Ancak 18 yaşımdan sonra yalnızca edebiyat okumanın insanı bir noktaya kadar geliştirebileceğini, ama orada tıkanacağımı anladım. Farklı araştırma inceleme kitapları okumak gerekiyordu: Felsefe, ideoloji, fizik, sanat, psikoloji, tarih, bilim, sosyoloji vb…
Zaman zaman okurlarımdan mesajlar alırım, kendilerine kitap tavsiye etmemi ve de beni etkileyen kitapları öğrenmeyi isterler. Bazı okurlarımın beğendiğim, sevdiğim kitapları öğrenmeyi isteyecek kadar bana önem verdiklerini görmekten mutlu olurum. Bu yüzden böyle sorularla sık sık karşılaşınca, böyle bir yazı kaleme almaya karar verdim. Tabii ki bu yazı, sevdiğim ve beni etkileyen kitaplar konusunda çok yeterli olamayacak. Çünkü o kadar çok yazar ve filozof var ki sevdiğim, böyle bir yazıda hepsinden söz etmem mümkün değil.
Diğer yandan kitap tavsiye etmeyi sevmem. Çünkü milyonlarca kitap var ve bu milyonlarca kitabın ancak çok küçük bir bölümünü okuyabiliriz. Kişilerin düşünceleri, zevkleri ve istekleri farklı olduğu için farklı kitapları tercih edebilirler. Ama en azından bu yazıda kendi sevdiğim, beğendiğim ve beni etkileyen yazar ve kitaplardan söz edeceğim bazı okurlarım için.
Bazı kitaplarımda yazmıştım, okumaya erken yaşlarda başladık. Özellikle babamın evde dünya klasiklerinden oluşan bir roman koleksiyonu vardı. Rus, Güney ve Kuzey Amerikalı yazarların kitapları özellikle. O yüzden roman okuyorduk daha çok çocuklukta ve ilk gençlik çağında. Önemli dünya klasiklerinin çoğunu da o dönemde okumuştum böylelikle. Bir kısmını ise yıllar sonra tekrar okudum. Edebiyat anlamında en beğendiğim yazarların başında bu anlamda Dostoyevski gelir. Onun insanın iç dünyasını çözmeye, anlamaya yönelik çabaları ve iyi’nin içindeki kötü ve kötü’nün içindeki iyiyi araması beni etkilemiştir. Özellikle onun üç kitabını da birkaç kez okumuşluğum var ve beni etkilemiştir: “Suç ve Ceza”, “Karamazov Kardeşler” ve “Yeraltından Notlar”. Yine Tolstoy’dan “Anna Karenina”, Turgenyev’den “Babalar ve Oğullar” ve Gogol’dan “Ölü Canlar” etkilendiğim romanlardandır. İvan Gonçarov’un “Oblomov”u, Şolohov’un “Don Kıyısında Hasat” kitapları o dönem etkilendiğim kitaplardandı.
Amerikan yazarlarına gelince, başta John Steinbeck, “Sardalye Sokağı”, “Gazap Üzümleri””, “Yukarı Mahalle”, Jack London’dan ise “Vahşetin Çağrısı”, “Beyaz Diş”, “Demiryolu Serserileri”, “Martin Eden” etkilendiğimiz kitaplardandı. Özellikle Steinbeck ve Jack London ilk gençlikte en sevdiğimiz yazarlardı serüvenci anlatımlarından dolayı. Serüvenci ruhlarımız onlarla birlikte uzaklara akıyor, Ay Vadisi’nde soluklanıyor, serserilerle trenlerde kaçak yolculuklar yapıyor, altın arıyor ve yoksul tarım işçileriyle birlikte uçsuz bucaksız ovalarda çalışıyorduk. Onların yanısıra başka sevdiğimiz Amerikalı yazarlar da vardı. Bunlardan birisi olağanüstü yalın anlatımıyla Harold Robbins ve ünlü “Baba” kitabının yazarı Mario Puzo idi. Puzo’nun “Aptallar Erken Ölür” kitabını çok sevmiştim. Hayatın zaten kaybedilmiş basit bir zar atışından başka bir şey olamadığını anlatıyordu.
Yine Güney Amerikalı yazarlardan Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık”, Isabel Allende”den “Ruhlar Evi” Llosa’dan “Kentler ve Köpekler”i ve elbette José Mauro de Vasconcelos’dan “Şeker Portakalı”nı unutmak mümkün mü? Brezilya’nın Yaşar Kemal’i olan Jorge Amado’dan “Tarçın Kokulu Kız”, “Kum Kaptanları” sevdiğim kitaplardı.
Yine Albert Camus sevdiğim yazarlardandır. özellikle “Yabancı”, “Başkaldıran İnsan”, “Veba” sevdiğim kitaplarındandır. Herman Hesse severim, özellikle “Siddhartha”, “Bozkır Kurdu” çok etkilemişti beni. Kafka severim, en çok etkilendiğim yapıtı elbette “Dönüşüm”dür, Gregor Samsa bir sabah yatağında uyanır ve bu edebiyatta bir devrime neden olur. Yine Victor Hugo’nun “Sefiller”i, Balzac’ın “Vadideki Zambak’i etkilendiklerimdendir.
Elbette Jean Jacques Rouessau okumadan olmaz. Özellikle üç önemli kitabını sevmiştim: “Toplum Sözleşmesi”, “Yalnız Gezerin Düşleri” ile “İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı”. Erasmuş’un “Deliliğe Övgüsü” de çok önemli kitaplardandı. Yİne Platon kitapları önemliydi okuduklarım arasında ve de Aristoteles. Platon’un ünlü “Devlet”i, ile “Sokrates’in Savunması” kitapları. Aristoteles’ın “politika” başlıklı kitabını da saymak gerek etkilendiklerim arasında.
