Amazon ormanlarına, yağmur ormanları da derler. Tropik ormanlar, yıl boyunca sıcak ve çok nemli olduğu için çok yağış alır. Yıllık en az 1750-2000 mm yağış miktarı vardır. Buraya yağmur ormanları da derler. Ormanda bir anda şiddetli bir sağanak düşer yeşil yaprakların ve hayvanların üzerine. Derken çok geçmeden yağmur başladığı gibi hızla durur. Bazen de günlerce devam eder.
Category: Kültür
Cemaat ve Cemiyet Kültürüne Dair
Bize Osmanlı’dan kalan ise cemaat kültürüdür. Cumhuriyet de bu kültürü yıkamamış, sağdan sola, derneklerden partilere tüm kurumlara bu kültür egemen olmuştur. Cemaat kültüründe birey yoktur ya da birey en aza indirgenmiştir. Birey sadece cemaatin bir parçası, cemaat kültürünü sorgulamadan ona itaat etmesi beklenen bir vidadır.
‘Tanrı Bütün Halkları Özgür ve Mutlu Kılsın,Fakat Çerkesleri de Unutmasın!’ (3)
Çerkes Halkı inkar, ırkçılık ve asimilasyon politikaları sonucunda yok oluşun eşiğine gelmiştir. İnsanlık tarihinin ortak mirası, dünyanın en zengin alfabesine, en çok sessiz harfe sahip dili “Ubıhca” Anadolu topraklarında yok oldu. Anayasanın ruhu Çerkes Halkı’na ve benzeri durumdaki diğer halklara “pozitif ayırımcılık” ilkesini tarif ve kabul etmesi ile belirlenecektir. Pozitif ayırımcılık; insanlık tarihinin ortak hazinelerine sahip çıkması gereğinden ötürü eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasada yer almalıdır.
Dağların Boyun Eğmez Çocukları: Çerkesler (2)
“Öteki kimdir? Öteki, ‘bizden olmayandır.’ Öteki, ‘ben, sen ve onun’ dışındakidir. Öteki, dışarıda olan, marjinal insandır. Öteki, azınlıkta olandır. Öteki, daima kimliksizleştirilmeye çalışılandır. Sarayların, konakların görkemli odalarında üretilir, onlar için yeni ihanetler.
Öteki, daima ihanete uğrayandır.
Onlar dünyanın ve Türkiye’nin ‘bizden olmayan’, ‘ötekileridir.’
Türkiye Diasporası Çerkesleri Ne İstiyor?
Biz Çerkeslerin 19. Yüzyılda Rus-Çerkes savaşları sonrası soykırımdan geçirilerek Osmanlı topraklarına sürgün edilmiş bir halk olduğumuzun, ulusal “krar anavatanımıza dönme konusunda RF (Rusya Federasyonu) ile amarelecer başlanması, anavatana dönüş sürecinin devlet tarafından desteklenmesi öncelikli taleplerimizdir.”
Sokrates’in Bastonu (III)
Sınırların önemi ortadan kalkıyor deniliyor. Ama yine de, ben buna en azından bugün için pek ihtimal vermiyorum. Avrupa Birliği (AB) içinde, her geçen gün ekonomik problemlerin yanısıra kültürel çatışma ve problemler de büyüyor. Ayrıca AB, kendi içinde yeniden sınırların korunması ve denetlenmesini tartışıyor. Son olarak İngiltere’de AB karşıtı parti yüzde 14 oy aldı. Kapitalizmin var olan krizinin daha da büyümesi ile, AB’nin daǧılması sürpriz olmaz.
Sokrates’in Bastonu (II)
Türkiye’de iken ünlü Brezilyalı yazar Jorge Amado’nun bir kitabını okumuştum: “Amerika’nın Türkler Tarafından Keşfi” Tabii burada yazarın “Türk” olarak nitelediǧi topluluk, aslında Araplardan başkası değil. Brezilya’daki Araplar, müslüman ve hristiyanlar olarak ikiye ayrılıyorlar. Müslüman ve hristiyan Arapların, genelde birbirleri ile ilişkisi yok, birbirlerinden hoşlanmıyorlar. Yani burada din faktörü, ulus faktörünün önüne geçmiş durumda.
Sokrates’in Bastonu (I)
Halkların, etnik, dinsel grup ve azınlıkların kendi kültürlerini yaşamaları ve kendi ana dillerinde eğitim yapmaları o ülkeye yalnızca zenginlik katar. “Bir ülkede birden fazla resmi dil olmaz.” diyenlere de şunu sőyleyeceğim: Őrnegin Bolivya’da 32 resmi dil vardır.
İslâmcı ”Aydın” Prototipine Dair Bir Analiz
Sanata olan ilgisi yok denecek kadar azdır, bu yüzden estetik duygusu da gelişkin deǧildir.
Edebiyat Baronlarının ya da “Aydının İktidarının” Sonu
Eskiden edebiyat çevreleri, daha doǧrusu edebiyat çeteleri vardı. Bunlar elit gruplar oluştururlar ve o gruplar çerçevesinde, “yazar”, “şair”, “edebiyatçı” kimliklerini birer şövalye ünvanı gibi birbirlerine