Geleceğin Toplumu (1): Sistemin Gözetleme Kuleleri

Geleceğin Toplumu (1): Sistemin Gözetleme Kuleleri

Gelecek katastrofik mi olacak? Çoğumuz geleceği düşünmeyiz, daha çok dünde biraz da bugünde yaşarız. Geleceği düşündüğümüzde, kendimizle ilgili olarak düşünürüz yalnızca. Gelecekte neler olabilir, toplum nasıl şekillenecek, dünyanın geleceği ne olacak… gibi konularda düşünmekten kaçınırız. Belki de biraz gelecek korkusunu yaşadığımızdan. Bir belirsizlikler toplamı olarak algılarız geleceği çoğu zaman.

Kendi adıma geleceği hep merak etmişimdir, gelecek ile ilgili olan her şey ilgimi çeker, okur araştırırım bu konuda. 

Sistemin gözetleme kuleleri

Fransız filozof Michel Foucault, iktidarın görünmeyen bir şekilde bireyin hayatının tüm kesitlerine yerleştiğini ifade eder ve bunun toplum içerisinde var olan çeşitli kurumlar sayesinde yapıldığını savunur. Foucault, özellikle bilgisayarların denetleme süreci içerisinde eski gözetim kulelerinin yerini alacağını belirterek, bilgisayarın iş dünyasındaki işlevleri üzerinde yeni bir tartışmayı başlatır. Bilgisayarlar gerçekten iktidarın gücünü sürdürmesine olanak veren bir araç olarak mı ortaya çıkmıştır sorusunu ortaya atar. Bu Orwell’ın “1984” adlı romanındaki bireyin özel hayatını gözetleyen tele ekranlara benziyor.

Aslında bugün için sadece bilgisayarlar değil, video ve fotoğraf çekebilen, internete bağlanabilen cep telefonları da sistemin birer gözetleme kulesidir.

Bilgisayar ve internet  ise; belki de bu çağın en önemli buluşlarından ve doğru olarak kullanıldığında insanlara büyük olanaklar sağlayabilir. Bununla birlikte internetin ortaya çıkışı toplumu büyük oranda etkilemiştir. Benim düşünceme göre, insanlar internette genelde aynı websitelere giriyorlar, aslında bu aynı bakkala ya da berbere gitmek gibi bir şey.

İnternet bugün milyarlarca sayfa bilgisiyle, çoğu insan için bir bilgi çöplüğü olmaktan öteye gitmiyor. İnsanlar internette bilgi araştırması yerine porno, oyun, spor, bahis siteleri ile uğraşıyor ve chat yapıyorlar. Bilgi, eğer insanlar ondan yararlanmıyorsa neye yarar?

Ayrıca bu bilgiyi kullanabilmek icin önce  milyonlarca sayfanın altında ezilmeden, ona ulaşmak gerek.

Alvin Toffler, gelecekte okur yazar olmayanlara değil, internette nasıl bilgi bulacağını bilmeyenlere cahil deneceğini yazar. Google’da 8 milyar sayfadan fazla bilgi vardır. Bugün google’dan kimse kaçamıyor. Hatta sokakları bile kamera ile yirmi dört saat izliyorlar. Google ile herkes başkasının bilgilerine ulaşıyor. Sistem de insanları, internet ve cep telefonları aracılığıyla evinin içinde dahi denetleyebiliyor.

Ev-ofis çalışması

ABD ve Japonya’da büyük şirketler internet üzerinden çalışmaya basladilar. Ev-ofis uygulamasıyla giderlerini önemli ölçüde azaltmaktalar. Bu çalışma tarzına göre,  kişi evinden ana bilgisayara bağlanıyor ve ofise gitmeden çalışma olanağına kavuşuyor. Elektronik ticaret yaygınlaşıyor. Bu  ticaret biçimi, şirketlere büyük olanaklar sunuyor. Çünkü büro giderleri tamamen ortadan kalkıyor ve az kişiyle çalışmanın olanakları yaratılıyor. Para yerine kredi kartı kullanılıyor, belki de para tamamen ortadan kalkacak.

