle adeta kendine bayrak edindiği önderlere tapınır, onlara kutsallık bahşeder.
İktidar, Özgürlük ve Geleceğe Dair Düşünceler
Tamamen distopik bir dünyaya dönüşebilir gerçek dünya. Yarı gerçek, yarı sanal ve tek tek bireylerin kendi gardiyanlarına dönüştükleri bir dünya hiç de uzak değil. İktidar, Foucault’nun dediği gibi bedenlere nüfuz edecek, iktidar bedeninizdeki chip olacak. Bir polise, yargıca gerek kalmayacak, sistem sizi otomatik olarak denetleyecek; gerektiğinde kısıtlayacak. Böylece birey, kendi kendisinin gardiyanı, polisi ve yargıcı olacaktır. İktidar ise görünmez ve ulaşılmazdır böylesi bir sistemde.
Devlet Üzerine (4): Devlet Büyüsünden Kurtulmak
Bertrand Russell, İngiliz lonca sosyalizminin perspektifinden şu saptamayı yapar: “Devlet güçlü olmaya devam ettiği sürece, sosyalist de olsa, birey yeterince özgür olamaz.’
Burada aslında “devlet güçlü olmaya devam ettiği sürece”
değil de, devlet olduğu sürece demek bence daha doğrudur.
Devlet Üzerine (3) Devlet Kavramına İdeolojik Yaklaşımlar
“Devletin her zaman tek bir amacı vardır: Bireyi sınırlamak, kontrol etmek, ona hakim olmak ve onu genel amaca tabi kılmak … Sansürü, denetimi ve polisiyle;
Devlet Üzerine (2): Devlet Kavramına Felsefi Yaklaşımlar
Ulus devlet aslında giderek birçok özelliğini ve etkisini yitiriyor görünmektedir. Sabah Brezilya kahvesi içen, öğlende Mc Donalds’a giden, akşam ise Hollanda birası eşliğinde Güney Kore yapımı Samsung televizyonunda, dünyanın öbür ucundaki futbol maçını izleyen, Çin’de yapımı ayakkabıyı giyen, elindeki mobil telefonun markasının merkezi Japonya olan, Amerikan yapımı içecek içen, yeme kültüründen konuşma kültürüne her şeyi değişmiş bir insan nasıl bir ulusa ait olabilir bugün?