Baştaki soruya dönersek, Evren’in sonu, insanın sonu mudur? Eğer insan türü, yalnızca dünyadan, Samanyolu Galaksisi’nden değil, Evren’den de çıkmayı başaramazsa, bilim insanlarının öngördüğü gibi bu onun sonu olabilir. Hatta onun sonunu bizzat kendisi, daha dünyadan çıkmadan dünyada getirebilir.
İçinde yaşadığımız Evren’in büyük kısmını henüz bilmiyor ve tanımıyoruz. Ancak buna yönelik bazı tahmin ve teoriler var. Bunların çoğu da henüz kanıtlanmış değil.
Karanlık madde, kozmolojinin bulmacalarından birini çözmeye de yardımcı olabilir. Bilim insanları, eğer evrende yeterli madde varsa, galaksilerin birbirlerini kütleçekimsel olarak çekmeleri nedeniyle evrenin genişlemesinin yavaşlaması ve hatta belki de tersine dönmesi sonucu, Evren’in çökmesi gerekeceğini söylüyorlar.
Karanlık madde esrarengiz. Örneğin geçenlerde karanlık maddenin egemen olduğu karanlık bir galaksi keşfedildi uzaklarda. Peki karanlık madde nedir?
Michio Kaku şöyle açıklıyor karanlık maddeyi “Einstein’dan Ötesi” adlı kitabında:
“Karanlık madde, bütün maddeler gibi bir ağırlığa sahiptir, fakat görünmezdir (adının gerekçesi). Ayrıca karanlık madde tatsız ve kokusuzdur. En hassas cihazlarımız dahi onun varlığını algılayamaz. Karanlık maddeyi avucunuzda tutabilseydiniz ağırlığını hissederdiniz, fakat başka bir şekilde algılayamazdınız. Aslında karanlık maddeyi algılamanın tek yolu, ağırlığıdır: Diğer madde türleri ile bilinen başka hiç bir etkileşimi yoktur… Eğer süper sicim kuramı doğruysa, gökbilimcilerin bu madde türünü teleskoplarında ve cihazlarında neden göremediklerini açıklayabilir. Ayrıca, eğer karanlık madde kuramı doğruysa, karanlık madde evreni istila edebilir. (Aslında alışılagelmiş maddeden daha fazla karanlık madde mevcut olabilir.”[i]
Evren nelerden oluşuyor?
NASA yaptığı bir simülasyonla Evren’in nelerden oluştuğunu yaklaşık olarak saptadı. NASA’ya göre Evrenin yüzde 68’ini karanlık enerji, yüzde 27’sini karanlık madde, yüzde 5’ini ise bildiğimiz madde (Galaksiler, yıldızlar ve uzayda görebildiğimiz her şey) oluşturuyor.[ii]
Karanlık enerji ve karanlık madde hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Yani Evren’in yüzde 95’ini bilmiyoruz henüz. Yüzde 5’inin ise sadece bir kısmını biliyor, tahmin ediyoruz. Yani yüzde 95’ini bilmediğimiz bir Evren’de yaşıyoruz.
“Eğer karanlık enerji baskın çıkarsa Evren trilyonlarca yıl sonra büyük yırtılma ile son bulacak. Eğer karanlık madde evrende yüksek oranda çıkarsa yine trilyonlarca yıl sonra Evren kendi içerisine çökmeye başlayacak. Üçüncü bir olasılık bu iki güç birbirini dengelerse, bu maddenin üst sabit olacağı tahmin ediliyor.” deniliyor.[iii]
Gözlemlenebilir evrenin çapının yaklaşık 28 milyar parsek (93 milyar ışık yılı) olduğu tahmin edilmektedir.[iv]
Bir ışık yılı yaklaşık olarak 9,5 trilyon kilometre olarak hesaplanıyor; 93 milyar ışık yılını yazmak için çok sayıda 0 kullanmak gerek ve bunu herhangi bir rakamla telaffuz edemiyoruz kilometre anlamında. Dolayısıyla gözlemlenebilir Evren’in sınırına ulaştığımızda onun ötesinde ne olduğu bilinmiyor, ama bu konuda farklı teoriler var. (Tabi oraya ulaşmak da ayrı bir sorun çünkü çok çok uzak.) Bunlardan bir tanesi onu bir çember gibi düşünürsek Evren’in sınırına hiçbir zaman ulaşamayız ve çünkü bir daireye teğet çemberin etrafında dönüp dururuz, başlangıç noktasından tekrar geldiğimiz noktaya döneriz şeklinde. Fakat başka bir teori de çoklu evren teorisi. Bu da bazı bilim adamlarınca paylaşılıyor. Bizim Evrenimizin giderek genişlediği de tespit edilmiş bu noktada. Eğer Evren sonsuza kadar genişlerse onun sonuna ulaşamayız demektir bu belki de. Çünkü Evren’in genişleme hızı çok yüksektir.
