Bizim dükkânın yanında Kürt Yaşarların sahibi olduğu Dağıstanlı seyahat acentası vard;ı, onun hemen yanında da bir kahvehane. Yaşar’ın bütün kardeşleri, Murat, Ferhat ve diğerleri burada çalışırlardı. Kardeşlerin içinde en popüler olanı Murat idi, herkes onu “Kürt Murat” diye çağırırdı.
Tag: Havza- Samsun
Gol Oldu!
Daha önce bir öykümde de belirttiğim gibi, 12 Eylül sonrası cunta iktidarının yönlendirmesiyle, Anadolu’nun her yerinde futbola özel önem verilmiş ve gençleri özellikle “politikadan uzak tutmak amacıyla” futbol takımları kurulmuş, bu amaçla futbol turnuvaları düzenlenmiştir. Bu politika, hayata geçirilmişti o dönem. Futbol bir anda herkesin tutkusu haline gelmişti. Havza’da da yerden biter gibi, birçok futbol takımı kurulmuştu o dönemde.
Kolay Gelsin!
O zamanlar on iki yaşındaydım. Sağ dizimden ameliyat olmuştum ve ayağımda alçı vardı. Okuldan da izinliydim bu nedenle, rapor almıştım. Arkadaşlarım geliyor ve onların yardımıyla evimizin kapısının önüne çıkıyordum. Burada arkadaşlarımla sohbet ediyor, Balo`yu, Sarı Recep Usta`yı ve mahalleden gelip geçenleri izleyerek vakit geçiriyordum.
Karakolda Marlboro Var!
Nezarethanede öyle bankta otururlarken, Paşa elini bankın altına koymuş, birden orada bir şey olduğunu hissetmiş. Bir bakmış ki iki adet Marlboro sigarası ile iki kibrit çöpü ile kibrit kabı parçası var. Birden çok mutlu olmuşlar. Altın bulmuş gibi sevinmişler.
Öz Oğluna Bile Sırtını Dönmeyeceksin
Lafının burasında biraz durdu, ıslak bezi ensesine koydu, birkaç yudum su içtikten sonra sözlerine devam etti: “Bahadır bizim küçük oğlan, sen tam ben yemek yerken, ben görmeden arkama geç ve bütün gücünle arkadan bana bir kafa at. Bahadır oradaydı, o an anladım bana onun kafa attığını. Çocuğu elime alıp, bir temiz dövdüm. Sonra da pişman oldum.”
“Yaz Tahtaya Bir Daha”
Havza’da, eskiden sürgün edilmiş gayri-müslimlerin altınları gitmeden gömdükleri yolunda efsaneler vardı. Hatta bir otelin sahibinin, gayrı-müslimlerin terk ettiǧi bir evde, duvarı başka bir nedenle kazarken orada birden altınlara rastladıǧı ve böylece zengin olduǧu yönünde hikâyeler anlatılırdı. “Kazmayı vurmuş, duvardan altın fışkırmış” diye anlatırlardı.
Bayat Ekmek
Bunun üzerine Fuat tekrar barın arkasına geçer, içmeye başlar. Bir yandan da adamı süzmektedir. Adamın küfür etmesi içine oturmuştur. Gerçi kendisi adama yanıt vermiş altta kalmamıştır, ama yine de bu olaya canı sıkılmıştır. Adam hayatının hatasını yapmıştır, Fuat’a uymaması gerektiğini sonradan iyi öğrenecektir. Adam, balığını bayat ekmekle yiyerek rakısını içmektedir. Başka şeyler düşünmektedir, muhtemelen Fuat ile yaşadığı tartışmayı çoktan unutmuştur. Fuat ise tam tersine, adama bakarak içmeyi sürdürmektedir.
Okulda Sıradan Bir Gündü
O gün de şarkı, türkü söylüyor eğleniyorduk sınıfta. Memduhiyeli Çerkeslerden sınıf arkadaşımız Adnan şu şarkıyı söylemişti:
“Gençlik başımda duman
İlk aşkım ilk heyecan
Kovaladıkça kaçan
Ateş böceği misin?”
Böyle şarkılar yüreğimizi oynatırdı ve o zamanlar modaydı. Hepimiz bir kıza aşıktık, ama saf duygularla ve daha çok platonik olarak.
Kazlar
İt Tamer, bir gün yine bizim dükkâna gelmişti. O da Karşıyakalı idi. Konuşmayı severdi. Çayını yudumlayarak hemen anlatmaya başladı:
“Karşıyaka’da bizim bir zamanlar bakkal dükkanımız vardı. Ben duruyordum o sıralar dükkanda. 17-18 yaşlarındaydım. Mahallede cinsel olarak ilgi duyduğum çok sayıda kız vardı. Ne de olsa aslan gibi uzun boylu yakışıklı çocuğum.”
Balık İni
Aşaǧı Mahalle’de kendisinin evinin hemen biraz uzağında Samsun yolunda artık işlemeyen, benzinliği vardı. Kapanmıştı yıllar var burası. Bu benzinliğin altında büyük bir balık ini olduğu söylenirdi, orada sık sık oltayla balık tutardık. Bazen orta büyüklükte balıklar tuttuğumuz olurdu orada. Bazen de gençler bu ine dalar elleriyle ve çuvallar ile balık tutmaya çalışırlardı. İnin diplerinde büyük balıklar olduğu söylenirdi.