Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VIII)

Oradan sonra düşüncelerle dolu ilerlerken, yine bir köşede karşılaştığım Theokritos’tan pastoral şiirler dinlemeyi arzu ederdim. 

Daha sonra bahçenin gizli bir köşesinde “hüzün beyitlerinin hocası” olarak bilinen Ovidius’tan sana olan aşkımı anlatan en hüzünlü siirini benim için yazmasını dilerdim. Ve onun “Metamorfozlar” adlı yapıtını kutsal bir emanetmiş gibi, seni buluncaya dek yanımda taşımayı isterdim: kutsal, okunmuş bir tuz ya da ekmek gibi. 

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VII)

Sonra o gizli felsefe bahçelerinde gözleri uzaklara dalmış düşünen Descartes ile karşılaşmayı arzu ederdim. “Varlığımın amacı ne: Mutluluk.” diyen ona, şöyle demeyi isterdim: Varlığımın amacı aşkımdır. Ve tıpkı onun yaptığı gibi, bir eve benzeyen aşkımızı yıkar ve sonra yeniden yapardım.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (VI)

Kolombiya’da Aracata’da Garcia Marquez’in doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği nehir kasabasında seninle karşılaşmayı isterdim.

Bir hazine gibi taşıdığımız yalnızlığımızın ağır yükü sırtımızda “Yüzyıllık Yalnızlık”ın geçtiği sokaklarda seninle elele yürümeyi, ve aşk ve yalnızlığın muhteşem karışımından doğan büyülü duygusunu tatmayı arzu ederdim.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (V)

Sonra bir tüy kadar kadar hafif vücudumu yüzlerce metre yukarıdan, asla şaşmaz bir incelikle hesapladığım yedinci dalgaya bırakmayı isterdim; tıpkı “Kelebek” gibi. Vücudum havada süzülerek aşağıya dalgalara doğru yaklaştıkça özgürlüğe ve sana giderek daha da yaklaşmış olduğumu bilerek hiç olmadığım kadar mutlu olmayı isterdim… 

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (IV)

Dostoyevski’nin “Kumarbaz” romanının kahramanı gibi, kazanacağımdan mutlak şekilde emin olarak cebimdeki son parayla kumar oynayıp gerçekten de hatırı sayılır bir miktar kazanmayı ve kazandığım tüm parayı zerre kadar değer vermeden, paraya şiddetle ihtiyacı olan sevdiğim, ama ne yazık ki beni sevmeyen kadının ayakları dibine atabilmeyi ve hiçbir şey söylemeden arkamı dönüp odadan çıkmayı isterdim.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (III)

Sonra binbir tehlikeyi aşarak, zorlukla uğursuz ve o korkunç iki dudağının arasında hayatınızı taşıyan bir cadıdan çaldığım geleceği haber veren sihirli bir küreye bakışlarımı kilitleyerek, dudaklarımda en büyülü sözcüklerle senin nerede dünyanın hangi köşesinde olduğunu ve o an ne yaptığını görebilmeyi isterdim.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler (II)

Rodos adasında bir yel değirmeni olmayı isterdim; yaşlanmış kanatlarım yavaş yavaş rüzgârla birlikte dönerken, karşımda her an, aşkının ve özgürlüğünün meşalesini onurla taşıyan Helios heykelini görebilmeyi dilerdim. Ve yine bir gün Helios heykelinin ayakları dibinden her yıl denize atılan dört atlı arabanın içinde olmayı ve tüm evreni seni bulabilmek amacıyla dörtnala gezebilmeyi isterdim.

Devamını okuyunuz...

Tarihe ve Aşka Dair Düşler

Ruhunu huzura kavuşturmam için yalvaran sana, tıpkı kral oğlu Bodhidharma gibi, “Bir ruhun olduğunda bunu yapacağım.” demeyi, peşinden gittiğin ama aradığında bulamadığının farkına varıp huzura kavuştuğunu görmeyi, evetin ve hayırın ötesinde olanı, bir kez görülüp bir daha görülmeyeni çiçek bahçesine benzeyen eteklerine sermeyi ve senin tenine, etine, kemiklerine, sessizliğine ve özüne sahip olmayı isterdim.

Devamını okuyunuz...

Bilişsel Çelişkilerimiz ve Yanılsamalarımız

Kendimizi hiç de kimseden aşağıya görmeyiz. Bu eğer aşağılık kompleksinden ya da diğer sorunlu davranış biçimlerinden kaynaklanmıyorsa normal ve doğal bir davranıştır. Ama çoğunlukla bunun arkasında kompleksler yatar. Örneğin bir konuyu araştırmadan, öğrenmeden bile sanki biliyormuş gibi rol yapmayı seçer ya da o konuyu iyi bilenleri dahi küçümsemeye çalışırız. Sosyal medyadaki bazı haberlere yapılan yorumlarda bu tür kompleksli davranışlara yönelik birçok örnek bulabiliriz.

Devamını okuyunuz...

Yüzleşme: Her Gülüşümüze Bir Ağlama Borcumuz Vardır

Ama elimizde hayat defteri var da, silgi yok. Yanlış ve hataları silemiyoruz hayatımızdan. İşte bu nedenle onların üzerini karalıyor, okunmaz hale getiriyoruz. Düşünmek bile istemiyoruz, sanki hiç yaşanmamışlar gibi. Ve yüzleşmekten kaçarak, sanıyoruz ki böylece onlardan kurtulacağız. Ancak ileride hata ve yanlışlarımız tekrar tekrar önümüze çıkıyor, bedel ödüyoruz durmaksızın. Buna rağmen kendimize mükemmel sanıyoruz. Bir hayatı değil de, bir yanılsamayı yaşıyoruz aslında.

Devamını okuyunuz...

1 10 11 12 13 14 33
erol anar
error: Content is protected !!