Evren’in sonu nasıl olabilir?
Bir teoriye göre, Evren’in genişleme hızı ve belirli bir gelecekte duracak ve daha sonra Evren kendi içine çökmeye başlayarak bir tekilliğe (singularity) dönecektir.
Büyük Değişim teorisi: Bu teoriye göre, karanlık enerji muhtemelen farklı hareket edecek, evrenin genişlemesini hızlandırma yerine evreni kendisine çekerek Büyük Çöküş’e yol açabilecektir.
Evren’de genişleme yavaşlayacak ve son bulacaktır. Sonra Evren giderek küçülmeye başlayacak, ısınacak, yoğunlaşacak ve içine çökecek, yani Büyük Patlama’nın tersine Büyük Çöküş yaşanacaktır.
Bir diğer olasılık Evren’deki genişlemenin sonsuza kadar sürmesi ve bunun sonucunda Evren’deki ısının kaybolarak onun donmasına yol açması. Bu Büyük Donma sonucunda, Evren’in her yeri soğumuş, ölü ve boş hale gelecektir.
Büyük Parçalanma teorisine göre ise, karanlık enerji Samanyolu galaksisini parçalayıp içindeki yıldızları savuracak, Dünya patlayacak, evrenin patlamasından hemen önce de atomlar parçalanacaktır.
Bir gün güneş enerjisini tüketip sönecek, bu da dünyanın sonu anlamına geliyor.
Komşu galaksi Andromeda hızla Samanyolu galaksimizin üstüne doğru geliyor ve ona çarpacak. Bu belki dünyanın sonu olmayabilir, ama iki galaksinin çarpışmasından yeni bir galaksi doğabilir.
Dolayısıyla insan yaşamak istiyorsa, dünyayı, sonra galaksimizi, sonra da belki Evren’i terk etmek zorunda.
Bu bağlamda özellikle şu an Mars’a yönelik kolonileştirme düşüncesi var. Mars insanların gidecekleri bir gezegen olabilir ya da teknoloji bu süre içinde daha da geliştiğinde, insanlar bir solucan deliğinden geçerek Samanyolu’nun uzak taraflarında dünya gibi yaşamaya uygun bir gezegen bulabilir. Ya da gezegenlere fiziki olarak müdahale edip onları yaşanacak hale dönüştürebilir ileri teknoloji ile. Buna bilimsel literatürde dünyalaştırma (terraforming) deniliyor.
Eğer bu da olmazsa, bazı bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi, uzayda devasa boyuttaki bir uzay gemisinde ya da gemilerinde bir yaşam kurabilir insanlık.
Yani sorun şu, önce dünyadan, sonra Samanyolu Galaksisi’nden çıkmak.
Ya da herhangi bir meteor, bir kuyruklu bir yıldız Dünya’ya çarpabilir bu konuda çok olasılık var, çünkü Dünya fizikçilerin dediği gibi kozmik atışların hedefinde olan bir gezegendir. Dolayısıyla dünyada ilelebet bir yaşam olması mümkün değil, hatta galaksimizde ve hatta Evren’de. Hepsinin bir sonu var.
Sonuç olarak Evren’in sonu kaçınılmaz.
Belki bir kara delik ya da nötron yıldızı da sonumuz dünyanın sonu olabilir. Bilimsel olarak baktığımızda insanlığın dünyayı terk etmesi kaçınılmaz görünüyor çünkü, o zamana kadar yok olmazsa, en sonunda Dünya, Samanyolu’nun merkezinde bulunan kara deliğin içine girecek, eğer o zamana kadar yok olmazsa bile buradaki yaşam yok olabilir.
