Günümüzde Dostoyevski ve Tolstoy’un gölgesinde kalmış olan bu büyük yazar, yaşadığı dönemde Avrupa’da tanınan bir yazardı. Ve bu iki diğer yazar kadar büyüktür.
Rus edebiyatında 1860’lardan 1880’lere kadar olan döneme birçok büyük yazar damgasını vurmuştur özellikle roman alanında. “Devrimci radikalleşme yılları” olarak da nitelenen bu yıllarda ortaya çıkan büyük yazarlardan birisi de Ivan Turgenyev’dir. “Gümüş Çağ” olarak da adlandırılan bu dönem Rus romanında bir patlamadır. Dostoyevski’nin “Roman sanatını biz Batı’dan aldık, ama ona Rus ruhunu kattık” dediği gibidir tam da o dönemin gerçekliği.
Aristokrat bir aileden gelen ve bir malikanede büyüyen Turgenyev daha çocukluğundan itibaren yaptığı gözlemleri, sonraki yıllarda yapıtlarında dile getirmiştir. Kölelik düzeninin köylüler üzerindeki yıkıcı etkisini yansıtmaya çalışmıştır gözlemlerinden yola çıkarak. Nabokov’un yazdığına göre Turgenyev, annesinin ölümünden sonra hizmetindeki tüm hizmetkârları serbest bıraktı, köleliğe karşı çıktı.
Aristokrat ve varlıklı ailelerden gelen Turgenyev ve Tolstoy’dan farklı olarak Dostoyevski bir hekimin oğludur ve hayatı boyunca yoksul bir biçimde yaşar, para sıkıntısı çeker.
Günümüzde Dostoyevski ve Tolstoy’un gölgesinde kalmış olan bu büyük yazar, yaşadığı dönemde Avrupa’da tanınan bir yazardı. Ve bu iki diğer yazar kadar büyüktür.
Turgenyev’in başyapıtı “Babalar ve Oğullar” özellikle o dönemi yansıtması anlamında önemlidir. Dönemin devrimci radikal ortamını yansıtır. Bu kitaptan yıllar önce etkilenmiş ve bazı kitaplarımda göndermeler yapmıştım.
Bu dönemde yazarlar daha çok Avrupa edebiyatından etkilenmişlerdir. Fransızca bilmelerinden kaynaklı da, daha çok Fransız edebiyatı etkili olmuştur. “Doğal Okul”dan çıkan büyük yazarlar gerçekçi bir tarzı benimsemiş ve büyük romanlar yaratmışlardır. Tolstoy’un “Anna Karenina”sı, Dostoyevski’nin “Karamazov Kardeşler”i ve Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar”ı ilk aklıma gelenler. Dostoyevksi ile Tolstoy hiç yüz yüze karşılamamalarına karşın, Turgenyev her ikisi ile de yüz yüze karşılaşıp, sohbet etmiştir.
O günleri Nabokov şöyle anlatıyor:
“O günlerde Rusya koskoca bir rüyaydı: Kitleler uykudaydı – mecazen. Entelektüeller gecelerini uykusuz geçirirlerdi – fiilen; oturup konuşarak yahut sabahın beşine kadar düşünüp durduktan sonra yürüyüşe çıkarak. Kendini-soyunmadan-yatağa atmalar- ve-öylece-pinekleyip-oturmalar ya da elbisesini üstüne geçirivermeler falan vardı bolca.”[i]
Nabokov, Dostoyevski’yi olduğu gibi Turgenyev’i de büyük bir yazar olarak görmez. Bu konuda ona katılmıyorum. Turgenyev büyük bir yazardır, tıpkı Dostoyevski gibi.
O dönemde rus entelektüeli, yazarı sürekli bir tartışma ve aydınlanma içindedir. Bu üretilen yapıtlara da yansır. Hatta bazen yazarların bizzat yaşamlarını yönlendirir. Dostoyevski’yi Sibirya’ya götüren işte bu aydınlanma ortamındaki arayışları olmuştur.
Avrupa edebiyatından etkilenen “Doğal Okul” gerçekçi tarzda yazan yazarları ortaya çıkarmıştır. büyük yetenekler yaratmıştır. Gogol, Tolstoy ve Dostoyevski öne çıkarken Turgenyev Avrupa’da çoktan tanınmıştır.
“İvan Turgenyev ( 1818- 1883) büyük romancılar içinde özellikle en klasik olanıdır: dili ve üslubu son derece etkileyici bir uyum gösterir ve bu uyum kaygısı Puşkin’den geçmiştir ona.” [ii]
Turgenyev ile Dostoyevski önce arkadaştırlar. Daha doğrusu Dostoyevski, kardeşi ile çıkardığı dergide Turgenyev yazıları, öyküleri yayınlamaktadır. Bu dönemde Turgenyev’i över Dostoyevski. Ancak daha sonra araları bozulur. Çünkü Dostoyevski koyu Slavcı ve dinci olmuştur. Oysa Turgenyev’in böyle duyguları ve düşünceleri yoktur, onun kafası açık ve daha özgürdür düşünceleri.