Charles Bukowski, son derece değişik bir yazar olarak beni etkiledi. Çünkü diğer yazarlar gibi kendisini aziz olarak göstermiyor, kimseyi umursamadan sansürsüz doğrudan bir yazım tarzı vardı. Argo kullanıyordu. Kimseyi iplemeyen tavrı ve doğrudanlığı beni etkilemişti. Hâlâ da etkiler. Tüm kitaplarını okumuştum. İlk aklıma gelen sevdiklerim: “Ekmek Arası”, “Kadınlar”, “Pis Moruğun Notları.”
Ancak 18 yaşımdan sonra yalnızca edebiyat okumanın insanı bir noktaya kadar geliştirebileceğini, ama orada tıkanacağımı anladım. Farklı araştırma inceleme kitapları okumak gerekiyordu: Felsefe, ideoloji, fizik, sanat, psikoloji, tarih, bilim, sosyoloji vb… Dolayısıyla bu ilk dönemimde Marx ve Lenin kitapları okumaya da başladım. Daha sonra bu ilgi anarşist filozof ve yazarlara uzandı: Kropotkin, Bakunin, Emma Goldman… Tarih ve üniversitede birkaç yıl devam ettiğim antropoloji kitapları da okumaya başladım: Özellikle Bozkurt Güvenç’ten “İnsan ve Kültür”, Metin Özbek’ten “İnsan Ve Irk,” Desmond Morris’den “Çıplak Maymun”, ve bir klasik: Gordon Child’ın “İnsan Nasıl İnsan Oldu” kitaplarını yanısıra birçok başka kitap…
Yine bu çerçevede yavaş yavaş kendimi geliştirirken, karikatür ve resim çalışmalarıma son vererek, kendimi yalnızca yazma alanına adamaya karar verdim. Bu anlamda önümde iki yol vardı: Edebiyat ve araştırma inceleme. Bu iki yolda da bir şeyler yapmaya çalıştım. Çünkü edebiyatın yeterli olmadığını anlamaya başladım tek başına. Kendimi entelektüel alanda geliştirecektim yapabildiğim ölçüde. Bu anlamda sosyoloji, felsefe kitapları okumaya başladım yavaş yavaş. Özellikle son yıllarda Michel Foucault beni etkiledi. Her görüşüne tamamen katılmasam da çok özgün bir filozof olarak üzerimde etki sahibi oldu. Özellikle “Hapishanenin Doğuşu”, “Deliliğin Tarihi” ve bazı diğer kitaplarıyla. Yine bir başka postyapısalcı olan Gilles Deleuze de okudum, özellikle “Felsefe Nedir?”, “Kapitalizm ve Şizofreni” kitaplarını, onlardan bir ölçüde etkilendim. Ve Derrida’dan, “Marx’in Hayaletleri”, Heidegger’den “Varlik ve Zaman”, Sartre’dan “Duvar”, “Bunaltı” “Edebiyat Nedir?”.
Yine Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt”, “Ecce Homo” kitaplarından etkilendim. Yine etkilendiğim bir filozof da, Bertrand Russell oldu. Onun hemen tüm kitaplarını okudum bu anlamda. “Felsefe Nedir?”, “Batı Felsefesi Tarihi”, “Aylaklığa Övgü” kitapları beni etkiledi.
Bu sıralarda araştırma inceleme kitapları da yazmaya başladım, özellikle insan haklarıyla ilgili, çok çeşitli kitaplar okumaya çalışıyordum.
Entelektüel anlamda kendimi yetiştirme kaygısıyla çok çeşitli okumalar yapmaya başladım bir yandan, Özgür Üniversite dergisine yazılar kaleme alıyordum. Gombrich’in “Sanatın Öyküsü” kitabından sonra sanat ile ilgili birçok kitap okumuş ve etkilenmiştim. Klee’nin “Modern Sanat” kitabından Tolstoy’un “Sanat Nedir?” kitabına, sanat tarihi ansiklopedilerine kadar birçok şey okudum okuyorum, sanat alanında. Son yıllarda ise, çağdaş sanat ile ilgili okumalar yaptım. Birkaç kitap ismi saymak gerekirse, Ahu Antmen’in “20. Yüzyıl Batı Sanatı” ve “Sanat Tarihi ve Feminist Eleştiri” kitaplarını sevdim. Yine Adnan Turani’den Dünya Sanat Tarihi” kitabını beğenmiştim. Yine Paul Klee’den “Modern Sanatın Öyküsü” kitabı önemli. Rollo May, “Yaratma Cesareti”,Walter Benjamin , “Sanatta ve Edebiyatta Eleştiri” kitaplarını sevmiştim. Schopenhauer, “Güzelliğin Metafiziği”, Bourdieu, “Sanatın Kuralları”, Kandinsky, “Sanatta Ruhsallık Üzerine”… Yine Van Gogh ile ilgili, “Mektuplar” ve pekçok baska kitap okudum. Bunlar ilk aklıma gelen sevdiğim sanat kitapları.
Tarih, Türk edebiyatı, psikoloji, sosyoloji ve bilimsel konularla ilgili beğendiğim, okuduğum kitaplar konusuna ise bu yazının ikinci bölümünde devam edeceğim. Çok eksik bir yazı oldu ama, dediğim gibi ilk aklıma gelenler bunlardır.
Devam edecek…
Erol Anar