Bu yüzden belki insanlık yakın gelecekte yeni bir yer bulacaktır yaşayabileceği. Bu arayış şimdiden başlamıştır. Birçok insan uzaylıları gördüğünü, uzay gemilerine tanıklık ettiğini, hatta onlar tarafından kaçırılarak daha sonra serbest bırakıldığını iddia ediyor. Belki de Dünya, kendi gezegenlerindeki yaşam şartlarını kaybetmiş ileri teknolojiye sahip uzaylılar tarafından ziyaret ediliyor ve burada yaşamaya devam edip edemeyeceklerini araştırıyorlar.
“Kepler” adlı uydu yıllardır dünyaya benzer gezegenleri arıyor ve Evren’de birçok gezegen buldu. Ancak bunlar çok uzak mesafelerde ve tam olarak Dünya’daki yaşam şartları ile tam olarak örtüşen gezegenler de değiller, bazı açılardan benzeşeler de. Ya büyüklükleri farklı -büyüklük farklı olunca örneğin Yerçekimi çok daha güçlü olabiliyor-, ya da yaşam koşulları. Yani tam olarak dünyaya uyan bir gezegen bulunacak elbette. Fizikçilerin hesaplamalarına göre sadece bizim galaksimizde akıllı yaşamın olduğu 40 milyona yakın gezegen var mınimum olarak ve bu sayı çok daha fazla olabilir. Bir de diğer galaksiler ve bütün evreni düşünürsek, bu sayı çok daha fazla çıkıyor.
Carl Sagan ve birçok bilim insanı Evren’de gelişmiş uygarlığa sahip milyonlarca türün olabileceğini söylüyorlar.
Problem şuradan kaynaklanıyor, Evren çok büyük ve bir yerden diğerine ulaşmak milyonlarca yıl alabilir. Solucan deliği gibi teorik çözümler var gibi görünüyor, ama yine de bir galaksiden diğerine ulaşmak hiç de kolay değil.
Evren’in bir yerinde yaşam olup olmadığı sorusu her zaman insanın aklını meşgul etmiştir. Ancak insanların çoğunluğuna baktığınız zaman, buna kendi gözleriyle görmeden inanmaz. Uzaylı varsa ya da herhangi bir yerde yaşam varsa o kendisi görüp dokunduktan sonra varlığına inanabilir. Bu İncil’deki Saint Thomas anekdotuna benzer.
Yani diyeceğim o ki, insanlar din kitaplarındaki birçok olaya inanıyorlar sorgulamadan, ama bilimsel olarak olası olsa da başka yerlerde yaşam olabileceğine gözleriyle görmeden inanmıyorlar. Buna kanıt istiyorlar, ancak dinsel olgular için kanıt istemiyorlar, sorgulamadan inanıyorlar.
Dünya benzerlik indeksine uygun olarak insanların yaşayabileceği gezegenlerden birkaçı öne çıkıyor Bunlardan birisi Gliese 832c. Dünyadaki yaşama benzer bir yaşam sürülebilecek bir gezegende Gliese 667 Cc. Bu gezegende gezegenin 3 güneşi var Dolayısıyla her şeyin 3 gölgesi var aynı zamanda.[v]
Mars’a yolculuk
Çok değil en geç 100 yıl içinde dünyanın elitleri, kolonileştirilmiş başka bir gezegene gitmek üzere gezegeni terk edebilirler. Hawking de, insanlığı 100 yıl içinde dünyayı terk etmesi için uyarmıştı. Birçok bilim insanı da benzer uyarılar yapıyor. Nüfus fazlalığı, su sıkıntısı, olası nükleer savaş, yapay zekâ, hastalıklar, ve çevre kirliliği ve birçok başka içsel ve dışsal faktör sayılabilir bunun nedeni olarak. 2100 yılında insanlığın nüfusu 12 milyara dayanacak. Kapitalizm şartlarında dünya bu yükü taşıyamayacak. Ama elitler, dünyayı terk ettiklerinde geride yaşanmaz bir gezegen bırakacaklar. Onun için şimdiki iktidar savaşları, yerel ve küresel egemenlik savaşları ne kadar boş. Bu gezegen kimseye kalmayacak. Uğruna kavga edilen bu topraklar, ne bu evler, ne bu arabalar, mal mülk kalacak geriye. Ne de dev nükleer santraller, ülkeler, sistemler hepsi çökebilir bir anda. Distopik bir filme benziyor değil mi, ama ne yazık ki gerçeğe dönüşebilir yakinda. Felaket habercisi değilim, yalnızca geleceği araştırıyor, öğreniyor ve fütürist bilim insanlarına kulak veriyorum.
