Yirmi Dört Saat Yağmurları

Çocukluğumdan bu yana iki şeyi çok sevdim. Birisi tercih edilmiş yalnızlık, diğeri ise yağmur. Daha doğrusu sağanak ve günlerce süren yağmurlar. Sisi de sevdim. Bir sisin içinden çıkarak var olduk belki. Yine bir  sisin içinde kaybolup gideceğiz bir gün. Bir varmış bir yokmuş diyecekler. Uzaklarda sisin içinde kaybolmuş, belli belirsiz ağaçlar varoluş yanılsamamızı anlatıyor sanki.

Devamını okuyunuz...

Bir Yalanı Bir Hayat Sanarak Yaşamak

Ama bence anlaşılmak da artık o kadar önemli değil. Çünkü bir insanı ancak kendisi anlayabilir; onun bile hayatını adaması gerekir buna kendini anlamak için, az da olsa. En kötüsü de belki seni anladığını düşündüğün birisinin, gün gelip de seni gerçekte hiç anlamadığını fark etmek. 

Devamını okuyunuz...

İnkârcı Bir Filozof: Emil Michel Cioran (2)

Aslında insan çoktan fosilleşmiştir, o yaşayan bir ölüdür artık belki de. Belki Michel Foucault’ya “insanın sonunun yakın olduğunu” düşündüren gerçek buydu. Nasıl ki, dünyanın ve evrenin de bir sonu varsa, insanın da bir sonu vardır. Hırsları ve tutkuları onu yok etmiştir çoktan. Kendi kendi yok eden, kendi sonunu hızlandıran, tüketen tek canlıdır insan.

Devamını okuyunuz...

Çağdaş Bir İnkârcı Filozof: Emil Michel Cioran (1)

Emil Michel Cioran tüm kitaplarını okuduğum -bazılarını birkaç kez- sürekli kitaplarını karıştırdığım ve esinlendiğim bir yazardır. Varoluşçu düşünceleri beni etkilemiştir. Kitapları baştan sona bir varoluş sorgusudur. Yıkıcı bir felsefedir onunkisi, yapmak, oluşturmak gibi bir derdi yoktur, bununla hiç ilgilenmez. Harabeler, yıkıntılar arasında felsefe yapar.

Devamını okuyunuz...

Sefaletin Felsefesi ya da Felsefe Niçin Gereklidir?

Yine daha once bir yazımda belirttiğim gibi; Gerçeğe uzanan yola geçmek için bir kapı gerekir, işte felsefe o kapıdır. Felsefe işte bu noktada insan yeni yollar açar, onu zenginleştirir. Bunun için de felsefe ve bilim hedef alınıyor. Çünkü felsefe sorgulamayı öğretiyor. Bilim ise gerçekleri dile getiriyor. Bu ikisi de istenmiyor. Bunun cehaletin sistem eliyle örgütlenmesi gerekiyor. Türkiye’de onun sağ’dan “sol”a tüm hükümetler tarikatçılığı geliştirmiş ya da onunla işbirliği yapmışlardır. Tarikatlar düşünce özgürlüğüne karşıdır çünkü ve  gericilik, cehalet yuvasıdır.

Devamını okuyunuz...

erol anar
error: Content is protected !!