Bu yaygınlaşırsa, insanı tamamen, şimdikinden çok daha fazla kendi kutusuna hapsedebilir  ve sosyal ilişkilerini ortadan kaldırabilir. Kişi, zaten güvenli olmayan sokaklara çıkma ihtiyacı duymayacak, alışverişini internetten sipariş edebilecek ve evinin kapısında teslim alacak. Yaygın eğitim de internet üzerinden yapılabilecek. Sürekli 24 saat evde yaşayan bir ailenin, nasıl sağlıklı ilişki sürdürebileceğini söyleyebilmek hiç kolay değil.

Ayrıca geleneksel davranış biçimleri de hızla değişmektedir. Ȍrneğin İngiltere’de bir website 24 saat online internet hizmeti veriyor, bu site aracılığıyla ölülerinizin mezarını gerçek zamanlı olarak internetten ziyaret edebiliyorsunuz.

artificial-intelligence-617x416

Geleceğin gözetleme kuleleri insanın beyninde olacak

Devletler ise, internet ūzerindeki denetimlerini legal ve illegal yollarla sağlamaya çalışıyorlar. Legal olarak, internette bireylerin özgürlüğünü kısıtlayan yasalar çıkarırken, illegal olarak da chat ortamlarında yurttaşlarını izliyorlar. İngiltere, chat ortamlarını denetleyebilmek ve gözlemleyebilmek için milyonlarca pound’dan oluşan bir bütçe oluşturmuştu. Yine ABD, chat ortamlarını gözlüyor. Ayrıca ABD devleti, büyük e-mail şirketlerinden üyelerinin hesap bilgilerini istiyor.

Noam Chomsky, yūz milyarlarca dolarin toplum zihnini kontrol etmek için her yıl harcandığını belirtiyor.[1]

Devletler, interneti sistemin bir gözetleme kulesi olarak kullanıyorlar. Eskiden bireyin ne yaptığını, ne dūşūndūğūnū öğrenmek kolay değildi. Şimdi ise çok kolay bu devletler açısından, hem de daha masrafsız. Bilgisayarları, cep telefonlarını denetim altında tutuyorlar, GSM şirketlerinden “yasal” ya da “yasa dışı” olarak bilgi talep ediyorlar ve bunu da elde ediyorlar. Kişinin hangi websiteleri ziyaret ettiğinden, tutun da, sosyal medyada hangi mesajları paylaştığına ya da hangi e-posta mesajlarını yolladığına dek bireyi gözetliyor ve böylece de denetliyorlar. Bazen de onu paylaşımlarından ötürü yargılayıp hapsediyorlar. Devletin elbette buna hakkı yok, ama biz de bilinçsiz bir şekilde ona yardımcı oluyoruz. Başkalarına ne kadar “güzel ve iyi” yaşadığımızı göstermek için restoranlarda, tuvaletlerde çekilmiş fotoğraflar dahil, her şeyi paylaşıyoruz. O gün ne yediğimizi neredeyse herkes biliyor.

Sistem şimdi nerede, ne yaptığımızı, ne yediğimizi ve ne dūşūndüğūmüzū an an biliyor. Bu bilgiyi gönüllü olarak sosyal medyada paylaşan da bizleriz. Böylece, bir çeşit hegemonyanın gönüllü kurbanları olmaktan öteye gidemiyoruz.

Geleceğin gözetleme kuleleri ise bizzat insanın beyninde olacaktır. Beyin, yarı bilgisayara dönüşecek ve sistem de insanları beyinleri aracılığıyla, tıpkı interneti denetler gibi kontrol edecektir. Gelecekte sistemin, devletin insanlar üzerindeki kontrolü çok daha yoğun olacaktır. Bunu da gelecek yazılarımda açıklamaya çalışacağım.

“Big brother is watching you!”

Sürecek…

Erol Anar

[1] http://noam-chomsky.tumblr.com

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!