2024 ve 2030 insanlı Mars yolculuk projeleri var.[vi] Mars yolculuğunun süresi ise 80 ile 150 gün arası olması hesaplanıyor. Bu sürenin daha uzun gelecekte 30 güne inmesi planlanıyor. Elon Max, Mars’ta kendi kendine yetebilen bir koloni 50 yıl içinde kurmayı planladıklarını söylemişti. Ancak bu süre çok daha kısa olabilir. Mars’ta 40 ile 100 yıl arasında 1 milyon nüfusu en az bir koloni kurulması hedefleniyor.[vii]
Mars gezegenine insanlı uçuşlar 2024 yılında başlayacak. Şimdilik bilet fiyatı ise 200 bin dolar. 2100 yılına kadar yaklaşık 1 milyon insan nüfuslu bir koloni kurulması düşünülüyor.
Elon Musk’ın da içinde yer aldığı kişiler oraya yerleşecekler. Ancak Mars gezegeni dünyadan birçok açıdan farklı. Örneğin bu gezegenin manyetik bir alanı yok. Dolayısıyla direkt olarak güneşten gelen radyasyon hiçbir manyetik alanla karşılaşmadan gezegene girebiliyor, bu da insan vücudu için çok ölümcül.
Bir diğer tehlike ise Mars’ın zeminindeki kimyasal bileşenler ve toz. Bu da insan için çok zararlı. Dolayısıyla Mars’taki ortam insan için dünya gibi uygun değil. Ayrıca başka sorunlar da var. Ancak buna yönelik bazı çözümler öngörülüyor. Örneğin Mars’ın dış tarafında yapay bir manyetik alan oluşturulması ve böylece güneşten gelen radyasyonun direkt olarak gezegene uğramadan yönünün çevrilmesi gibi. Yine bu koloni şehirler üzerinde bir koruyucu şeffaf tabaka düşünülüyor. Bu da radyasyon geçirmeyen ve oksijenli bir tabaka düşünülüyor.
Benim asıl ilgimi çeken şey şimdiden bazı bilim insanlarının birtakım enzimler hazırlaması Mars’a gidecek yolcular için, bu enzimler insan vücudunda yavaş yavaş değişime, evrime neden olacak. Enzimlerle radyasyona daha dayanıklı ve oradaki ortama daha uyumlu fiziksel olarak bir yapıya bürünecek insan. Örneğin daha az oksijenle yaşayabilen bir insan tipi.
Böyle böyle giderek örneğin 10 bin yıl sonra bir bakacağız, Mars’ta yaşayanlar artık insan değiller, fiziksel ve belki de mantalite olarak tamamen değişmiş ve başka bir tür olacak. Orada doğan kuşaklar ve dünyada kalan insanlar arasında belirgin bir tür farklılığı ortaya çıkacak. Oradaki yaşama ayak uydurmuş, uyum sağlamış insanlar – ki bunlar artık insan olmayacak- dünyadaki insanlardan çok daha fazla radyasyona ve birtakım manyetik etkilere karşı dayanıklı ve belki de daha az oksijenle yaşayabilecek türde varlıklar olacaklar. Yani oraya giden insan tamamen başka bir türe dönüşecek Bu da bana çok ilginç geliyor düşündüğümde. İnsan bir anlamda Harari’nin kitabının ismi gibi ‘Homo Deus’ olacak. Yani insan giderek tanrılaşıyor ve hem dünya dışındaki uzaya müdahale edebilecek kapasiteye geliyor yavaş yavaş. Ve hem de kendi evrimsel gelişimini hızlandırabiliyor. Bu da insanın sonu olabilir.
Baştaki soruya dönersek, Evren’in sonu insanın sonu mudur? Eğer insan türü, yalnızca dünyadan, Samanyolu Galaksisi’nden değil, Evren’den de çıkmayı başaramazsa, bilim insanlarının öngördüğü gibi bu onun sonu olabilir. Hatta onun sonunu bizzat kendisi, daha dünyadan çıkmadan dünyada getirebilir.
Devam edecek…
Erol Anar
Aralık 2018
Paraná
Dipnotlar
[i] Kaku, age, sayfa 15.
[ii] https://science.nasa.gov/astrophysics/focus-areas/what-is-dark-energy
[iii] Karanlık madde ve karanlık enerji evrenin esrarengiz bilinmeyenleri popüler bilim TV
[iv] Gözlemlenebilir Evren, Vikipedi.
