O zamanlar on iki yaşındaydım. Sağ dizimden ameliyat olmuştum ve ayağımda alçı vardı. Okuldan da izinliydim bu nedenle, rapor almıştım. Arkadaşlarım geliyor ve onların yardımıyla evimizin kapısının önüne çıkıyordum. Burada arkadaşlarımla sohbet ediyor, Balo`yu, Sarı Recep Usta`yı ve mahalleden gelip geçenleri izleyerek vakit geçiriyordum.
Year: 2021
Gece Notları: Özgürlük Nedir Bilir misin; Önce Mahalleden Çıkmaktır
Derler ki “Tek başınıza kalmayı göze alamadığınız sürece gerçeğe ulaşamazsınız.” Bu gerçekten doğru. Devlet baskısından bile daha güçlü bir olgudur “mahalle başkısı.” Ben bunu yıllar önce gördüm. Ve “mahalleden” çıkmadığın sürece, gerçeğe giden yola da giremeyeceğini de. Hiçbir mahalleye mensup olmamaktır özgürlük. Hele bir yazar için bu vazgeçilmezdir bence. Çünkü tek kriterin gerçek, hakikat oluyor; gerçek ve özgürlük.
Düşünceyi Zorla Dayatmak
Bir insan benden farklı bir düşünceyi ya da davranışı tercih ettiği için neden ona baskı yapayım, hakaret edeyim ya da aşağılayayım? Bir başkası farklı düşünüyor diye ona küfür, hakaret etmek bir insanın kendi zavallılığıdır diye düşünüyorum. Bana kendi düşüncesini dayatırsa buna karşı koyarım, benim üzerimde otorite kurmasına izin vermem. Ama kendi düşüncemi de ona dayatmam zorla.
Karakolda Marlboro Var!
Nezarethanede öyle bankta otururlarken, Paşa elini bankın altına koymuş, birden orada bir şey olduğunu hissetmiş. Bir bakmış ki iki adet Marlboro sigarası ile iki kibrit çöpü ile kibrit kabı parçası var. Birden çok mutlu olmuşlar. Altın bulmuş gibi sevinmişler.
İngilizce Dersi
O geceye kadar dersler devam etti. O gece ders sırasında Nejdet ile gözgöze geldik ve gülmeye başladık. Fikri amca bir süre tavana bakarak “La havle!” çekerek tahammül etti bu duruma. Gülmemek için dudaklarımızı ısırıyorduk ama nafile. Gülme krizine girmiştik.
Öz Oğluna Bile Sırtını Dönmeyeceksin
Lafının burasında biraz durdu, ıslak bezi ensesine koydu, birkaç yudum su içtikten sonra sözlerine devam etti: “Bahadır bizim küçük oğlan, sen tam ben yemek yerken, ben görmeden arkama geç ve bütün gücünle arkadan bana bir kafa at. Bahadır oradaydı, o an anladım bana onun kafa attığını. Çocuğu elime alıp, bir temiz dövdüm. Sonra da pişman oldum.”