Bir Yazarın Günlüğü’nde Dostoyevski söyle der:
“Turgenyev’in Antropka’sını hatırlıyor musun? Çok sevilen yazarın bu epizodu gerçekten harika.”[iii]
“Puşkin ve Gogol’ün yapıtları gibi, Turgenyev’in Avcının Notları da aynı biçimde kavranamaz. Sonuçta büyük yeteneklerimiz, bana öyle geliyor ki, daha uzun zaman Avrupalı’ya tamamen bilinmez gelecek; öyle ki, yetenekleri geliştikçe ve özgün bir yapıya kavuştukça daha da anlaşılmaz olacaklardır.”[iv].
Turgenyev’in büyüklüğünü ve yazındaki gücünü teslim etmiştir o dönem Dostoyevski: “Turgenyev’in yapıtlarının sanatsal değerini eleştirmek ne haddime!”[v]
O dönemin bir özelliği de artık feodal aristokrat Rus dünyası yıkılırken, diğer yandan yeni bir dünyanın doğuşuna tanıklık etmektedir yazar. Bu dünya ise burjuvazinin yükselmesiyle birlikte yeni düşüncelerin de tartışmaya açılmasıdır. O dönemin belirleyici özelliklerinden birisi de budur.
“Babalar ve Oğullar’ın (1851) ünlü “nihilist”i (bu sözcüğü Turgenyev ortaya atmıştır) Bazarov kurbağaları kesip biçer ve inceler (devrimci kuşak doğa bilimlerine inanmaktadır) ; kendisi aynı zamanda erkeksi kabalığıyla çok ba§arılı bir eylem adamı portresidir, ancak bu eylem adamlığı sosyeteden bir kadına aşık olmasıyla bozulur ve karmaşıklaşır; erken bir ölüm onu çeliskilerinden kurtarır ve belki de gizli bir biçimde romancının gözünden de düşürür.”[vi]
Turgenyev o dönemin Rus entelijansyasını meşgul eden sorunların ve düşünceleri yapıtlarında dile getirirken aynı zamanda bunu etkili bir edebi tarzda yapar. Onun büyüklüğü de buradan ileri gelir.
Söyle başlar Babalar ve Oğulllar romanı:
”Toz içinde kısa bir palto ve kareli pantolon giymiş kırk yaşlarındaki beyefendi, 20 Mayıs 1859 günü … şosesindeki hanın alçak sundurmasına şapkasını giymeden çıkarak, çenesinde beyazımsı tüyleri ve küçücük donuk gözleri olan genç ve tombul yanaklı uşağına, “Hâlâ görünmedi mi Pyotr?” diye soruyordu.”
Anlatımı akıcıdır yazarın ve bir üslubu vardır. Bu roman yayınlandığı dönemde çok etkili oldu. (1862) Romanın kahramanı Yevgény Vasílevich Bazárov – Tıp öğrencisi ve nihilist bir genç. Nihilizm terimi ise bu kitaptaki kullanımdan sonra popüler olmaya başladı. Yani bu terimin popülerleşmesini bu kitap sağladı. “Babalar ve Oğullar”, Rus edebiyatında ilk modern roman (ya da romanlardan birisi) olarak kabul edilir. Ayrıca bu roman Avrupa’da ilk kez bu derece ilgi gören ve Avrupalı bazı büyük romancılar tarafından onaylanan bir roman olmuştur. (Henry James, Maupassant, Flaubert vs…)
“Kişilik, sayın bayım, en önemlisi budur işte: İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır, çünkü her şey onun üzerine bina ediliyor.”[vii]
“Oysa anlaşılan ben geride kalmışım, o ileri gitmiş ve bizim birbirimizi anlamamız mümkün değil.”[viii]
“Babalar ve Oğullar” arasındaki kuşak ve fikir çatışmasını anlatıyor biraz da bu cümle.
Yayınlandığı dönemden bu yana dünyanın belli başlı klasikleri arasına giren bu roman okunmaya değer bence. Hem bir dönemi ve tartışmaları anlamak için, hem de bir yazarın edebi gücünü kanıtladığı için.
Erol Anar
[i] Nabokov: Rus Edebiyatı Dersleri, sayfa 109.
[ii] Jean Bonamour: Rus Edebiyatı, sayfa 51.
[iii] Dostoyevski: Bir Yazarın Günlüğü, pdf, sayfa 131.
[iv] Dostoyevski, age, sayfa 138.
[v] Dostoyevski, age, sayfa 890.
[vi] Jane Bonamour: Rus Edebiyatı, sayfa 53.
[vii] Ivan Sergeyeviç Turgenyev: Babalar ve Oğullar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, sayfa 61.
[viii] Turgenyev: Babalar ve Oğullar.