[v] Evrende 4 boyut ve Ötesi boyutlar arası geçişler görünmeyen boyutlara, Popüler Bilim TV
[vi] Artık Mars’a gidiyoruz 2024 v2030 insanlı Mars yolculuk projeleri, Popüler Bilim TV
[vii] Gelecekte dünyayı terk edersek hangi ötegezegenler de yaşama, Popüler Bilim TV
Kaynakça:
Kitaplar:
Brian Greene: Evrenin Dokusu: Uzay Zaman ve Gerçekliğin Dokusu, Tübitak Yayınları, Birinci Baskı: 2010-12-01, Ankara.
Brian Greene: Evrenin Zarafeti, Tübitak Yayınları, Ankara.
Jacob Bronowski: İnsanın Yükselişi, 2. baskı: Çeviren: Aykut Göker, Say Yayınları, Ankara, 2009.
Nietzsche: Ecce Homo, YKY Yayınları, Çeviren: Can Alkor, Ocak 2000, Istanbul.
Yuval Noah Harari: Homo Deus Yarının Kısa Bir Tarihi, Kolektif kitap, 1. Baskı, İstanbul, sayfa 429.
Carl Sagan: “Kozmos”, YKY Yayınları, 3. Basım Ekim 1998, İstanbul.
Carl Sagan: Karanlıkta Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı, YKY Yayınları, 3. Basım Ekim 1998, İstanbul.
Stephen Hawking: Ceviz Kabuğundaki Evren, Alfa Yayıncılık, 2002, İstanbul.
Stephen Hawking: Büyük Tasarım, Doğan Kitap, 7. baskı / Nisan 2012, İstanbul,
Stephen Hawking: Zamanın Daha Kısa Tarihi, Doğan Kitap, 1. Baskı: Ekim 2006, İstanbul.
Michio Kaku: “Geleceğin Fiziği”, Çevirmen: Hüseyin Oymak, Yasemin Saraç Oymak,Odtü – Popüler Bilim Dizisi, 2016, Ankara.
Michio Kaku: Olanaksızlığın Fiziği, Odtü Yayınları, 3. Başım: Ekim 2015, Ankara, sayfa 335.
Michio Kaku-Jennifer Thompson: Einstein’dan Ötesi, Odtü Yayınları,, 5. Basım Mart 2016, Ankara.
Bilgi Bilinç ve Yapay Zekâ.
Jean-Paul Sartre: Varlık ve Hiçlik, İthaki Yayınları, 4. Baskı, Kasım 2011, İstanbul.
Richard Feynman: Fizik Yasaları Üzerine, Tübitak Yayınları, 2000, Ankara.
Bertrand Russell: “Felsefe Sorunları”, Kabalcı Yayınevi, Üçüncü Basım: Kabalcı Yayınevi, 1994.
Jean Baudrillard: Tam Ekran, YKY Yayınları, Çeviren Bahadır Gülmez 2. Baskı:İstanbul, Mart 2002.
Jean Baudrillard: Simülakrlar ve Simülasyon, Çeviri: Oğuz Adanır Doğu Batı Yayınları, 6. Başım: Ekim 2011 Ankara.
Michel Foucault: “Kelimeler ve Şeyler”, Bölüm: Vİ, İmge Kitabevi Yayınları, 2, Baskı: Ekim 2001,
Martin Heidegger: Varlık ve Zaman, Agora Kitaplığı, İkinci Baskı Nisan 2011.
Martin Heidegger: Zaman ve Varlık, A Yayınevi, Şubat 2001, Ankara.
Belgesel Filmler:
“O Futuro da Vida em Um Milhão de Anos”, Portugues, You Tube.
The World’s Future in 2100 – An Amazing Future for Humans, You Tube.
O futuro da humanidade, Yuaval Noah Harari, You Tube.
Robô diz que quer destruir Humanos.
Michio Kaku: The Future of Humanity, You Tube.
Two robots debate the Future of humanity
Viagem no tempo,
Michio Kaku Sicim teorisini Açıklıyor videosu, You Tube.
Venüs Gezegeni Türkçe belgesel.
Samanyolu Galaksisi, YouTube.
Gelecekte insan ve teknoloji National Geographic belgeseli.
Nat Geo, Geleceğe Doğru Akıl Karmaşası ve Belgesel Kuşağı. You Tube.
Comparação do tamanho das Estrelas 2
Big Bang Nat Geo Uzay Belgeselleri.
