Yaşadığı dönemde çok etkili ve ünlü bir filozoftu. Hatta Albert Einstein, “Büyük düşünürler her zaman orta zekâlı insanlardan şiddetli muhalefet görmüşlerdir.” sözünü Russell’ı desteklemek için yazdığı mektupta kullanmıştır. Okunması ve anlaşılması gereken önemli çağdaş filozoflardan birisidir Russell.
Tag: Bertrand Russell
Felsefe Nedir – Bertrand Russell
Gerçekte iki türlü kullanımı var felsefenin. Birincisi, bilimsel bilgilerimize mal edemediğimiz konularda kurguyu sürdürmek; çünkü bilim, insanlığı ilgilendiren —ya da ilgilendirmesi gereken— konuların sadece pek küçük bölümüdür. Bilimin, hiç olmazsa şimdilik, bizi pek aydınlatamadığı daha pek çok ilginç nokta var; zaten bilinen bir şeyin dolayında hayaller kurmaya kalkmak bence yazıktır. Evren üstüne kafa yormak, varsayımlarla sınırlarını daraltmak, işte felsefenin uygulanabileceği alanlardan biri.
Toplum İçinde Özgürlük – Bertrand Russell
Özgürlük, en soyut anlamıyla, isteklerin gerçekleşmesini önleyen dış engellerin yokluğu demektir. Bu soyut anlamda, gücü en üst düzeye çıkararak, veya istekleri en alt düzeye indirerek özgürlük artırılabilir. Birkaç gün yaşayıp sonra da soğuktan ölen bir böcek bu tanıma göre tam özgür sayılabilir. Soğuk onun isteklerini değiştirebileceği için, olanaksızı başarmak gibi bir isteği bir an bile olmayacaktır.
İtaat Üzerine
Bazı insanlar Adler’in dediği gibi uşak ruhludur, hatta çoğu insan böyledir. Böylesi prototip kendisine bayraklaştıracak bir lider, kurum arar. Ve ona sığınarak, onu savunarak sefil ömrünü yaşar gider. Artık bütün iradesini bu kişiye, kuruma devretmiştir. Aslında bireyi bu hale getiren, gerçekte sistemin kendisidir. Çünkü birey bilmektedir ki, itaat etmediği zaman başına çok kötü şeyler gelecektir. O zaman bu iki prototip tarihsel şartların da bir araya gelmesiyle buluşur, lider ve ona itaat eden, hatta tapan kitle.
Tek Başına Kalmayı Göze Alamayan Gerçeğe Ulaşamaz
Onun için çelişkiler, sanki çelişki değil de, hayatımızın doğrularıymış gibi davranırız. Sorgulamaya kalkarsak aslında dünya görüşümüz ile davranışlarımızın ne derece çelişkiler içinde olduğunu görürüz ve bu hiç de hoşumuza gitmeyecektir. Hatta dünya görüşümüzün bile yarım yamalak ve yerine oturmayan bir görüş olduğunu keşfedebiliriz biraz sorgularsak. İşte onun çoğu insan bu sorgulamadan, vebadan kaçar gibi kaçar. Gözlerini kapatıp yoluna devam eder, sanki her şey yolundaymış gibi. Sorgulamaktan kaçamadığımız ve köşeye sıkıştığımız zaman ise, en ucuz ve kaba, genel bazı açıklamalar getiririz kendimizce ve hemen sorundan aceleyle uzaklaşırız, sanki her şeyi çözümlemişiz gibi.
Geleceğin Toplumu: Varlık, Hiçlik ve Gerçeklik
Çünkü bugün bildiğimiz bir bilginin yanlış olabileceğini bize söyleyen tek şey bilimdir. Ne ideolojiler, ne de dinler bunu yapabilir. Ama bilim bunu kanıtlamışsa, kolaylıkla yapar. Çünkü bilim gerçekliğin arayışıdır. Bilim, dün doğru olarak bilinen bir bilginin, aslında yanlış olduğunu hiçbir komplekse kapılmadan açıklar. Fakat ideoloji, din ve inançlar bu noktada bunu kabul etmekte sıkıntı çeker ve gerçeği dışarı atabilirler. Bu nedenle ideolojiler de, tıpkı dinler ve inançlar gibi skolastik, dogmatik bir yapıya dönüşebiliyor.
İktidar Savaşları ve Entelektüel Tavır
Böyle dönemlerde hükümetler, sokaktaki “kendisine karşı” insanların çoğunu bile milliyetçilik, din, vatan, devlet ve başka kavramlarla etkiler, yanına çeker. Hükümetler genelde bu dönemlerde, kendi çıkarlarını,
Nesnel Gerçeklik Ve Sanallık Felsefesi
İşte hakikatin algılanmasında bu noktada bir sorun olabilir. Bazı kişiler bahçedeki ağacı görmek istemez, ya da ağacı olduğu gibi değil de kendi algıladığı bambaşka bir biçimiyle görmek ister. Ya da orada bahçede bir ağaç olduğunu yadsır ve ağacı yok sayar kişi, kendisini de buna inandırmaya çalışır. Burada da nesnel gerçeklik ile, göreli olabilen öznel arasındaki çelişki ortaya çıkabilir. Böyle bir tavır gösteren kişilik, nesnel gerçeklikten kopmuştur, diyalektik materyalist felsefeye inandığını söylese bile, aslında nesnel gerçekten kopmuş yapısıyla onu algılamaktan uzak kalacaktır.