Nezarethanede öyle bankta otururlarken, Paşa elini bankın altına koymuş, birden orada bir şey olduğunu hissetmiş. Bir bakmış ki iki adet Marlboro sigarası ile iki kibrit çöpü ile kibrit kabı parçası var. Birden çok mutlu olmuşlar. Altın bulmuş gibi sevinmişler.
Tag: Erol Anar
İngilizce Dersi
O geceye kadar dersler devam etti. O gece ders sırasında Nejdet ile gözgöze geldik ve gülmeye başladık. Fikri amca bir süre tavana bakarak “La havle!” çekerek tahammül etti bu duruma. Gülmemek için dudaklarımızı ısırıyorduk ama nafile. Gülme krizine girmiştik.
Öz Oğluna Bile Sırtını Dönmeyeceksin
Lafının burasında biraz durdu, ıslak bezi ensesine koydu, birkaç yudum su içtikten sonra sözlerine devam etti: “Bahadır bizim küçük oğlan, sen tam ben yemek yerken, ben görmeden arkama geç ve bütün gücünle arkadan bana bir kafa at. Bahadır oradaydı, o an anladım bana onun kafa attığını. Çocuğu elime alıp, bir temiz dövdüm. Sonra da pişman oldum.”
Her Aidiyetimiz Benliğimiz Üzerindeki Bir Prangadır
Sağdan sola, ulusalcıdan dinciye herkes bireyin özgün ruhunu yok etmiş ve tek bir şey istemiş o da itaat. Bu kolaylarına geliyor. Sıradan insanlar istiyorlar itaat edecek, sorun bu.
Varoluşsal Birkaç Not
İktidar, kariyer ve paranın peşinde koşar çoğu insan. Kumu ellerine alıp Pessoa’nın dediği gibi onu altın tozuymuş gibi düşünürler iktidar, para ve kariyer peşinde koşarken. Ama bir gün gelir ki, ellerindekinin sadece kum olduğunu görürler kaçınılmaz olarak. Neyi elde ederlerse etsinler, elleri boş kalacaktır sonunda, kaçınılmaz sondur bu. İşte size boşa harcanmış hayatlar. Bir hiç için harcanmış, kuma adanmış hayatlar.
Her Vagonu Ayrı Bir Yöne Giden Tren
Şimdi hâlâ Havza istasyonunda yürüyen bir çocuğum ben, aynı zamanda da çok uzaklardayım Geçenlerde burada yayınladığım “Aşağı Mahalle” adlı henüz yayınlamadığım kitabımdan “Demiryolu Çocukları” başlıklı
Gerçeğe ve Hakikate Giden Yol Reddetme Kültürüyle Başlar
Bir şeyleri reddetme eğilimi çocukluğumdan bu yana benim bir özelligim oldu. Bana dayatılan herhangi bir şeyi mahalle, devlet, ya da başka güçlerin baskısıyla kabul etmem mümkün değil. Ben kendim özgürce seçmeliyim kendi düşüncelerimi. İnsanı başkalarından farklı kılan kendi öz kimliğine yaklaştıran düşünce ve eylem, önce her şeyi ve herkesi reddetme kültürü ile başlıyor.
“Demiryolu Çocukları”
Kışın demiryolu bir başka güzel olurdu. Açık bir yol olduğundan okula giderken ayaz yüzümüzü adeta keser, yüzümüz kıpkırmızı olur, adeta kulaklarımızı parmaklarımızı hissetmezdik başımızdaki bere ve elimizdeki eldivene rağmen. Bazen köpeklerimiz de bizi takip eder okula kadar gelirlerdi. Özellikle tüylü güzel av köpeğimiz Ceylan bizi takip etmeyi ve demiryolu kenarında yürümeyi çok severdi. Ben ara sıra geriye döner parmağımla evin bulunduğu yönü gösterir ve ,
“Büyük Oyun” Retoriği Üzerine
Bu “dış güçler” politikası her daim özellikle totaliter ülkelerde uygulanır. Çünkü içeride böylece manipülasyon yapmak ve gerçeği farklı göstermek mümkün olurken, aynı zamanda milliyetçilik ve din de kullanılarak hükümet kendi taraftar kitlesini kemikleştirir. Hatta kendine taraftar olmayanları bile kendi yanına çeker. Bu söylemler baktığımız zaman çoğunlukla da iktidarlar açısından başarılı olmuştur. En azından bir süreliğine. Ama hep bu söylem ilelebet başarılı olamaz.
Egosantrik Uçurum
doğrular yumurta gibi tokuşturulmaz
fakat tokuşturulsa
birisi kırılır
bazen ikisi de