Zarif Evren Sicim Teorisi Belgeseli, 19 de fev de 2018.
Stephen Hawking ve her şeyin teorisi,
Zamanda yolculuk yapabilir miyiz Stephen Hawking ile National Geographic
Gelecekte insan olacak mı?, Yuval Harari, You Tube.
Paralel evrende yaşamak uzay belgeseli.
11 boyut ve Paralel Evrenler Evrenin Boyutları, You Tube.
Paralel Evrenler ve Rüyalar, Diğer Dünyalar Dejavu Popüler Bilim TV belgeseli.
Makaleler ve Haberler:
Hawking, Öldükten Sonra Tanrı ve Süperinsanlar Hakkındaki Nihai Tahminlerini Yayınladı, Peki Uzmanlar Ne Düşünüyor?, popşçi.com.tr
Endüstri 4.0’a karşı Toplum 5.0’i gelecekte neler bekliyor?, Ilgin Yorulmaz, 20 Ekim 2018, https://www.bbc.com/turkce
Bilime Göre Varlık Nedir? http://www.felsefe.gen.tr
Vernor Vinge tarafından yazılan, “Yaklaşan Teknolojik Tekillik: Post-İnsan Döneminde Nasıl Hayatta Kalınır” başlıklı makale.
Yapay Zekâ Turing Testini Geçti, 9 Haz 2014 Güncelleme 06:44 TSİ, http://www.aljazeera.com.tr/
By John Wenz: Our first contact with aliens might be with their robots, June 28, 2018, https://www.popsci.com
By Clay Dillow: How scientists will use artificial intelligence to find aliens, November 21, 2016, https://www.popsci.com
Humanity’s days are numbered and AI will cause mass extinction, warns Stephen Hawking, by Sean Martin, Nov 3, 2017, https://www.express.co.uk
“Two robots debate the future of humanity”, Sophia, an A.I. robot on The Tonight Show, You Tube.
The First ‘Robot Citizen’ in the World Once Said She Wants to ‘Destroy Humans’, By Chris Weller, Published on Oct 26, 2017, www.inc.com
Kardashev Ölçeğinin Kısa Bir Açıklaması: İnsanlık Gerçekten Ne Kadar Gelişebilir? – Fizikist
İnsan bedeni gelecekte nasıl bir evrim geçirecek? – Popular Science
Sahte Videolar Üreten Bir Yapay Zekâ, Bildiğimiz ‘Gerçekliğin’ Sonunu Getirebilir – Popular Science
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45899776
Stephen Hawking’den yeni makale: Sıradan insanların sonu gelecek | Gazete insan, 18 Ekim 2018.
‘Tanrı parçacığı’ buluşu doğrulandı, bbc.com
tr.wikipedia.org
Kardashev Ölçeğinin Kısa Bir Açıklaması: İnsanlık Gerçekten Ne Kadar Gelişebilir? – Fizikist
Fas’ta Bilinen En Eski Homo Sapiens Kalıntıları Bulundu, Yazar: Erman Ertuğrul Tarih: 8 Haziran 2017, http://arkeofili.com
Büyük Çöküş, vikipedi.
Adam Becker, Dergi- Evrenin sonuna dair dört teori, 16 Haziran 2015, https://www.bbc.com/turkce
Dijital diktadan korkun, Ece Piroğlu, 01 Kasım 2018 Perşembe, Cumhuriyet gazetesi, http://www.cumhuriyet.com.tr
Gates: İnsanlık yapay zekâdan kaygı duymalı, 30 Ocak 2015, https://www.bbc.com.
Robotlar, robot üretecek!, 30 Ekim 2018, www.gercekgundem.com
M Kuramı, vikipedi.
Fizikte Kriz: Süpersimetri CERN Testini Geçemedi, Kozan Demircan, 27/06/2016,https://khosann.com
Çoklu Etkileşimli Evrenler Teorisi : Bilim İnsanları Paralel Evrenlerin Varlığını ve Etkileşimini İleri Sürüyor, Gerçek Bilim, Oğuz Sezgin, 2 Kasım 2014, https://www.gercekbilim.com
Evren’in Hiçlikten ve Kendiliğinden Oluşabileceğine Dair Matematiksel Kanıt!, 25/10/2014 00:43, 25/10/2014 00:43
Adam Becker: DERGİ – Evrenin sonuna dair dört teori, 16 Haziran 2015, www.bbc.com